Türkiye sorunlarını ancak
demokrasiyle aşabilir. Sadece ekonomik sorunlar değil toplumsal sorunlarımızın
da çözümü demokrasidir. Toplumun huzurlu ve mutlu olması için ekonomik
rahatlığının yanı sıra demokratik kurallara göre yönetilmesi önemlidir. Ülkemiz
tam anlamıyla demokratik değerlere kavuştuğu gün her alanda atak yapan gelişen bir
ülke olur. Önce demokratikleşmeye siyasi partilerden başlamak lazım. Siyasi partilerin
örgüt yapıları üyeye dayalı tabandan tavana olmalı ve iki dönem kuralı uygulanmalıdır.
Yani bir yerde yıllarca kalınmamalıdır. Partilerin ve ülkenin
demokratikleşmesinin gerçekleşmesi için de erkler ayrılığının mutlak olması
gerekir. Yasama, yürütme ve yargı erklerinin bağımsızlığı şarttır. Bu güçler birbirlerini
denetlemelidir.
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti 102 yıldır cumhuriyet ile yönetiliyor. Cumhuriyetimiz
demokratik bir cumhuriyettir. Bazı Orta Doğu ve Afrika ülkelerininkine
benzemez. Halk iradesine dayanır. Anayasamızın eksiği de olsa demokratik
unsurlara sahiptir. “Eşit vatandaşlık”,
hakkımız vardır. Hiç kimse kimseden üstün değildir. Türkiye Cumhuriyeti; laik,
demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Anayasamız böyle yazıyor. Anayasa bir
toplumu birbirine bağlayan en önemli sözleşmedir. İdare edenlere karşı sade
vatandaşın garantisidir. Herkesin ona uyma yükümlülüğü vardır. Demokrasi bir
ülkenin gelişmesi, yurttaşlarının müreffeh bir yaşam sürdürmesi için en uygun
idare şeklidir. Gelişmiş ülkelerin çoğu demokrasinin uygulandığı ülkelerdir. Bu
rejimde ortak akıl, saydamlık, hesap verilebilirlik, katılımcılık, denetim ve disiplin
hakimdir. Demokrasi; soyut bir kavram değil, hayatımıza yön veren hayati bir
kavramdır. Demokrasi olmazsa hakkını, hukukunu arayamazsın. Ekmeğin, aşın
eksilir. Bir toplum için demokrasi ekmek, su, hava gibidir. Önemini yokluğunda
anlarız.
Düşünme ve ifade
özgürlüğü, toplanma ve gösteri hakkı özgürlüklerin özüdür. Eğer düşündüğünü
ifade edemezsen, protesto hakkın yoksa bir yurttaş olarak kendini nasıl ifade
edeceksin? Kuşkusuz özgürlükler sonsuz değildir. Hiç kimse, “ben özgürüm”,
diyerek gece yarısı yüksek sesle müzik dinleyemez, bağıramaz. Hiç kimse “ben
özgürüm”, diyerek başkasını taciz edemez, saldıramaz. Hiç kimse “ben özgürüm”,
diyerek etrafa çöp atamaz, bozuk egzozla araç süremez. Bu örnekleri
uzatabiliriz. Kısacası özgürlük başkasının özgürlüğünün başladığı yere kadardır.
Anayasa, yasalar ve kurallar bunun için vardır. Çağdaş uluslar disiplinli,
kurallı ve denetimli toplumlardır.
Demokrasi bir milletin ekonomisini de
etkiler. Tüm ulusal ve uluslararası firmalar yapacağı yatırımların hukuki
güvencesinin olmasını ister. Bir gecede kuralların değişmemesini, alınan
kararların öngörülebilir olmasını ister. Türkiye'nin istihdam ve katma değer yaratacak
yerli ve yabancı yatırımcılara ihtiyacı vardır. Yeni yetişen gençler ancak bu
sayede iş sahibi olur. Bunun için de yatırımcıların hukuki güvencesi olmalıdır.
Gelişmenin bir diğer ayağı da eğitim sistemidir. Üretime ve ihtiyaca yönelik bir eğitim modeli
olmalı. Üniversitelerin çok olması değil, kalifiye ve yeteri kadar mezun
vermesi önemlidir. Ara eleman yetiştirilmesi için modern Köy Enstitüsü gibi
sanat okullarının tekrar yapılandırılması gerekir. Ayrıca, Türkiye'nin siyasi
sistemdeki tıkanıklıkların giderilmesi, toplumsal diyalogun artırılması ve
eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması için bu alanlarda yapılacak
reformlar büyük önem taşımaktadır.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 24.05.2025