Enflasyon; En acımasız vergidir. Halkın cebinden haksız bir şekilde alınan paradır. Enflasyon; sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Genel olarak düşünülenin aksine enflasyon ile hayat pahalılığı aynı şey değildir. Enflasyon, hayat pahalılığından farklıdır. Hayat pahalılığı; fiyatların yükselmesine bağlı olarak geniş halk kesimlerinin bu fiyatlara yetişemeyip, alım gücünün düşmesidir. Yani diğer bir deyişle, paranın değerinin düşmesi ve fiyatların toptan artması enflasyona, elde edilen gelirin ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri satın almaya yetmemesi de hayat pahalılığına neden olur. Tavuk, yumurta ilişkisi gibi sayabiliriz. Ülkemizde yaşayan dar ve sabit gelirli yurttaşlarımızın son bir yıldır, her geçen gün daha da yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında çaresiz kaldığını görüyoruz.
TÜİK’in rakamlarına göre Türkiye’de
Temmuz 2022 itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de %79,60, ÜFE’de %144,61.
Bağımsız uzmanlardan oluşan ENAG’a göre ise aynı dönem için yıllık enflasyon
oranı (TÜFE) %176,04 olmuştur. Bu resmi rakamların dışında çarşı pazara
çıktığımızda ise fiyatların çeşitli kalemlerde uçtuğunu görüyoruz. 2021 yılında
tonu 400-600 T.L olan kömür, bir yıl sonra nasıl 2-3 bin lira olur? Buna (sabit
ve dar gelirlilerden) kim, nasıl yetişir? 2-3 liraya aldığımız hiçbir şey
kalmadı. Pazarda, kuru soğan, patates, salata, domates gibi sebzelerin kilosu 10
T.L’dan aşağı değil. Kasabın yanına yaklaşılmıyor; Bir kilo kıyma160, biftek v.s 180 T.L. Peynirin kg fiyatları
80-120 T.L arasında değişiyor. Kaşar 140, zeytin 40-50 T.L. 200 gramlık ekmek
4, Simit 4-5, sütün litresi 10 T.L. Temel gıda ürünlerinin bu kadar artması
buna karşılık gelirlerin artmaması geçim sıkıntısına neden oluyor. Halk ekmek
ve ucuzluk yapan marketlerin önündeki uzayan kuyruklar da bunu gösteriyor. Özellikle
büyük şehirlerde ev kiraları almış başını gidiyor. Eski kiraların 3 hatta 4
katına kadar artış gösteriyor. Elektrik, su, doğal gaz, telefon faturaları da
öyle. Ev ve araba fiyatlarından ise hiç bahsetmeyelim. “Eskiden emeklilik
ikramiyesiyle İstanbul Bostancı’dan ev alınıyordu”, sözü artık inanılması güç
bir efsane oldu.
Türkiye
siyaset tarihine damgasını vuran müteveffa başbakan ve cumhurbaşkanımız
Süleyman Demirel enflasyon konusunda şöyle diyor; "doğrudur Türkiye'nin birinci sorunu
enflasyondur. Hakikaten bugün halk günlük yaşar. Halkın birinci sorunu geçim sıkıntısıdır.
Esasen enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir
olaydır. Esasen enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar.
Borcu olan borcunu ödeyemez. Alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan,
soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan
bir olaydır. Onun için Batılılar enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler.
Tek kollu canavar derler."
Enflasyonla
mücadele için para arzını düşürmek, talebi kısmak, üretimi desteklemek,
tasarruf tedbirlerine başvurmak gerekir. Enflasyon ile baş etmek kolay
değildir. Ancak bu canavarı alt etmek iktidarın acilen yerine getirmesi gereken
birincil görevidir. Fiyatların artışı durdurulmazsa, ücretlerin ona arkadan
yetişmesi mümkün değildir.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 20.08.2022