KIRMIZI ELDİVENLER |
Kahramanımız Hugo, Letonya’nın başkenti Riga’nın kenar mahallelerinden birinde doğmuştu. Riga, Baltık Denizi’ne şehrin ortasından geçen Daugava Nehri ile açılır. Önemli bir kültür, siyaset, eğitim, finans, ticaret ve endüstri merkezidir. Hugo, okul sıralarında iken gökkuşağında gördüğü renklerden kırmızıya aşıktı. En sevdiği çocuk şarkısı da kırmızı ile ilgili olandı. Şarkının sözlerini ezberlemişti; "Bana bir renk söyle, bir renk söyle./ Birlikte düşünelim, neler var bu renkte?/ Bana renk söyle, bir renk söyle./ Hepsini öğrenelim, seninle birlikte./ Kırmızı olsun mu bugünün rengi?/ Söyle bakalım, bildiğin kırmızı şeyleri./ Kiraz kırmızı, çilek kırmızı./ En parlak renklerden birisi kırmızı./ Şimdi sen söyle bu balonlardan, acaba hangisi kırmızı?" Hugo’nun tek bir amacı vardı. İyi bir boksör olmak. Küçük yaşlardan beri bu amacına varmak için çalışıyordu. Çocukluğunda ormanda yaptığı antrenmanlara artık spor okulunda devam ediyordu. Kırmızı boks eldivenleri onun uğuruydu. Onlarsız ringe katiyen çıkmıyor, hatta antrenmanlarda bile onları ellerine geçiriyordu. Bu, ona çocukluğunda koştuğu kırlardaki gelincikleri hatırlatıyordu. Kırmızı boks eldivenlerini giyince kendisinde ayrı bir güç hissediyordu.
Sinek sıklette başladığı boks
hayatında şimdi yarı orta sıklette maçlar yapıyordu. Bu haftaki rakibi
Amerikalı bir boksördü. Kazanan dünya şampiyonu olacaktı. Maç günü gelmişti. Salon hıncahınç doluydu. İki boksör kozlarını
paylaşacak, kazanan dünya yarı ağır sıklet boks şampiyonu olacaktı. Ringe
çıktılar. Her iki boksörün taraftarları tezahürat yapıyor, kendi boksörünü
çılgınca alkışlıyordu. Teknik adamlar son taktiklerini veriyordu. Artık asrın
maçı başlayacak, şampiyon belirlenecekti. Ve maç başladı. İlk önce Kırmızı
eldivenli boksörümüz müdafaadaydı. Açık vermemeye çalışıyordu. Amerikalı boksör
hücum ediyor ama bir türlü istediği vuruşu yapamıyordu. Hakem tarafından
kollanıyor gibiydi. Boks otoriterleri de Amerikalının kazanacağından kuşku
duymuyor, bunu da açıkça belirtiyorlardı. Ancak kırmızı eldivenli boksör de bu
maça uzun süredir hazırlanıyor ve şampiyon olmak istiyordu.
Son
raunda kadar başa baş bir mücadele vardı. Son raundun başında kırmızı eldivenli
boksör üstünlüğü ele almış, ardı ardına yumruklarını rakibinin yüzüne
indiriyordu. Rakibi köşeye sıkışmış bir türlü karşılık veremiyordu. Aparkatların
arkasından gelen kroşe ile Amerikalı boksör nakavt oldu. Hugo bu galibiyetle
dünya şampiyonu olmuş, hayallerini gerçekleştirmişti. Her zamanki gibi
disiplinli çalışan, hayallerinin peşinden giden kazanmıştı. Bu hikayedeki
gibi tüm yurttaşlarımızın hayallerinin, özlemlerinin gerçek olmasını dilerim.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 18.04.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder