21. asrın ilk çeyreğini tamamlamak üzere
olduğumuz bugünlerde çevremizde acımasız savaşlar sürerken insanlığın ahlak ve
vicdanı tekrar sorgulanıyor. İnsanları sadece bombalarla yok etmiyor, gıdalar
yoluyla da zehirliyorlar. Ülkemizde bunlara bir örnek tağşiş olayıdır. Değerli
bir maddenin içine değersiz bir madde karıştırarak tüketiciyi aldatma şeklinde
gerçekleşen bu olay hem haksız kazanca sebep olmakta hem de tüketicinin sağlığını
tehdit etmektedir. Sucuğa at eti, zeytinyağına, ucuz yağ karıştırmanın, sütte
peynirde hileli madde kullanmanın önü alınamıyor. Son zamanlarda Avrupa’ya
ihraç edilen susam, limon, üzüm gibi ürünlerin kanserojen madde ve kimyasal
kalıntılar içerdiği için Türkiye’ye iade edildiğini basından öğreniyoruz. Gıda
ürünlerinde insan sağlığına zararlı katkı maddelerinin eklendiği yetmezmiş gibi
bazı esnafların etik dışı davranışlarını da görüyoruz.
Adamın biri
kasabanın birinde bir kuruyemişçiden yarım kilo kuru incir almıştı. Evine
götürdükten bir gün sonra mutfağın duvarlarını ve tavanını küçük beyaz
kurtçukların sardığını gördü. Bunlar incirin bulunduğu kesekağıdın içinden
geliyordu. Adam incir paketini hemen kuruyemişçiye götürdü. Kuruyemişçi incirleri
tarttı. İncirlerden 130 gram eksik çıktı. Adamla karısı bilmeyerek kurtlu
incirleri yemişti. Kuruyemişçi eksik kalan kurtlu incirin parasını keserek
üstünü adama verdi. Böylece esnaf kurtlu incirden zarar etmemiş oldu. Ama bir
müşterisini kaybetti.
Adam inşaat
yaptırıyordu. Usta 5 kg 10’luk çivi almasını istedi. Adam nalbura gitti,
nalbura isteğini söyledi. Nalbur alüminyum terazi kefesini çivi doldurdu.
Tarttı. Fiyatını söyledi. Nalbur terazi kefesinin darasını düşmemişti. Adam
söyleyince darayı düştü.
Adam sıhhi
tesisat malzemesi alacaktı. Usta listeyi verdi. Çok sayıda boru, dirsek, musluk
gibi çeşitli kalem vardı. Nalbur tek tek fiyatları çıkardı ve sonra yüzde 10
KDV ekledi. Halbuki KDV malzemenin fiyatının içindeydi. Söyleyince düzeltti.
Adam alışveriş
yapmak için bir markete gitti. Diğer malzemelerin yanında 6 adet portakal aldı.
Parayı ödedi ve evine gitti. Fişi kontrol ettiğinde hiç almadığı bir şey çıktı.
Kilosu 30 TL olan portakalın yerine kilosu 65 TL olan cennet hurması
yazıldığını fark etti. Ertesi gün markete gidip, durumu anlattığında yanlışlık
olmuş diyerek durumu düzelttiler. 1.980 gram yazılan ağırlığın da 1.420 gram
olduğu anlaşıldı. Adam, şimdiye dek marketlerin raf fiyatıyla, kasa
fiyatlarının farklı olduğunu görmüştü ama aldığı bir malın hem cinsinin hem de
gramajının farklı olduğuna ilk defa rastlıyordu. Ne tesadüf ki durum her
ikisinde de aleyhindeydi.
Türk Milletinin bir Ahilik geleneği vardı.
Ahilik, insanlar arasındaki ticaret ve toplumsal ilişkilerde dürüstlüğü,
güvenirliği öne alan bir düzendi. Özellikle esnafların iş ve meslek ahlakına
saygılı olmasını ve buna uygun hareket etmesini öğütler. Ahiliğin özünde
adalet, liyakat, dürüstlük, kaliteli üretim ve halka hizmet anlayışı vardır.
Bunlar artık geride mi kaldı? Dürüst işini iyi yapan esnaf, üretici ve ticaret
erbabı yok mudur? Hayır. Elbette çoğunluk iyi taraftadır. Ama bunu bozanları da
görmek ve ayıklamak gerekir. Her geçen gün sağlığımızı tehlikeye atan gıda
terörüne ve hileli satışlara son verilmesi için gereken tedbirlerin alınması en
acil görevdir. Bu da iktidara düşer.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 21.01.2025