30 Mayıs 2017 Salı

2. UZUNKÖPRÜ KÜLTÜR, SANAT VE TARIM FESTİVALİ

       


          29-30 Eylül ve 1 Ekim 2016 tarihlerinde yapılan Uzunköprü Kültür, Sanat ve Tarım Festivalinin ikincisinin, bu yıl Uzunköprü Belediye Meclisinin aldığı karar uyarınca 14-15-16-17 Eylül 2017 tarihleri arasında yapılacağı açıklandı. Üzerinde çok uzun süredir konuşulan Festival, geçen yıl belediyenin hazırlık süresinin çok kısa olmasına rağmen başarılı oldu. Uzunköprü halkı da ilgisini esirgemedi.
       
          Dünyanın en uzun taş köprüsüne sahip Uzunköprü, Türklerin 1427 yılında Trakya’da kurduğu ilk yerleşim alanıdır. İlçe verimli topraklara, yer altı zenginliklerine sahiptir. 30 yıl öncesine kadar da ülkemizin en zengin ilçeleri arasındaydı. Ancak şimdi göç vermektedir. Ergene Nehrinin kirliliği, tarım ve hayvancılığın eskisi kadar para kazandırmaması dolayısıyla artık tarlalar satılıyor, fabrikalar kapanıyor, gençler de sanayi kentlerine gidiyor. Bu şartlar altında festival, ilçeye ekonomik ve sosyal alanlarda bir canlılık getirdi. Kuşkusuz bu canlılığın sürekli olması önemlidir. Halk, yapılanlara büyük ilgi göstererek yoğun bir özlem içerisinde olduğunu belli etmiştir. 

         Festivalde tanınmış sanatçılar yerine yerel sanatçılara yer verilirse, bu, hem daha ekonomik hem de yerel sanatçılar için destek ve teşvik olur. Festivaller, günümüzde adeta eskiden yapılan panayırların yerlerini almışlardır. Yapıldığı kente ekonomik ve sosyal bir hareketlenme getirdiği açıktır. Bu festivalin kurumsallaşması için hazırlık çalışmasına bir komisyon tarafından en az bir yıl önceden başlanması gerekir. Bir diğer önemli bir konu da festival alanının seçimidir. Geçen yıl özel arazilerde yapılan festival, bir süre sonra o arsalarda binalar yükseldiğinde yeni bir yer aranmak zorunda kalınacaktır.
        
           Vaktiyle Uzunköprü, böyle bir festival alanına sahipti. Şehir merkezinde Tarihi Köprünün sol tarafında Eski Ticaret Borsası Binası ile Shell Benzin İstasyonu arasındaki 65 dönümlük arazi şehir imar planlarında festival ve fuar alanıydı. 1989’dan sonra işbaşına gelen belediye başkanı ve meclisi, bu alanı imara açarak bu konudaki fırsatı harcamıştır. Yeni Festival alanının, kent merkezine ve Uzunköprü’nün tarihi dokusuna yakın olması gerekir. Mazhar Müfit Kansu Parkı ve civarı Festivalin merkezi olabilir. Sergiler için Tarihi Kilise, Atatürk Kültür Merkezi, gösteriler için Adalet Meydanı, tiyatro, konferans, panel için AKM, konserler için AKM, stadyum ve eski terminal kullanılabilir. 






orhankalyoncu.blogspot.com.tr  

 30.05.2017
Orhan Kalyoncu
 
      

    

HALK OZANI DERVİŞ KEMAL ÖZCAN'I ANMA

                                    


           Halk Ozanı Derviş Kemal Özcan ile birlikte
                           
     

     Uzunköprü'nün yetiştirdiği Halk Ozanı Derviş Kemal Özcan’ın (1930-25.04.2015) ölümünün ikinci yılı dolayısıyla 25 Nisan 2017 salı akşamı Uzunköprü Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'nde bir Anma Gecesi düzenlendi. Aynur Haşhaş, Hasan Öztürk ve diğer sanatçılar geceye renk kattılar. Türkiye'nin her tarafından gelen sanatçıların verdikleri emek için, onları kutlamak gerek. Halk ozanı Derviş Kemal Özcan, sağlığındayken her gün Uzunköprü Kavak Mahallesindeki evinden 1,5 km uzaktaki çarşıya iner, ekmeğini ve gazetesini alıp, evine giderken Anabacı Caddesindeki Sobacı Kadir Ören’in dükkanına uğramadan geçmezdi. Orada oturur, oradakilerle sohbet ederdi. Bu sohbetin konuları genellikle ülkenin içinde bulunduğu durum ve siyasi gelişmeler olurdu. Kadir Ören, Kemal Özcan'ın ile geçen konuşmalarını aktarırken şöyle diyor; “rahmetli Kemal Amca kıymetinin bilinmediğini sık sık dile getirirdi." Geç de olsa bu Anma Gecesi Derviş Kemal Özcan'ın  kıymetinin anlaşıldığını gösterdi. Ülkemizde hangi değerli insanın sağlığındayken değeri anlaşılıyor ki? Tam tersine onlara Nazım Hikmet'e yapılan gibi hayatı zehir ediyoruz.
                                
      Derviş Kemal Özcan'ın Anma Gecesinden sonra 28 Nisan 2017 Cuma akşamı Lüleburgaz Belediyesi Kent Konseyi Tiyatro topluluğu da Yedi Kocalı Hürmüz oyununu AKM’ de başarılı bir şekilde sergilediler. Oyuncular, amatör ruhla profesyonelce bir oyun ortaya koydular. Seyirciye 3 saate yakın hoşça vakit geçirttiler. Aynı zamanda güldürürken, düşündürdüler. Daha sonraki sanat faaliyetlerinden Belediyenin Müzik Korosunun, Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği konserlerini de zevkle dinledik. Tüm amatör sanatçılarımızı ve Belediyemizi sanata verdiği önemden dolayı kutlarım. Burada bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Gösterilen yoğun ilgiden dolayı biraz geç kalanlar basamaklara oturmak zorunda kaldılar. Böyle olurken bazı konukların çantalarını ya da paltolarını koyarak koltuk ayırdıklarını gördük. Aslında davetiye usulüyle bu kargaşalığı önlemek mümkün.
                            
      Bu sanatsal faaliyetlerle biraz siyasi havadan uzaklaştık. 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu ile Anayasada bazı değişiklikler kabul edildi. Seçim günü oylama devam ederken YSK mühürsüz oyların da sayılacağını açıkladı. CHP, buna bir gün sonra itiraz edince, "atı alan Üsküdar'ı geçti", dendi. Yerel seçimlerde Uzunköprü'de bir büyüğümüz aday olduğu seçimlerde her gittiği yerde çok konuşuyor, dinleyenlere fenalıklar geliyordu. Bir gün partinin ileri gelenleri, “Bu böyle olmaz, seçimleri kaybedeceğiz. Ona söyleyelim de kısa konuşsun”, dediler. Adayla konuşmak için 3 kişi seçtiler ve konuşmak için bir kafeteryada buluştular. Parti sözcüsü söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Söze, “sayın adayım halk çok sıkılıyor, az ve öz konuşsanız”, diyecek oldu. Aday hemen atıldı. “Yok”, dedi. “Halk çok konuş, boş konuşmaktan hoşlanır.” Tabii parti sözcüleri bir şey diyemedi ama "atı alan Üsküdar'ı geçti." Yani aday seçimleri kaybetti. 
                                                                                           
 



Orhan Kalyoncu
 24.05.2017





2 Mayıs 2017 Salı

16 NİSAN 2017 ANAYASA REFERANDUMU SONUÇLARI

   
                                 Uzunköprü/Kırcasalih


               Ülkemizi 4 ayı aşkındır kilitleyen anayasa değişiklik paketine ilişkin referandumu gerçekleştirdik. Ancak çıkan sonuçlar ve Yüksek Seçim Kurulunun oylama sürerken son anda aldığı karar, yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. YSK, 2010 yılında mecliste kabul edilen, mühürsüz oy pusulası ve zarflarının geçersiz olacağına dair seçim yasasına ve daha önce kendi yayınladığı genelgeye aykırı bir karar alarak seçim güvenliği ve adaleti konusunda şüpheler yarattı. Yüksek Seçim Kurulu tarafsız olması gereken anayasal bir kurumdur. Alacağı kararlar, son karardır ancak bu ona kanunları yorum yoluyla uygulamama hakkı vermez. Yani yasa koyucu yerine kendisini koyamaz. Her kurum kanunların yerine kendi görüşlerini uygulamaya başlarsa, o zaman hukuk devletinden bahsedemeyiz.
     
             Bunun için “Hayır” verenlerin lokomotifi olan ana muhalefet partisi CHP, bu kararı adil ve kanunlara uygun bulmayarak, seçimlerin yenilenmesi için önce YSK sonra Danıştay'a başvurmuş ancak her ikisinden de ret yanıtı almıştır. YSK’da 10 üye ret, 1 üye kabul, Danıştay da 4 üye ret, 1 üye de seçimlerin yenilenmesi yönünde karar vermiştir. CHP’sinin itirazları bu kurumlarda oy çokluğuyla reddedildiği için, bundan sonra büyük olasılıkla bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolları izlenecektir.
      
            Anayasa metinleri tüm toplumu yakından ilgilendirdiği için toplumsal mutabakatla oluşturulması istenir. Bundan dolayı mecliste anayasa değişikliği için nitelikli çoğunluk aranır. Yani 550 milletvekilinin 3/2 si olan 367 oyla anayasayı değiştirebilirsiniz. Bu nedenle halk oylamasında %50 artı 1 olması ne derece doğrudur?  Anayasa hukukçularının bu soruyu yanıtlaması gerekir.
     
           Hükümetin daveti üzerine referandum sürecini izlemek için ülkemize gelen Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) ön raporunda şu tespitler yer almıştır. 1-“Evet” ve “Hayır”ın tarafları eşit propaganda yapma hakkına sahip olamadı. 2- “Evet” kampanyası basın ve televizyonlarda çok geniş yer buldu. Çoğulculuk bitti. 3- Valiler, OHAL yetkisini ifade özgürlüklerini kısıtlamak için kullandı. 4- Referandum Avrupa Konseyi standartlarını karşılamadı. Gerçek bir demokratik sürecin işlemesi için uygun değildi. 4- Kamu adına yayın yapan kuruluş, partilere eşit zaman tanımadı. Tercihini iktidardan yana kullandı. 5- Yerel kamu görevlileri “Evet “kampanyası yaptı. 6- YSK, oy verme günü yayınladığı mühür kararı mevcut yasayla çelişti. 7- Üst düzey yetkililerin “Hayır”cıları terörist olarak göstermesi, kampanya dilini lekeledi. Dünyayı sadece kendimizden ibaret sayamayacağımıza göre, 2 ay sonra kesin raporunu hazırlayacak bu kuruluşun raporunu Avrupa’dan kopmak istemiyorsak, ülke olarak dikkate almak zorundayız.
       
          Yüksek Seçim Kurulunun açıkladığı referandum sonuçlarına göre; Türkiye genelinde katılım %85,43’tür.“Evet” %51,41, “Hayır” %48,59 olarak görünmektedir. Kullanılan oylarda “Evet”ler 1 milyon 378 bin oy farkla öndedir. Ancak şu unutulmamalıdır ki bu yarış devletin tüm gücünü arkasına alan bir iktidarla eşit ve adil olmayan bir düzlemde yapılmıştır. Yüksek Seçim Kurulunun seçim yasasına aykırı müdahalesi de buna eklendiğinde çıkan sonuç vicdanları ne derecede tatmin etmiştir? Rejim değişikliği gibi ülkemiz açısından son derece önemli olan sadece bizleri değil, gelecek kuşakları dahi etkileyecek bir halk oylaması söz konusudur.  

         Geçen anayasa değişiklik oylamalarına göre "hayır" oylarında yükselme görülmekte, 3 büyük şehirle beraber, her zaman ki gibi Trakya, Ege, Akdeniz tavrını muhalefetten yana ortaya koymaktadır.  Trakya da, hayırlar %65, Edirne’de %70,5 (2010 da 73,53), Uzunköprü’de  %72,80 (2010 da %77.08). Bu bölgelerde ve tüm ülkemizde “hayır” tarafına verilen oylar, sadece muhalefet partilerine değil, demokratik parlamenter rejime inanmış olan seçmenlerin oylarıdır. 




Orhan Kalyoncu 
02.05.2017