Demokrasinin olmazsa olmazlarından
biri ve en önemli ayağı laikliktir. Laiklik, devletin vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre
ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı
toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir.
Kısaca laiklik, din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılması, tüm
yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü demektir.
Türkiye’de uzun
zamandır olaylar ardı ardına sıralanıyor ve gündemi işgal ediyor. Artık
neredeyse olayları takip edemez olduk. Bursa’da
Ulu Cami önünde patlayan canlı bomba, TBMM başkanının laikliğin anayasadan
kaldırılması konusundaki demeci, dokunulmazlıklar, yeni anayasa hazırlıkları, Güneydoğu’daki
olaylar, her gün artan şehitlerimiz, Suriye'deki savaş, Kilis’e roketlerin
atılması, İstiklal Caddesi, Ankara'da 3 defa, Sultanahmet, Suruç, Diyarbakır, Ceylanpınar’daki
patlayan canlı bombalar, Rus uçağının düşürülmesi, Ege denizinde yer alan bize
ait 17 adet küçük ada ve 150 adet kayalıkların Yunan devletince işgali gibi
olaylar bizi sade bir yurttaş olarak fazlasıyla üzdü. Kaldı ki bunlar
son aylarda gerçekleşti. Bu olayların bir tanesi başka ülkelerde olsa kıyamet kopardı. Bizde neredeyse rutin hale geldi.
Gençliğinde Milli
Türk Talebe Birliğinde başkanlık yapmış olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
başkanı yeteri kadar gündemimiz dolu değilmiş gibi, bir gündem maddesi daha
yarattı. Yeni anayasa dindar olmalı ve laiklik yer almamalı imiş. Anayasaya
bağlılık yemini etmiş bir TBMM başkanı nasıl anayasanın değişmez ve
değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan laiklik ilkesinin kaldırılmasını isteyebilir? Ana muhalefet partisi buna ne diyor? CHP lideri, 2010 yılında laikliğin
tehlikede olmadığını söylemişti. Türkiye’de bugün ikinci büyük parti olarak ana muhalefeti temsil eden CHP’si
Atatürk’e, cumhuriyete, demokrasiye, özgürlüğe, laikliğe ve sosyal hukuk
devletine sahip çıkmak zorundadır. Seçimle gelen iktidarlar 4 yıl için ülkeyi
yasalar ve sadakatle bağlı kalacaklarına dair yemin ettikleri anayasaya göre
idare etmek üzere yetki almışlardır. Parlamenter rejimi değiştirecek bir anayasayı
tek başlarına yeniden yazma hakları
yoktur. Bunu iktidara hatırlatacak olan halktır, siyasi partilerdir.
Özellikle her 4 seçmenin birisinden oy almış ana muhalefet partisi olmuş
Cumhuriyet Halk Partisidir.
Salı günkü gruptaki genel başkanın
konuşmaları, laf yarıştırma ve kendi seçmenine mesaj
vermekten öte bir anlam taşımıyor. Asıl mesele toplumsal
muhalefeti örgütlemek ve buna öncülük etmektir. Ülke olarak içinde bulunduğumuz
çıkmazlardan kurtulmanın belirgin çözümlerinin ortaya konduğu yeni bir anlayışa,
lider ve kadroya gereksinimi vardır.
30.04.2016