25 Aralık 2018 Salı

ÖNCE EKMEKLER BOZULDU


                                          
                                     
           
                          İsmet İnönü (1884-1973)
          


          Edebiyatçı, yazar Oktay Akbal’ın 1946’da yayınlanan ilk kitabındaki öyküsü “önce ekmekler bozuldu, sonra her şey… Çünkü yeryüzünde savaş vardı”, diye başlar. O dönem bir lise öğrencisi olan Oktay Akbal (1923-2015), kitabında 2. Dünya Savaşının başlarındaki Türkiye’yi anlatır. 2. Dünya Savaşı (1939-1945), insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. Sona erdiğinde 60-65 milyon insan ölmüştür. Bütün büyük devletlerin katıldığı bu küresel savaşta cumhurbaşkanı İsmet İnönü, tüm baskılara rağmen izlediği tarafsızlık politikaları ile Türkiye’yi savaşın dışında tutmayı başarmıştır. Türkiye, Almanya’nın yenilgisi kesinleştikten sonra 23 Şubat 1945’te Müttefiklerin yanında Almanya’ya savaş ilan etti. Ülkemiz, doğrudan doğruya savaşa katılmasa bile savaşın bütün sıkıntılarını ve zorluklarını çekmiştir. O yıllar, “yokluk yıllarıydı”. Savaş bittikten sonra 1946’da ilk defa çok partili sisteme geçildi. Bir gün seçim meydanında muhaliflerin, “sen bizi aç bıraktın”, diye bağırtması üzerine İnönü çocuklara hitaben tarihe geçecek o sözünü söyledi. “Ben sizi aç bıraktım, ama babasız bırakmadım”.
         
          Ülkemiz, çok partili sisteme geçtiği 1946’dan günümüze gelene kadar geçen 72 yılda demokrasi yolunda çok badireler atlattı. Tüm bu olanların ülkenin başına gelmesi büyük talihsizlikti. Türk milleti olarak bu olayları bir daha yaşamamak için bizi birleştiren, ulus yapan; bayrağımıza, vatanın bütünlüğüne, güzelim Türkçemize sonuna kadar sahip çıkmalıyız. Demokrasi, cumhuriyet değerleri ile Atatürk İlkelerinin de milletimizi birleştiren çimento olduğunu unutmamalıyız. Atatürk’ün tanımladığı gibi,” egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”. İşte bu demokrasidir. Hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ile güçlenirse bu da çağdaş anlamda demokrasi olur. Yine Atamızın söylediği “yurtta barış, dünyada barış” sözünü izlersek, dış politikamız şaşmaz.
       
        Ekmek ve demokrasi aslında birbirine sımsıkı bağlı iki sözcüktür. Herkes emeğinin karşılığını ancak demokrasilerde alabilir. Demokrasi ve iyi işleyen bir adalet sistemi yoksa kazanan sadece güçlüler olur. Zayıflar ezilir ya da verilenle idare etmek zorunda bırakılır. Yine yazarımızın yazdıklarıyla bitirelim. “Dünyanın iyi bir dünya olabileceğine, insanın mavi gökyüzünü, denizi, ağaçları seyretmekle mutluluğunu yaşadığı anlara kavuşacağına inanıyoruz. Her şey ekmekle başladı, ekmekle bitecek”.





orhankalyoncu.blogspot.com.tr  24.12.2018


       











19 Aralık 2018 Çarşamba

ÇANTADA KEKLİK


                                        




       


        "Çantada keklik”, deyimini günlük yaşamda "garanti", anlamında kullanırız. Seçimler için de çok geçer. Daha önce çantada keklik gibi görülen seçimlerde, öyle olmadığını çok gördük. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1983’te yapılan ilk genel seçimlerde Güvenlik Konseyinin desteklediği Em. General Turgut Sunalp’in genel başkanı olduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) seçimin favorisiydi. Ancak yapılan seçimleri Turgut Özal başkanlığındaki Anavatan Partisi (ANAP) kazandı. Necdet Calp başkanlığındaki Halkçı Parti ikinci, MDP ise üçüncü parti oldu. 1989 yerel seçimlerinde de Bedrettin Dalan ANAP’ın İstanbul belediye başkanı olarak girdiği seçimleri kaybetti. Seçimler öncesi kamuoyunda hakim görüş, seçimleri onun kazanacağı yönündeydi. Ancak seçimleri, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adayı Prof. Dr. Nurettin Sözen kazandı.Yani, seçimlerin çantada keklik olmadığı bir kere daha kanıtlanmış oldu.
        
         Az sayıda bazı yerlerde CHP'sinin eğilim yoklaması yapması dışında tüm siyasi partiler, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde yarışacak adaylarını genel merkezden belirledi." Demokrasi, halkın kendi kendini yönetmesidir", denilse de, siyasi partilerin üyeleri, kendi adaylarını belirleyemiyor. Halk, genel merkezlerin seçtiği adaylara oy vermek zorunda kalıyor. Buna da biz demokrasi diyoruz. Siyasi partilerin içinde demokrasi olmazsa, ülkede demokrasi olur mu? Sonuç olarak genel merkezler, 1980 darbesinden sonra çıkarılan siyasi partiler ve seçim yasalarına göre yetkilerini kullanıyorlar. Siyasi partiler yetkilerini kullanırken, tercihlerini liyakatli, birikimli, tecrübeli ve emek harcayanlardan yana mı, yoksa kendilerine yakın olanlardan yana mı kullanacaklar? Bütün mesele bu. Siyasi partiler halka hizmet için kurulur ve faaliyet gösterirler. Onun için objektif kriterlere göre hareket etmek onların halka karşı sorumluluğudur. Uzunköprü’de CHP’si 10 yıldır elinde olan belediye başkanlığında adayını yeniledi. Oy oranlarına bakarsak CHP yerel seçimlerde Uzunköprü’de birinci partidir. Ancak seçimler, “çantada keklik” değildir.

    


    orhankalyoncu.blogspot.com.tr      19.12.2018



10 Aralık 2018 Pazartesi

KARA TREN GELMEZ OLA


                                                            

 
         
    


               Kara tren gecikir, belki hiç gelmez.
               Dağlarda salınır da derdimi bilmez.
               Dumanın savurur, halimi görmez.
               Gam dolar yüreğim, gözyaşım dinmez.
     
      “Hu! Gız Atçe, ne bu türkü ?”
      “Asiye inge, tren kazasından beri uyku tutmuyo.
        Komşumuzun gencecik kızı  gitti."     
      “He ya, tam yirmi beş can kayboldu. On üç can bizim 
        kasabadanmış. Gader mi gız bu?"
              
     “Gader mi yoğsam iimal mi?”
     “İimal, iimal. Baksana, yaamırdan rayların altı
       boşalmış.”
     “İç mi bakmazlar?”
     “Bu kere bakmamışlar.”
     “Olan bu günaasızlara oldu. Ana baba kuzuları na yere 
       gittiler.”
     
     “N’olcak şimdi? Esap sorcaklar mı?”
     “Giden gittiğiyle kalmasın.”
     “He ya. Bi daa olmaması için görevini yapmayanlardan 
       esap sorulmalı.”
     “Adalet yerini bulmalı. 
       Geride kalanların gözyaşlarının biraz olsun dinmesi için 
       esap sorulmalı."
       
     “Bu acı iç dinmez.”
     “Üle amma devlet onların yanında olduunu issettirmeli, 
       onların yaralarını sarmalı."
     “Devlet, devletse üle yapar."
         
            Kara tren gecikir, belki hiç gelmez. 
            Dağlarda salınır da derdimi bilmez.
            Dumanı savurur, halimi görmez. 
            Gam dolar yüreğim, gözyaşım dinmez.
   
    


orhankalyoncu.blogspot.com.tr    10.12.2018