10 Şubat 2025 Pazartesi

CHP ÜYELERİNİN OY KULLANMA HAKKI

 

                              

      Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 6. Maddesi şöyle der; Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.  Görüldüğü gibi Anayasamızın 6. maddesi, toplumda üstün emretme gücünün tek sahibinin milletin kendisi olduğunu belirtir. Milletimiz bu yetkiyi yine anayasada yazılı olduğu şekilde seçilmiş organlar vasıtasıyla kullanır. Siyasi partiler de bu sistemin ayrılmaz parçalarıdır. Onlar ne kadar demokratik kurallara uygun yönetilirse, milletin sesi o kadar güçlü çıkar. Yani partiyi oluşturan üyelerin her konuda söz hakkının olması, kendi temsilcilerini kendilerinin seçmesi gerekir. Ancak ülkemizdeki siyasi partilerde aday tespitlerinde üyeler değil, liderler ve genel merkezler tek seçicidir. Bu şartlarda siyasetçilerin çoğunun liderlere ve genel merkezlere yakın olmak istediklerini görmekteyiz. Bu da partilerin demokratik yapısını bozmakta ve siyasetçilerin halktan kopmasını getirmektedir.

       Ülkemizin kurucu partisi ve nispeten diğer partilere göre daha fazla demokratik değerlere sahip CHP’sinde de toplumun çıkarı yerine kendi bireysel siyasi çıkarını kollayan ve önceleyen siyasetçiler vardır. Onları elemek de üyelere düşer. Siyasette, sıfatların, payelerin, makamların doğuştan gelmediğini sadece üyeler ve halk tarafından verildiğini ve bunun da geçici olduğunu kimsenin unutmaması gerekir. Bir partinin sahibi yöneticileri değil, üyeleridir. Üyeler, partiye ne kadar katkıda bulunursa, kendilerini o partiye o kadar ait hissederler. Ve ortak amaç için canla başla çalışırlar. CHP’de eleştiri, özeleştiri mekanizması çalışır. Lider partisi değildir. Üyelerin büyük bir kısmı partinin daha iyi çalışması için fikir üretir, önerilerde bulunur ve ön seçimde ısrar ederler. Bunların ne kadarı hayata geçer? Tartışılır. Ama üyeler söz haklarını ellerinde tutmak isterler. 1980 öncesinde ve Erdal İnönü liderliğindeki SHP döneminde parti demokratik değerlere daha çok sahip çıkıyordu. Ancak 2002’den sonra özellikle Kılıçdaroğlu döneminde ön seçim büyük çapta uygulanmadı. Milletvekilleri, belediye başkanları, belediye ve il genel meclis adaylıkları atamayla gerçekleşti. İl-ilçe başkanlıklarına belediyeler eliyle müdahil olundu. Genel Merkeze yakın olanlar yönetici yapıldı. Buna rağmen değişim olduysa bunda üyelerin bilinçli olması rol oynadı. Ama örgütlerin dinamik yapısı bozuldu. Artık çoğu yönetici partiyi masa başında yönetmeye başladı. Koltuk peşinde olanlar çalışmak yerine genel merkezde adam bulmaya ve kendilerini genel merkeze beğendirmeye odaklandılar.

       CHP Genel Merkezinin bu şartların değişmesi için bazı adımları atmaya başladığını görüyoruz. En son CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in cumhurbaşkanlığı adaylığını tespit etmek için bir milyon altı yüz bin üyenin oyuna başvurulacağını belirtmesi parti içi demokrasi açısından büyük bir adımdır. Üyelerin devreye girmesi Partiye hareket getirecektir. İktidara yürümek için tek adamlara değil tüm üyelerin devreye girmesinde yarar vardır. Onun için cumhurbaşkanlığı adaylık saptanmasında üyelerin oyuna başvurulması demokratik geleneklerin yerleşmesi için çok değerlidir. Üyelerin oyuna başvurulması, kamuoyunun görüşünün alınması ve nihayet CHP meclis grubunun onayı sonucunda cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi olası ayrışmaları ortadan kaldırır.

orhankalyoncu.blogspot.com.tr      10.02.2025