“Siyaset, bir kurtlar sofrasıdır”, sözünü ilk duyduğumda üzerinde pek durmamış, alelade bir benzetme diye düşünmüştüm. Ancak 29 yılın sonunda bu sözün gerçekliğini yeniden değerlendirmem gerektiğini anladım. Hiç yabana atılacak bir hüküm değildi. Önce birkaç sözcükle bu benzetmenin nereden kaynaklandığını anlatayım. Kurtlar sofrasında, aç kalan kurtlar, ilk düşen kurda saldırarak yer, böylece ayakta kalarak hayatlarını ve nesillerini devam ettirirlermiş. Siyaseti de buna benzetmişlerdi.
Halbuki benim anladığım siyaset, halka hizmet etmenin bir yoluydu. Siyaseti, kurtlar sofrasına çevirmemek tabii ki öncelikle siyasetçilerin elindedir. İnsanların gözünün içine bakarak yalan söylenmez, ikili oynanmaz, menfaat karşılığı oy satın alınmaz, haksız olarak her tartışmada üste çıkmaya çalışılmaz, her şeyi ben bilirim denilmez ve siyaseti çete savaşına çevirip, benden-senden ayrımı yapılmaz ise siyaset kurtlar sofrasına dönmez. Gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi doğrultu tutarlılığına önem verilir, toplumun çıkarı gözetilir, kişilerin değil, ilkelerin peşinden gidilir, eşitlikçi, saydam, hesap verebilir ve özü sözü bir olunursa siyaset dünyası aydınlık olur.
Mademki demokrasinin tam anlamıyla ülkemizde uygulanmasını istiyoruz, o halde siyasetçilerin yukarıdaki prensiplere uyması sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra seçimlerde de eşit propaganda hakkı, sandık güvenliği, açık sayım gibi şartların olması gerekir. Seçimle gelenin seçimle gitmesi, gerekli şartları taşıyan her Türk yurttaşının seçme seçilme hakkının olması da çok önem taşır. Bunlar demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Siyasi partiler yasasında gerekli değişiklikler yapılarak, en basitinden kendini yönetecek adayları halkın tespit etmesi, yani partilerdeki tüm (nitelikli) üyelerin oy kullanarak adaylarını ve parti yöneticilerini kendi seçmesi gerekir. O zaman kimse, suç işlemediği takdirde, halkın seçtiği yöneticileri görevden alamaz.
Bazen parasal güçle, siyasi gücün birleşmesi kötü niyetli olanların elinde, toplum için bir dinamit etkisi yaratabilir. Bu durumda, toplumun dikkatli olması gerekir. Zannedilenin aksine siyasette de, ticarette de güven çok önemlidir. Güvenini kaybedersen, başta kredini, saygınlığını sonra da her şeyini kaybedersin. Siyaset uzun bir maratondur, kısa koşu yapanlar buna dayanamaz ve alanı terk etmek zorunda kalırlar. Kazanmak için her şeyi mübah görenler, alavere dalavereyle işleri bir yere kadar sürdürebilirler ama bu sonsuza kadar gitmez. Gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır.
Orhan Kalyoncu
29.10.2017
orhankalyoncu.blogspot.com.tr