24 Kasım 2023 Cuma

BİTMEYEN İHTİRASLAR

 




                                                  





 
        
Türkiye, altı ay önce 14-28 Mayıs Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geçirdi. Yaklaşık 4 ay sonra da 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimleri gerçekleştireceğiz. Tüm partiler yoğun bir şekilde bu seçimlere hazırlanıyor. Demokrasinin gereği ön seçim olduğu halde belediye başkanlığı ve meclis üyelikleri adaylarını ön seçimle belirleyecek bir siyasi parti ortada görünmüyor. Büyük çapta genel merkezler adayları atayacak. Cumhuriyet Halk Partisi nispeten demokrasiye uygun hareket ettiği için bazı yerlerde üyelerle eğilim yoklaması yapabilir. CHP önceki 2009-2014-2019 yerel seçimlerinde Uzunköprü’nün de dahil olduğu yerlerde belediye başkanlarını atamış, meclis üyelikleri için de il-ilçe yöneticilerine yetki vermişti. Sonuç olarak meclis üyeleri liyakat yerine eş-dost-arkadaş çevresinden belirlenmişti.

        Siyaset insan idare etme sanatıdır. İnsanla yapılır. Siyaset, toplum için yapıldığı takdirde değerlidir. Siyaset yapmanın da kuralı, etik değerleri vardır. Bu değerler; eşitlik, hak, hukuk, adalet, liyakat ve emektir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunlara uyulur. Uyulmadığında da düzensizliğe teslim oluruz. Bizim gibi demokrasi yolunda yol almaya çalışılan bir ülkede bu düzensizliği çok sık yaşarız. Düzgün siyaset kurallar ve ilkelerle yapılır. Ama sadece hırslara esir düşerek makam, mevkii ve rant için siyaset yapılırsa bundan hem toplum hem de o siyasiler zarar görür. Demokrasi için toplumu yönetecek, siyaseti düzgün yapacak siyasetçiler gerekir.

        Okuyuculara burada 4 Ağustos 2011’de Uzunköprü Hür Gazete’de yayınlanan bu konuyla ilgili bir köşe yazımdan bazı satırları anımsatmak isterim. “Düğüm geliyor insana dayanıyor. Düğümü insanlar çözecek. Siyaset adamları bunun için var. Eğer her şey rutin olsaydı, kendiliğinden çözülseydi, hiç insan aramaya gerek kalmaz kura çekerek her hangi bir kişiyi o makamlara oturturduk. Siyaset ve siyasetçiye olumsuz da baksak, sonunda toplumu idare edecek insanlara ihtiyacımız var. Onları yok sayamayız. İşte burada sistemi sorgulamamız gerekir. Niye nitelikli İnsanların çoğu siyasetten uzak duruyor? En tepedeki siyasetçilerimizin bile, birbirlerine karşı nasıl kırıcı olduklarını görüyoruz. Hızla siyaset dünyasının kendisine çeki düzen vermesi gerekmez mi? Elbette siyasilerin üsluplarının nezaket kuralları içerisinde olmaları gerekir. 

         Geçen gün Sayın Berhan Şimşek sanatçı olmanın duyarlılığıyla şöyle diyordu, "ihtiras trenine binip de, ineni hiç görmedim." Bu söz üzerine uzun yıllar içinde olduğum, yöneticiliğini yaptığım CHP'si de dahil olmak üzere tüm partilerde bu trene binenleri, ihtiraslarına esir düşenleri, kurban olanları, ihtiras ateşiyle yananları şöyle göz önüne getirdim. Sonra şöyle bir kanıya vardım. "Değmez." Bu kadar hırsa değmez. Bir ikbal uğruna insanları kandırmanın, onları birbiriyle çarpıştırmanın, onların üzerinden şahsi menfaatlerini toplumun menfaati gibi göstermenin, başta o gibi politikacılar olmak üzere kimseye yararı yoktur. Bence, "beylik çeşmesinden geçte, suyunu içme" diyen atalarımızı dinlemek gerek. Görevi bıraktığınızda da insanlara bakacak yüzünüz olmalı. Onu için "İhtiras Treni" yolculuğu çok uzun olmamalı. Bu durum, hem siyasetçinin kendi sağlığı, hem de toplumun sağlığı açısından önemlidir.” 

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                      24.11.2023