26 Şubat 2023 Pazar

FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR

    



          Futbol, hemen hemen tüm dünyada sevilerek oynanan ve seyredilen bir takım oyunudur. Oyun, sahada on bir futbolcu ile oynanır ama arkasında dev bir ekip bulunur. Milyonlarca taraftar ve izleyici de stadyum ve televizyonda maçları takip eder. Futbol, başlı başına bir ekonomik faaliyettir. Seyircinin ödediği bilet parası, yayın hakları, forma satışları, reklam gelirleri ve diğer gelirlerden oluşan büyük bir ekonomik hareket söz konusudur. Ancak öyle olduğu halde ülkemizdeki birçok kulüp borç içindedir. Özellikle büyük takımların yöneticileri ve taraftarları takımlarının kısa vadede başarı elde etmelerini istedikleri için büyük transferlere yöneliyor, bu yüzden güçlerinin üzerinde borçlanıyorlar. Bunun önlenmesi, kulüplerin altyapıya daha fazla önem vermesi ile mümkündür. Ama öyle olmuyor. Bir an önce başarı elde etmek, şampiyonluğu kazanmak veya ligde ilk sıralarda yer almak; Avrupa Kupalarına katılmak ve dolasıyla gelir elde etmek için gereklidir. Ülkemizde, bu kısır döngü böyle devam eder, gider. Sonuç olarak takımı başarısız olan kulüp yöneticileri de öncelikle hakemleri suçlarlar. Genellikle kendi yanlışlarını ört bas etme ve hakemler üzerinde baskı kurma çabasıdır bu.

      Ünlü bir söz vardır, “Futbol, Asla Sadece Futbol Değildir”, diye. Bu söz İngiliz yazar Simon Kuper’in 1994 yılında yazdığı bir kitabın adıdır. Kuşkusuz, bundan çok daha fazlasıdır. Futbol kulüplerinin ekonomik yönünün dışında bununla birlikte sosyolojik ve ideolojik yönleri de vardır. Takım, bir kent takımı ise kent halkı tarafından desteklenir. Her takımın koyu taraftarları, fanatikleri bulunur. Bazen taraftarların arasında holiganları da görürüz. Olayların, kavgaların yaşandığı olur. İdeolojik olarak da takımın yöneticilerinin veya taraftarlarının bir eğilimi olabilir. Stadyumlarda yapılan tezahüratlardan bunu anlayabiliyoruz. Bazı takımların iktidarlar tarafından desteklendiği de öne sürülür. Milyonların ilgilendiği bir spor dalına siyasetin ilgi duymaması mümkün müdür? Bir zamanlar ülkemizde, emirle Türkiye Kupası Şampiyonu olan bir ikinci lig takımının sonradan konan bir kuralla birinci lige çıkarıldığını, biliyoruz.         

      Siyasetin, futbolla ilgilenmesi kadar ikisinin arasında benzerlikler de vardır. Mesela; kendi kalesine gol atmak gibi. Takım çok iyi oynuyordur ama bir futbolcunun ters bir vuruşuyla top kendi kalelerine girip, gol olabilir. Takım, bu vuruşla sahadan mağlup ayrılabilir. Futbol sonuç oyunudur. Önemli olan kazanmaktır. Tabii hata yapmadan ya da en az hata yaparak ve centilmence oynayarak. Siyasette de böyledir. Sözü son zamanlarda Millet İttifakı içindeki cumhurbaşkanlığı adaylık sürecine getirmek istiyorum. Bir oyuncu (bir siyasetçi diye anlayabilirsiniz), sahaya çıkacak kendi futbolcusuna (adaya) güvensizlik belirtiyorsa, seyirci (halk) sahaya çıkacak o futbolcuya (o adaya) nasıl güvenecektir? Seyirci (seçmen), “bunlar kendi adamlarına güvenmiyorlar”, demez mi? Bu, kendi kalesine gol atmak değil midir?

 

orhankalyoncu.blogspot.com tr         27.02.2023

 


21 Şubat 2023 Salı

ASRIN AFETİ

 

                          

 

                                                              Hatay- Şubat 2023

                                                     

         6 Şubat 2023 tarihinde olan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin etkilerini halen yaşıyoruz. Ülkemizin bu yıkıcı afetin etkilerinden kurtulması uzun yıllar alacaktır. Deprem uzmanlarının belirttiğine göre bu iki deprem, asrın afeti diyebileceğimiz karada gerçekleşen dünyanın en büyük depremlerindendi. 11-12 şiddetinde idi. Yıkıcılığı da o nispette oldu. Depremin 16. gününde binlerce can kaybı ve yaralı var. Artçılar devam ediyor. Binlerce ev yıkıldı ya da hasar gördü. Anlaşılan o ki, bu deprem konusunda uyarılarda bulunan yer bilimcilere pek kulak verilmemiş.

        Bölge, Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi ilan edildi. Depremden etkilenen 10 il (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye) ile daha önce deprem geçirmiş Elazığ (11. il olarak) afet bölgesine alındı. Afet bölgesi; deprem, toprak kayması, çığ, sel, yangın, kaya düşmesi, su baskını gibi yüksek hasara neden olan afetlerde bölgede “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi”, ilan edilmesine denir. Afet bölgesi ilan edildiğinde, afetten etkilenen yurttaşlar, ücretsiz sağlık hizmeti, nakdi yardım, geçici barınma, borçların ve elektrik, doğal gaz faturalarının ertelenmesi, psikolojik destek, öğrencilerin nakli, konut yapımı gibi konularda çeşitli haklara sahip olur.   

        Deprem, bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. İnsanların hayatları sona eriyor, ocakları sönüyor, evleri yıkılıyor. Yaralı ya da sağ kurtulanların hayatları hiçbir zaman eskisi gibi olmuyor. Yaşamı pamuk ipliğine bağlı olarak saatlerce enkaz altında kurtulmayı bekleyenlerin geçirdiği travma kolay geçer mi? “Kader”, deyip geçilebilecek bir olay mı? Deprem ülkeleri olan Japonya ve Amerika aldığı tedbirlerle depremin zararlarını en aza indirdiği halde biz neden yeteri kadar tedbir alamıyoruz? Her zaman ki gibi kaderci anlayışa sahip olduğumuzdan olabilir mi?

         Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, yaklaşan seçimlere yönelik vatandaşlara çağrıda bulundu. Görür, “Senin, çoluk çocuğunun, torunlarının ve neslinin bu topraklarda ilelebet yaşamasını istiyorsan partizanlığı bırak ve sana deprem konusunda ciddi vaatlerde bulunan, plan ve programı olan ve yaşam hakkını her şeyin üzerinde tutan partiye oy ver... Eğer afetleri gelecekteki canlarımıza ihale etmek istemiyorsanız bu sefer gereğini yapın, sevgiyle…17 Ağustos Kocaeli depremlerinden sonra o günleri milletçe milat olarak ilan etmiştik. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak demiştik. Hani ne oldu miladımız? Eğer bu seferde gereğini yapmazsak sorumluluk ve vebalden kurtulamayız. Eğer afetleri gelecekteki canlarımıza ihale etmek istemiyorsanız bu sefer gereğini yapın, sevgiyle...” Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür deprem konusunda uzman olmanın yanında aydın olmanın sorumluluğuyla depremden önce yaptığı gibi depremden sonra da halkımızı uyarıyor.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                                     21.02.2023

 

 

        

 

 


12 Şubat 2023 Pazar

DEPREM FELAKETİ

 


Kahramanmaraş



                                                  

        Ülkemiz bir deprem ülkesi. Bu acı gerçek ile bir kez daha yüz yüze geldik. 6 Şubat 2023 günü sabaha karşı saat 04.17’de Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi odaklı 7,7 (bazı deprem uzmanlarına göre 7,8-7,9) ve aynı gün saat 13.24’te Elbistan odaklı 7,6 büyüklüğünde iki deprem oldu. Depremden etkilenen Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerimizde 3 ay süre ile olağanüstü hal ilan edildi. Bölgedeki okullar 1 Mart 2023 tarihine kadar tatil edildi. Depremden sonra arama ve kurtarma çalışmalarının başlatıldığını ancak her yere ulaşılamadığını ve depremden kurtulan yurttaşlarımızın göçük altında kalan yakınlarının kurtarılması için canhıraş yardım haykırışlarını gördük. Binlerle ifade edilebilecek kayıplarımız ve yaralılar var. İnsanlar evsiz kaldı. Depremden kurtulan yurttaşlarımızın geçirdiği travma uzun yıllar sürecektir.

      Deprem olunca yapılması gereken ilk iş enkaz altında kalan insanların bir an önce sağ olarak çıkarılmasıdır. Bunun için arama ve kurtarma çalışmalarının hemen başlaması çok önemlidir. Ülkemizdeki bu konuda yetkili kuruluş, İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’dır (AFAD). Bu kuruluşla beraber Sağlık Bakanlığına bağlı her türlü afette sağlık hizmeti veren gönüllü kuruluş olan Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ve insani yardım kuruluşumuz TÜRK KIZILAY DERNEĞİ de harekete geçti. Asker, polis, jandarma, köy korucusu, maden ocağı işçisi ve yüzlerce yerli ve yabancı gönüllü kuruluş canla başla kurtarma çalışmalarına katılıyor ve depremzedelere yardım ediyorlar. Ülke çapında yardım seferberliği başlatıldı. Çeşitli ülkelerden de yardım geliyor. Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketlerden birisini yaşıyoruz. 

      İki büyük depremin arka arkaya gelmesinin çok nadir görülen bir olay olduğunu söylüyor, deprem uzmanları. Aynı zamanda uzmanlar o bölge için çoktan beri alarm veriyordu, tıpkı 1999’den beri Kuzey Marmara Fay Hattı için yaptıkları uyarı gibi. Deprem geldikten sonra yapılabilecek şeyler, kurtarma ve yardım ile sınırlıdır. Önemli olan depremden önce tedbirlerin alınmasıdır. Bunun başında da konutların sağlam yapılması gelir. Yurttaşların sağlam konutlarda oturmasını sağlamak devletin görevidir. O yüzden şehirlerin planlanmasını ve imar işlerini ehil ellere teslim etmek ve bu konudaki denetimlerin de çok sıkı olması gerekir. Deprem ülkeleri olan Amerika ve Japonya bunu yaptı. Biz de yapabiliriz. Son 100 yılın ülkemizdeki en büyük ikinci (bazı uzmanlara göre en büyük) deprem felaketini yaşayan milletimize büyük geçmiş olsun. Milletimizin bir daha böyle felaketlerle karşılaşmamasını dilerim.

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                    13.02.2023

 


5 Şubat 2023 Pazar

RESİMDEKİ GÖZYAŞLARI

 





Barış Manço (2 Ocak 1943-1 Şubat 1999)
Cem Karaca (5 Nisan 1945-8 Şubat 2004)

                                   

        Şubat ayı hüzünlü aylardan biridir. Türk Rock Müziğinin unutulmaz sanatçılarından Barış Manço, 1 Şubat 1999’da 56 yaşında, Cem Karaca, 8 Şubat 2004’te 59 yaşında iken aramızdan ayrıldı. Her iki sanatçımız da yaşadıkları devre damgalarını vurmuşlardır. Kendilerini saygıyla anıyorum. Şarkıları halen dillerdedir. Bunlardan biri de, Cem Karaca’nın “Resimdeki Gözyaşları”, şarkısıdır. Bu şarkı, ilk defa 1968 yılında Cem Karaca tarafından yorumlandığında kendisine Apaşlar eşlik etmiştir. Şarkının sözleri Apaşlar grubunun kurucusu ve gitaristi Mehmet Soyarslan'a aittir.

        Türk Rock Müziği klasikleri arasına giren bu şarkı güncelliğinden ve güzelliğinden bir şey kaybetmeden yeni nesiller tarafından da beğeniyle dinlenmeye devam ediyor. Müziği kadar şarkı sözleri de dinleyenleri etkiliyor. Ayrılıkların sonrasında bir özlemi dile getiriyor. Şimdi günümüzde o aşklar var mı? Yoksa her şey gibi aşklar da, çabuk mu tüketiliyor? İşte o şarkının sözleri:

Bir gün belki hayattanGeçmişteki günlerdenBir teselli ararsınBak o zaman resmimeGör akan o yaşları
Benden sana son kalanBir küçük resim şimdiCevap veremez amaAğlar yalnızlığına
Ve işte arda kalanBir avuç anı şimdiKoyup da bir başınaBırakıp gittin beni
Bir gün belki hayattanGeçmişteki günlerdenBir teselli arasınBak o zaman resmime
Sen yalnız değilsinBiliyorum nerdesinBu üzerdi beniYaşasaydın ve görseydin
Bir gün belki hayattanGeçmişteki günlerdenBir teselli arasınBak o zaman resmimeGör akan o yaşları

       Sadece aşk konusunda dökülmüyor gözyaşları. Savaşlarda ölen, yoksul ülkelerden kaçarken yollarda ölen insanlar için de dökülüyor. Terör saldırılarında, trafik kazalarında, salgın hastalıklarında ölenler için de dökülüyor. 21. asrın ilk çeyreğinde dünyamız çeşitli sorunlarla baş başa. Her ülke. kendi yurttaşlarının refahını, geleceğini düşünüyor.  Dünyamız, dünün dünyası değil. Sade, basit yaşamıyoruz. Son model arabalar, konforlu evler, teknolojik ürünler baş döndürücü bir hızla hayatımıza girdi. Bir kısım insanlar onları elde etmeye uğraşırken, bir kısmı da ekmek bulmaya uğraşıyor. Bazıları için de iktidarda olmak çok büyük önem taşıyor. Yönetmek, diğerlerinden farklı olduğunu herkese göstermek bu kişiler için vazgeçilmez bir amaç oluyor. Bu hırs, insanoğlunun doğası gereği mi, yoksa bir kibrin sonucu mu? Ne olursa olsun, insanlığa faydalı olmak, bu dünyada hoş bir seda bırakmaktır, asıl olan.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr       05.02.2022