14 Ocak 2017 Cumartesi

YARIM KALAN HAYATLAR

            







     

        Son yıllarda inanılmaz olaylara tanık oluyoruz. Bunların büyük çoğunluğu da olmasını istemediğimiz olaylar. Darbe girişimi, terör saldırıları, patlayan bombalar ve savaşlar gibi. 21. yüz yılda insanlık iyiye, güzele gidecek derken birden bire kendimizi, ülke olarak şiddet ve terör sarmalı içinde bulduk. İster istemez ülkede yaşayan insanlar olarak etkilenerek endişe duyduk. Artık ekonomik sıkıntılar, trafik sıkışıklığı, hava kirliliği gibi kronik sorunları bile düşünmez olduk. Öncelik, artık can güvenliğimiz oldu.
     
         Her ölüm erkendir, acıdır ancak hastalıklar ve kazalar dışında kör terör sonucu gelen ölümler daha acı bir biçimde içimizi yakıyor. Gencecik emniyet güçleri, askerler, yurttaşlar hayatlarının baharında acımasız bombalarla, kurşunlarla katledildiler. O insanların yaşam hakları ellerinden alındı. Anneleri, babaları, eşleri, çocukları, yakınları ve Türk Milleti tarifsiz acılar içinde kaldı. Özellikle son yıllarda hain saldırılar sonucu yüzlerce insanımızı ve yabancı konuklarımızı kaybettik.
       
        Bu insanların yaşaması ve tamamlanması gereken hayatları vardı. Yarım kaldı. Halbuki ömürlerinin sonuna kadar yaşamak haklarıydı. Bu hak onlara doğarken verilmişti. Kendilerine, ailelerine, çocuklarına ve ülkelerine karşı görevleri vardı. Onları yerine getirecek, nesiller yetiştireceklerdi. Bu bir kader miydi? Kutsal kitabımızda şöyle yazmakta,”kim, haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur.” Yine “İslam” sözcüğü Arapça “barış” anlamına gelmektedir. Barış ve hoşgörü dini olan İslamiyette kör terör ve insan kanı dökmek yoktur.  Bir ırk ve bir dini kullanarak bu kirli terörü sürdürenler, eninde sonunda bu işledikleri insanlık suçlarının cezasını çekecektir.  



09.01.2017 
Orhan Kalyoncu