26 Eylül 2020 Cumartesi

CUMHURİYET HALK PARTİSİ İKTİDAR OLMAK İSTİYOR MU

 

Uzunköprü Hür Gazete

                               

          Kökleri Kuva-i Milliye'ye dayanan, Cumhuriyetimizle yaşıt ve günümüzde her dört seçmenden birinin oyunu alan Cumhuriyet Halk Partisi, 1950 yılından beri yapılan genel seçimlerden bir türlü tek başına iktidar olarak çıkamamış, mütemadiyen ana muhalefet partisi olarak kalmıştır. Muhalefette kalmak elbette küçümsenemez. Demokrasilerde, muhalefet de önemli görevler yapar. İktidar her yerde muhalefet ise yalnızca demokrasi ile yönetilen ülkelerde vardır. Ancak 1950’den beri geçen 70 yılda 3-4 defa koalisyon ortaklığı dışında tek başına iktidar olamamanın sorgulanması gerekmez mi? “Türkiye zaten çoğunlukla sağ (muhafazakar) görüşlü bir seçmen yapısına sahiptir”, diyerek statükoyu kabul etmek kolaycı bir yaklaşım olmaz mı?

       Bir ülkede iktidardakilerin de kendilerini yenilemeleri ve halkın isteklerine uygun hareket etmeleri için nöbet değişikliğine ihtiyacı vardır. Bu yüzden muhalefetin, sadece iktidarın yanlışlarını söylemesi, ikaz etmesi dışında tutarlı olması, güven vermesi ve her zaman alternatif olabileceğini göstermesi gerekir. Son yerel seçimlerde kurulan ittifaklarla birçok büyük belediyede başkanlık seçimlerini kazanmasına rağmen genel kanı, CHP’sinin muhalefet etme biçiminin yetersiz olduğu yönündedir. 3 Kasım 2002 genel seçimleri, demokrasi tarihimiz için bir dönüm noktasıdır. O seçimlerde yüksek seçim barajı nedeniyle meclise sadece iki parti girmiş, AKP %34 oy oranıyla mecliste % 65’lik bir çoğunluk elde etmişti. İkinci bir dönüm noktası da 16 Nisan 2017 Referandumuyla anayasanın değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş yapılmasıydı. Bu sisteme göre 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimleri de AKP kazanarak iktidarını sürdürmüş, CHP’de yine ana muhalefet görevinde kalmıştır.

      2002’den beri geçen 18 yılda CHP’sinin genel başkanı olarak 2010 yılına kadar Deniz Baykal’ı, o günden bugüne kadar geçen on yıl da da Kemal Kılıçdaroğlu’nu görmekteyiz. Bir siyasi partinin seçim kazanmasında kuşkusuz liderlerin önemli fonksiyonu vardır. Diğer partilerden biraz farklı olarak CHP bir lider partisi değildir. Yetişmiş kadroları ve değişik görüşlere tahammül geleneği vardır. Ancak genel başkanın parti üzerindeki ağırlığı da tartışılamaz. CHP’de kurultaydan sonra en yetkili organ olan Parti Meclisinden (PM), Merkez Yürütme Kurulunu (MYK) genel başkan atamaktadır. Parti meclisinde de çoğunluk genel başkanın listesinden oluşur. Belediye başkanları ve (2011 ve 2015 Haziran genel seçimleri hariç) milletvekilleri atanarak halkın önüne aday olarak getirilmektedir. Bu yüzden genel başkan parti politikalarında bir numaralı belirleyicidir. Dolayısıyla da sorumludur. İktidara giden yolun stratejisini genel başkan ile onun atadığı kadrolar tayin edecektir.

      İşte sorun buradadır. Bu strateji kazanmaya yetecek midir? Eski Donanma Komutanı Emekli Oramiral Nusret Güner, CHP’sinin muhalefet etme politikasını 28 Haziran 2020’de bir tweet atarak şöyle eleştirmiş, “Ana Muhalefet Partisi; bizim bir şey yapmamıza gerek yok; (Ülkenin düştüğü ekonomik zorlukları işaret ederek), zaten iktidar gidiyor demiş. Muhalefet bu zihniyette olursa, iktidar önümüzdeki seçimi de rahat kazanır; muhalefet, zorlukların üstesinden nasıl geleceğini anlatmalıdır." İktidarın kendiliğinden düşmesini ya da Z Kuşağının harekete geçmesini bekleyerek iktidar olunacağını düşünmek siyaset bilimiyle bağdaşmaz. İktidara yürümek için parti içi demokrasiden, halkı ikna etmekten, böylece umut ve heyecan yaratmaktan başka yol yoktur. CHP'de Ecevit'in 1973, 1977 genel seçimlerindeki ve SHP'de Erdal İnönü'nün 1989 yerel seçimlerindeki başarıları bunun sonucu idi. Sadece lider ve kadrosunun çabası yetmez. Ortak akıl ve tabandan destek almak gerekir. Son söz, 24. Dönem İstanbul Milletvekili Umut Oran'dan, "CHP’yi güçlendirmeden, tek başına en az %30 bandına oturtacak adımları atmadan, kurumsal değişimi tamamlamadan, parti içi demokrasiyi tesis etmeden ve partinin öz evlatlarına, öz ideolojisine, öz değerlerine sahip çıkmadan girişilecek ‘Genişletilmiş Millet İttifakı’ varsayılan etkiyi yapmayacaktır.” 

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr     25.09.2020

 

 

 

 

 



Formun Üstü



 

 

 

Formun Altı