18 Haziran 2022 Cumartesi

ERİKLİNİN GÖZYAŞLARI-2

 

                            

      

                               ERİKLİ SAHİLİ-Foto:Saros Gönüllüleri





       Erikli Sahili, ülkemizin tabii güzelliklere sahip bir köşesidir. Dünyanın kendi kendini temizleyen körfezlerinden biri olan Saros Körfezinde yer alır. İdari yönden Edirne’nin Keşan İlçesinin mücavir sahası içindedir. Mücavir alanda yer alan yerleşim yerlerinde yaşayanların hakları nelerdir diye baktığımızda şunu görürüz;Belediyelerin mücavir alana götürmeleri gereken olmazsa olmaz hizmet imar hizmetleridir. Ancak Belediyelermücavir alanlarına, harç ve vergileri alabilmeleri için, Belediye Gelirleri Kanunu Genel Tebliği uyarınca yol ve içme suyu götürmekle yükümlüdürler.”

     Durum böyle olduğu halde, Eriklinin her türlü gelirini alan Keşan Belediyesi sıra hizmete geldiğinde yükümlülüğünü yıllar boyu yerine getirmemiştir. Bu nedenle Erikli sakinleri, Erikli Sahilinin tüm altyapı hizmetlerini 30 yıldır, kurmuş oldukları kooperatif eliyle gerçekleştirmiştir. Ancak o zamanki nüfusa göre planlanan hizmetler artan nüfus ve ev sayısıyla beraber yetersiz kalmaya başlayınca, daha kaliteli hizmet gelmesi ümidiyle üyeler, genel kurul kararıyla 2019’da kooperatifi tüm mal varlığıyla belediyeye devretmiştir. Amaçlanan, Erikli Sahilinin her türlü gelirini alan Keşan Belediyesinin buraya artık üvey evlat değil, öz evlat gibi davranarak hizmet getirmesi idi. Ancak 2022 yılı Haziran ayına geldiğimizde geçen üç yılda bir arpa boyu bile yol gitmediğimizi gördük.

      En acil hizmet Erikli Sahili’ne temiz ve sağlıklı suyun devamlı ve kesintisiz getirilmesi olacaktı. Su, 20 Temmuz 2021 tarihinde geldi. Ama gelmesiyle birlikte su sorunu bitmedi. Tam tersine neredeyse bu konuda bir kaos oluştu. Geçen yıl belediye Nisan ayında bir ihale ile işi verdi. Kredi kullandığını öne sürerek su vereceği eski ve yeni abonelere “su bağlantı bedeli”, adı altında peşin ve vadeli olarak bir bedel çıkardı. Bu bedeli çok bularak karşı çıkan üyeler  mahkemeye başvurdu ve karar bekleniyor. Halbuki belediye gelirleri yasasına uygun olarak bir katılım bedeli istenebilirdi. Ona da çok kişi itiraz etmezdi.

      Su, olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Bunun getirilmesi savsaklanamaz. Hele bir sayfiye yerinde.  Ancak bu iş yapılırken özensiz, plansız bir çalışma düzeni göze çarpıyor. Sanki bu iş apar topar yapılmış izlenimi veriyor. Geçen sezon gelen su, eski borulara verilince bir sürü yerde borular patladı. Şimdi yeni boru döşendi. Bunlar da patlıyor. Patlayan borulardan akan sular, tıpkı Eriklinin gözyaşları gibi sel olup yollara taşıyor. Bu yüzden sık sık yeni hattan su alanların suyu kesiliyor. Su saatinin akıllısının pahalılığından, tesisatçıların anasının nikahını istediğinden bahsetmeyeceğim. Bu işi yaptıranlar nasılsa öğrenecekler. Bunların dışında ilave problem olarak Eriklinin her tarafı hallaç pamuğu gibi atılmış. Sezon geldiği halde araç ile yollardan arabanın altını vurmadan geçmek mümkün değil. Ne yazık ki, Saros Körfezi'nin en gözde yeri Eriklinin sakinlerini ve ziyaret edecek yazlıkçıları, toz-toprak içinde bir sezon bekliyor.

Son söz: Keşan/Erikli Sahili sakinleri, Eriklinin gelişmesinde önemli rol oynayan hizmet kooperatifini 30 yıllık bütün yatırım, mal ve alacakları ile beraber Keşan Belediyesine devrettiği halde, belediyenin su yatırımı ve bedeli konusunda, "ben yaptım oldu", tavrını hak etmemişlerdir.                                                                                                          

orhankalyoncu.blogspot.com.tr      18.06.2022

 

6 Haziran 2022 Pazartesi

HAYAT PAHALILIĞI

 








            Ülkemizdeki hayat pahalılığı, vatandaşın son aylardaki en önemli gündemi oldu. Hayat pahalılığı; fiyatların yükselmesi, buna bağlı olarak geniş halk kesimlerinin bu fiyatlara yetişemeyip, alım gücünün düşmesidir. Enflasyondan farklıdır. Paranın değerinin düşmesi ve fiyatların toptan artması enflasyona, elde edilen gelirin ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri satın almaya yetmemesi de hayat pahalılığına neden olur. 2021 yılının Eylül ayından beri uygulanan ekonomik programdan dolayı döviz kurları birden artınca, iğneden ipliğe bütün mallara zam geldi. Bu da enflasyonun yükselmesine neden oldu. TÜİK’in açıkladığı 2022 yılı mayıs ayı enflasyon oranı aylık yüzde 2,98, yıllık yüzde 73,50. Ülkemizde enflasyonu ölçen bağımsız uzmanlardan oluşan ENAG’a göre ise mayıs ayı enflasyon oranı aylık yüzde 5,46, yıllık 160,76. Mart 1995’ten beri kaydedilen en hızlı yükseliş gerçekleşmiş.

       Yaşadığım bölgede ticaretle uğraşan ve üretici olan kişilerle de konuştuğum zaman şunu belirtiyorlar; şimdiye kadar fiyatlardaki bu kadar hızlı değişimi hiçbir zaman görmedik.” Çarşı pazardaki fiyatlar da bunu gösteriyor. Kömür memleketinde yaşıyoruz. Geçen yılın yaz aylarında ton fiyatı 400-500 TL olan sobada yakılan kömüre şu an 1.600 TL, 600 TL olan akıllı kazanlarda yakılan fındık kömürüne ise 2.650 TL fiyat isteniyor. 4 kat bir artış. Daha kış gelmedi. Bir de kış geldiğinde ne olacak? 6-8 aylık bir süreçte süt ve süt ürünlerindeki artış yüzde yüzü geçti. 4 TL olan süt,10 TL, 35 TL olan ortalama inek peyniri 70 TL,  45 TL olan keçi peyniri 100 TL, eski inek kaşarı 140 TL oldu. Et ve et ürünlerine gelince kıyma 150, dana, kemikli kuzu eti 160, sucuk 180 TL. 40 TL’lık zeytin 80 TL, zeytinyağının litresi ortalama 60-80 TL, ayçiçeği yağı litresi 45 TL civarında. Kiraları ve ev fiyatlarını söylemeye gerek yok. İkiye hatta bazı yerlerde üçe katladı. Doğal gaz, elektrik, benzin ve mazot fiyatları geçen yıla göre yaklaşık 3 kat arttı. Gübre, yem fiyatları da öyle. Onlara yapılan zam her şeyin fiyatının artmasına neden oluyor. Köprü, yol, ulaşım fiyatlarını da döviz fiyatları belirliyor. Döviz fiyatları da yerinde durmuyor. Diğer kredi faizleri de. Her geçen gün artan fiyatlara yetişmek mümkün olmuyor.

       Tabii bu rakamlar 2022 yılının Haziranın ilk haftasında geçerli. Kısa bir süre sonra değişebilir. İnmez ama yükselir. 2021’in üçüncü çeyreğinde faiz indirimiyle başlayan ekonomik tablonun ters yüz olması halen sürüyor. Piyasalar dengeye kavuşmadı. Fiyatlar, hızla yükseliyor. Dün aldığını bugün aynı fiyata alamıyorsun. Gelir, gidere yetmiyor. Bütün sorun orada zaten. Hükümetin, 2022 yılı Ocak ayında ücretlere yaptığı zamlar, fiyatların aşırı yükselmesiyle ilk üç ayda eridi. İkinci altı ayda da yapılacak zam piyasada oluşan fiyatlardan farklı (resmi enflasyon oranlarına göre) olacağından sabit gelirli olan memur ve emeklilerin alım gücü yükselmeyecek, dolayısıyla onlar için hayat pahalılığı devam edecektir. Buna dar gelirli aileler, işçiler ve işsizler de dahildir. Bu nedenle, “vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz”, sözü havada kalıyor. “Bizi kıskanıyor”, dediğimiz Almanya’da enflasyon oranı yüzde 7,9 olunca, Almanya Hükümeti, halkını enflasyona karşı ezdirmemek için emeklilerine yüzde 6,1 zam yapmış, asgari ücreti de 1,700 Euro’dan 2,100 Euro’ya çıkarmış.

        Dünya Gazetesi ekonomi yazarı Alaattin Aktaş EKO ANALİZ adlı köşesinde şöyle yazıyor; “Enflasyonu yok etsek, yani sıfıra indirsek... Vatandaş nefes alacak, geçim sıkıntısını atlatacak mı? Ne gezer!  Enflasyon tümüyle geride kalsa bile hayat artık öylesine pahalı hale geldi ki, bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek çok ama çok zor.”

 

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr    06.06.2022