3-4 Şubat
2018 tarihlerinde yapılan ve gündem oluşturan CHP 36. Olağan
Kurultayı beklendiği gibi mevcut genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun tekrar genel başkan olmasıyla sonuçlandı. Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, diğer aday Muharrem İnce’nin 447 oyuna karşılık, 790 oy alarak genel başkanlık seçimini kazandı. Halk ve sade parti üyeleri arasında değişim talepleri dile getirilse de, kurultay delegelerinin yapısı, 2010 yılının Mayıs ayından beri yaklaşık
8 yıldır CHP genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin değiştirilmesini imkansız kılıyordu.
Bir demokrasi şenliği havası içinde geçmesi ve
başka partilere örnek olması gereken CHP 36. Olağan Kurultayına ne yazık ki bir imza olayı damga vurmuştur. Muharrem İnce'nin imza sayısına bir itiraz yapıldı. Yapılan itirazın çözümü çok basitti. CHP tüzüğüne göre; başkan adaylığı için delege sayısının yüzde onu gerekir. Eğer iki tarafa da imza
verilmişse, o delegeler divana çağrılır ve tercihi sorulur. Ona göre de işlem
yapılır. Bir partinin kaderini elinde tutan 1266 kurultay delegesi arasına
girmiş 48 kişi nasıl olur da iki başkan aday adayına imza verir? Bunun izahı
zor görünüyor. Zaten mevcut genel başkan ve genel
merkez kurultayda seçimler için her türlü avantaja sahiptir. Yerel ve genel
seçimlerinde belediye başkanı ve milletvekili atama yetkisi kendilerinde
bulunmaktadır. Genel merkezin o kozu yüzünden beklentisi olan delegeler, güçlüden
yana hareket etmek düşüncesiyle, yukarıdan gelen işarete bakmaktadırlar.
CHP’sinin az oy aldığı illerdeki delegeler üstünde de genel merkezin etkisi
ağırlık taşır.
Öyle olduğu halde, bir genel başkan
aday adayı olan Muharrem İnce’nin topladığı imzaların mükerrer olduğu savıyla
48 oyu geçersiz saydırıp adayı teke indirmeye çalışmak hiçbir şekilde
savunulamaz. O zaman 127 oyu bulamadığı söylenen adayın, nasıl 447 oy
aldığını birilerinin açıklaması gerekir. Aksi halde delegelere baskı yapıldığı
akla gelir. Genel başkan, aday olmak için 1266 delegenin 1081 imzasını almakta,
diğer 3 başkan aday adayına da 185 imza kalmaktadır. Bu durumda nasıl aday
olabilirler? Nitekim değerli iki başkan aday adayı Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk
Eminağaoğlu aday olamadığı gibi konuşma imkanı da bulamadılar.
Yazımın başında belirttiğim gibi kurultay
sonucu beklendiği gibi gerçekleşti. Diğer aksaklıklar olmasaydı da sonuç
değişmezdi. Bu şartlar altında Muharrem İnce tekrar aday olsa yine kazanamaz. 1990’lı yıllarda Sosyal demokrat Halkçı Parti (SHP) de ardı
ardına 3 kez yapılan kurultaylar sürecinde de, en popüler olduğu zamanda, Deniz Baykal,
genel başkan Erdal İnönü’ye karşı kazanamamıştı. Siyasi partilerde seçimle
lider değiştirmek çok zordur. Ancak baraj altına düşüp, tabela partisi haline
geldiği zaman mümkün oluyor. Yeterli imza toplasan da, bırakın
lider değişikliğini, kurultayların bile toplanamadığını gördük.
Yine de Türkiye de, şu andaki mevcut
partilerde eksikte olsa demokrasiyi hayata geçirmeye çalışan bir tek CHP’si
vardır. Yapılması beklenen tüzük kurultayında birkaç dokunuşla daha demokratik
uygulamalara kavuşmaktır. Liderden çok canlı bir örgüt yapısı ve çalışma
düzeni partiyi iktidar alternatifi yapabilir. Bunun başında, her yerde yargıç
nezaretinde önseçim ve kongrelerde çarşaf liste gelir. O zaman liyakat ve emek geçerli
değer olacak ve hak eden kazanacaktır. Böylece parti içinde eşitlik, hak, hukuk
slogan olmaktan çıkıp, ete kemiğe bürünecektir.
Son
söz: Partiler demokratikleşmeden, Türkiye demokratikleşemez.
12.02.2018
Orhan Kalyoncu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder