7 Mayıs 2016 Cumartesi

DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI

     





           Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri ve en önemli ayağı laikliktir. Laiklik, devletin vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir. Kısaca laiklik, din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması, tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir.   
        Türkiye’de uzun zamandır olaylar ardı ardına sıralanıyor ve gündemi işgal ediyor. Artık neredeyse olayları takip edemez olduk. Bursa’da Ulu Cami önünde patlayan canlı bomba, TBMM başkanının laikliğin anayasadan kaldırılması konusundaki demeci, dokunulmazlıklar, yeni anayasa hazırlıkları, Güneydoğu’daki olaylar, her gün artan şehitlerimiz, Suriye'deki savaş, Kilis’e roketlerin atılması, İstiklal Caddesi, Ankara'da 3 defa, Sultanahmet, Suruç, Diyarbakır, Ceylanpınar’daki patlayan canlı bombalar, Rus uçağının düşürülmesi, Ege denizinde yer alan bize ait 17 adet küçük ada ve 150 adet kayalıkların Yunan devletince işgali gibi olaylar bizi sade bir yurttaş olarak fazlasıyla üzdü. Kaldı ki bunlar son aylarda gerçekleşti. Bu olayların bir tanesi başka ülkelerde olsa kıyamet kopardı. Bizde neredeyse rutin hale geldi.
       Gençliğinde Milli Türk Talebe Birliğinde başkanlık yapmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı yeteri kadar gündemimiz dolu değilmiş gibi, bir gündem maddesi daha yarattı. Yeni anayasa dindar olmalı ve laiklik yer almamalı imiş. Anayasaya bağlılık yemini etmiş bir TBMM başkanı nasıl anayasanın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan laiklik ilkesinin kaldırılmasını isteyebilir?  Ana muhalefet partisi buna ne diyor? CHP lideri, 2010 yılında laikliğin tehlikede olmadığını söylemişti. Türkiye’de bugün ikinci büyük parti olarak ana muhalefeti temsil eden CHP’si Atatürk’e, cumhuriyete, demokrasiye, özgürlüğe, laikliğe ve sosyal hukuk devletine sahip çıkmak zorundadır. Seçimle gelen iktidarlar 4 yıl için ülkeyi yasalar ve sadakatle bağlı kalacaklarına dair yemin ettikleri anayasaya göre idare etmek üzere yetki almışlardır. Parlamenter rejimi değiştirecek bir anayasayı tek başlarına yeniden yazma hakları  yoktur. Bunu iktidara hatırlatacak olan halktır, siyasi partilerdir. Özellikle her 4 seçmenin birisinden oy almış ana muhalefet partisi olmuş Cumhuriyet Halk Partisidir.
         Salı günkü gruptaki genel başkanın konuşmaları, laf yarıştırma ve kendi seçmenine mesaj vermekten öte bir anlam taşımıyor. Asıl mesele toplumsal muhalefeti örgütlemek ve buna öncülük etmektir. Ülke olarak içinde bulunduğumuz çıkmazlardan kurtulmanın belirgin çözümlerinin ortaya konduğu yeni bir anlayışa, lider ve kadroya gereksinimi vardır.    


30.04.2016