Her şey birbirine karıştı.
“Demokrasi”,
dedik.
“Siz
demokrasiden anlamazsınız”, dediler.
“Saygı”,
dedik. “Sevgi”, dedik.
“Güç bizde,
ne istersek yaparız”, dediler.
“Emek”,
dedik. “Liyakat”,dedik.
“Benim
adamım iyidir”, dediler.
“Güle güle,
hayırlısı olsun”, dedik.
“Sağ olun
bile demediler.
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar;
“Hoca, sen
bu kadar okumuş adamsın, senin de bir icadın var mı?”
“Var, tabii
ki”, demiş hoca. “Kar helvasını ben icat ettim.”
“O nedir”,
diye sormuş yanındakiler.
“Kış
gelince yağan karı bir tasa koyun, üzerine şeker, şurup, pekmez dökün. Sonra afiyetle yiyin. İşte bunu ben buldum.”
Yapanlar
memnun kalmaz, hocaya şikayete giderler.
“Yahu,
hoca”, demiş ahali. “Bu nasıl icattır? Pekmezimiz boşa gitti, beğenmedik icadını.”
Ahalinin
şikayetine hak veren hoca;
“Yaptım ama
ben de beğenmedim."
Bizde de demokrasi kar helvasına
benzedi. Ne niyetine yersen o.
Eş, dost, arkadaş, yoldaş kayrılmayacak
dendi. Ama dendiği gibi kaldı.
Temiz siyaset vaat edildi. “Evet bizde de
var ama seninki daha çok” denilerek umutları daha doğmadan yok edildi. Demokrasinin
evrensel ölçütlerinin yerine gelmesini bekledik ama onun yerine ortak aklın işletilmediği,
saydamlığın, hesap verilebilirliğin olmadığı, sadece sandığa indirgenmiş, bizim
icadımız olan demokrasi karşımıza çıktı. “Madem bizi
seçtiniz, artık ne dersek o”, anlayışı hakim oldu.
orhankalyoncu.blogspot.com,tr 01.08.2019