21 Ocak 2025 Salı

GIDA TERÖRÜ VE AHİLİK

 


                                                  

     21. asrın ilk çeyreğini tamamlamak üzere olduğumuz bugünlerde çevremizde acımasız savaşlar sürerken insanlığın ahlak ve vicdanı tekrar sorgulanıyor. İnsanları sadece bombalarla yok etmiyor, gıdalar yoluyla da zehirliyorlar. Ülkemizde bunlara bir örnek tağşiş olayıdır. Değerli bir maddenin içine değersiz bir madde karıştırarak tüketiciyi aldatma şeklinde gerçekleşen bu olay hem haksız kazanca sebep olmakta hem de tüketicinin sağlığını tehdit etmektedir. Sucuğa at eti, zeytinyağına, ucuz yağ karıştırmanın, sütte peynirde hileli madde kullanmanın önü alınamıyor. Son zamanlarda Avrupa’ya ihraç edilen susam, limon, üzüm gibi ürünlerin kanserojen madde ve kimyasal kalıntılar içerdiği için Türkiye’ye iade edildiğini basından öğreniyoruz. Gıda ürünlerinde insan sağlığına zararlı katkı maddelerinin eklendiği yetmezmiş gibi bazı esnafların etik dışı davranışlarını da görüyoruz.

      Adamın biri kasabanın birinde bir kuruyemişçiden yarım kilo kuru incir almıştı. Evine götürdükten bir gün sonra mutfağın duvarlarını ve tavanını küçük beyaz kurtçukların sardığını gördü. Bunlar incirin bulunduğu kesekağıdın içinden geliyordu. Adam incir paketini hemen kuruyemişçiye götürdü. Kuruyemişçi incirleri tarttı. İncirlerden 130 gram eksik çıktı. Adamla karısı bilmeyerek kurtlu incirleri yemişti. Kuruyemişçi eksik kalan kurtlu incirin parasını keserek üstünü adama verdi. Böylece esnaf kurtlu incirden zarar etmemiş oldu. Ama bir müşterisini kaybetti.

       Adam inşaat yaptırıyordu. Usta 5 kg 10’luk çivi almasını istedi. Adam nalbura gitti, nalbura isteğini söyledi. Nalbur alüminyum terazi kefesini çivi doldurdu. Tarttı. Fiyatını söyledi. Nalbur terazi kefesinin darasını düşmemişti. Adam söyleyince darayı düştü.

       Adam sıhhi tesisat malzemesi alacaktı. Usta listeyi verdi. Çok sayıda boru, dirsek, musluk gibi çeşitli kalem vardı. Nalbur tek tek fiyatları çıkardı ve sonra yüzde 10 KDV ekledi. Halbuki KDV malzemenin fiyatının içindeydi. Söyleyince düzeltti.

       Adam alışveriş yapmak için bir markete gitti. Diğer malzemelerin yanında 6 adet portakal aldı. Parayı ödedi ve evine gitti. Fişi kontrol ettiğinde hiç almadığı bir şey çıktı. Kilosu 30 TL olan portakalın yerine kilosu 65 TL olan cennet hurması yazıldığını fark etti. Ertesi gün markete gidip, durumu anlattığında yanlışlık olmuş diyerek durumu düzelttiler. 1.980 gram yazılan ağırlığın da 1.420 gram olduğu anlaşıldı. Adam, şimdiye dek marketlerin raf fiyatıyla, kasa fiyatlarının farklı olduğunu görmüştü ama aldığı bir malın hem cinsinin hem de gramajının farklı olduğuna ilk defa rastlıyordu. Ne tesadüf ki durum her ikisinde de aleyhindeydi.        

      Türk Milletinin bir Ahilik geleneği vardı. Ahilik, insanlar arasındaki ticaret ve toplumsal ilişkilerde dürüstlüğü, güvenirliği öne alan bir düzendi. Özellikle esnafların iş ve meslek ahlakına saygılı olmasını ve buna uygun hareket etmesini öğütler. Ahiliğin özünde adalet, liyakat, dürüstlük, kaliteli üretim ve halka hizmet anlayışı vardır. Bunlar artık geride mi kaldı? Dürüst işini iyi yapan esnaf, üretici ve ticaret erbabı yok mudur? Hayır. Elbette çoğunluk iyi taraftadır. Ama bunu bozanları da görmek ve ayıklamak gerekir. Her geçen gün sağlığımızı tehlikeye atan gıda terörüne ve hileli satışlara son verilmesi için gereken tedbirlerin alınması en acil görevdir. Bu da iktidara düşer.

orhankalyoncu.blogspot.com.tr               21.01.2025

 


11 Ocak 2025 Cumartesi

BİR KIRMIZI KARTIM VAR

 



                                                   

       CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kırmızı kart gösterme eylemi, hem parti içinde hem de sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Özel, bu eylemiyle hükümeti eleştirerek, emekliler, asgari ücretliler ve çiftçiler gibi kesimlerin yaşadığı zorluklara dikkat çekmek istediğini belirtti. Ayrıca, bu kampanyanın 2025'te erken seçim çağrısı yapmak amacıyla başlatıldığını ve tüm mitinglerin ana temasının kırmızı kart olacağını açıkladı. Bu kırmızı kart olayı iyi oldu, doğrusu. Neden daha önce kimsenin aklına gelmediğine şaşırdım. Şimdiye dek iktidarları uyarmak için ışıklar yakılıp, söndürüldü. Tencere, tava çalındı. Düdükler öttürüldü. Ama ilk defa kırmızı kart gündeme geldi. Genel başkan bu aklı veren danışmanına prim vermeli. Kim uğraşacak toplumsal muhalefeti örgütleyip, öncülük yapmaya? Kim uğraşacak ekonomik programla? Kim uğraşacak halkı ikna edecek bir yol haritası ortaya koymaya? Gösterin bir kırmızı kart olsun, bitsin.

      Öyle ya, düşünün bir eylem yapıyorsunuz. “Hak, hukuk, adalet”, diye haykırıyorsunuz. Bundan böyle ona gerek kalmayacak. Hemen AKP genel merkezine gidip, kırmızı kart göstermek, yeterli olacak. İşçiler yürüyüş yapmak istiyor. Polisler önlerini kestiler. İşçiler hep birden kırmızı kartlarını gösteriyorlar. Şıp diye yollar açılıyor. Edirne’de ETUS (özel minibüs şirketi) durakta sizi almadı mı, şak kırmızı kartı göstereceksiniz. Belediye başkanı, sizi dinlemedi mi? İş kolay. Hemen kırmızı kartınıza sarılıp, ona göstereceksiniz. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar taleplerinize kulak asmadılar mı, hiç laf anlatmaya çalışmayın. Hemen sihirli kartlarınıza başvurun. “Bir kırmızı kartım var”, kampanyası son hızla tüm ülkede yayılsın, önünde kimse duramasın.

     Kırmızı kart, futbol maçlarında hakemlerin kullandığı bir yöntemdir. Her oyunda olduğu gibi futbol maçının da belirli kuralları vardır. Eğer futbolcular kural dışı sertliğe başvururlarsa hakem de önce sarı kart, sonra da kırmızı karta başvurur. Ve o oyuncuyu saha dışına çıkarır. Takımı da eksik oyuncuyla oyunu devam ettirmek zorunda kalır. Şimdiye kadar futbol tarihinde tüm takıma gösterilen bir kırmızı kart olayı olmadı. Ama bazen kırmızı kart gören oyuncular yüzünden maçı eksik tamamlayan takımların da maç kazandıklarını gördük. Bir de şu soru akla geliyor. Acaba sadece iktidardaki yöneticilere mi kırmız kart gösterebiliriz? Yoksa muhalefetteki beceriksiz yöneticilere de kırmızı kart gösterebilir miyiz? Örneğin seçim kaybetmiş bir il-ilçe başkanına ya da oy kaybetmiş bir adaya kırmızı kart gösterebilir miyiz? Kendi siyasi ikbali için siyaset yapan, bunun için insanları bölen, çalıştığı kurumu zarara uğratan siyasetçilere kırmızı kart gösterebilir miyiz? Bundan böyle herkes kovboyların silah taşıdıkları gibi ceplerinde kırmızı kart taşıyacak. Yarından tezi yok, siz de kırmızı kart alın, yanlış yapanların hemen yüzlerine kırmızı kartı gösterin. Onlar da size kırmızı kartlarını gösterirlerse ne olacak? İşte o bilinmiyor. Yöneticiler bu konuda bir talimatname çıkarırlarsa çok iyi olur.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                       11.01.2024