Protokol, “resmi törenlerde devlet ileri gelenlerinin uyacakları kural ve sıra “ demektir. Protokol deyip geçmemek gerekir. Bazen ülkemizde ciddi sorunlara bile yol açabilir Resmi tören, davet ya da bir toplantıyı protokolün
uygulamasını yanlış bularak terk eden çok kişi olmuştur. O yüzden
önemli bir konudur.
Daha ziyade protokol, devleti idare eden
kişilerin bulunduğu resmi törenlerde uygulanırken, zamanla bu uygulama toplumun
her kesimini kapsar hale gelmiştir. Kooperatifler, dernekler, sivil toplum
örgütleri hatta halkla iç içe olması gereken siyasi partilerde de sıkı bir
hiyerarşiye bağlı protokol kurallarının uygulandığına tanık oluruz. Bir parti
toplantısında hemen bir protokol masası kuruluverir. Özendiğimiz Avrupa’da
devlet adamları ve siyasetçiler halkla iç içe olurken, bizde halkı temsil
ettiğini ileri süren seçilmişler; kongrelerde, siyasi toplantılarda, kahve
konuşmalarında, yürüyüşlerde hatta düğünlerde bile hemen ayrılırlar. Önde
oturmak, önde yürümek onların hakkıdır.
Bir siyasi partide, bir partili siyasi bir konuşma
yaparken önce orada bulunan makam ve ünvan sahibi partilileri selamlayarak söze
başlar. Sıra en son herhangi bir sıfatı olmayan üyeye gelir. Gelişmiş ülkelerde
başlangıçta söylenen hitap biçimi ise sadece, “baylar ve bayanlar”dır. Çağdaş
toplumlarda halkla, hitap edilen toplulukla araya duvar örülmez. Ancak
halkımız, üyelerimiz o kadar örselenmiştir ki bunun ayırdına bile varamaz. Varsa da
üzerinde durmaz. Artık iyice içimize sinmiş bu protokol
davranışları. Eğer öyle olmasaydı demokrasinin eşitlik üzerine inşa edildiğini
hatırlar ve sonsuza kadar unutmazdık.
25.09.2016