"Küresel ısınmadan dolayı mıdır nedir, havalar son senelerde iyice değişti. Bir bakıyorsunuz, yaz ortasında ortalığı seller basıyor, dolu yağıyor. Bir bakıyorsunuz sonbaharda yazı yaşıyoruz. Bugün de hava kapalı ve yağışlı." Böyle yazmaya başladığım yazımı suya sabuna dokunmadan devam etsem, fincancı katırlarını ürkütmemiş olurum. Ancak yine de,"böyle gelmiş, böyle gider", dememek için demokrasi, özgürlük, siyasi partiler, seçim yasaları ve üyesi olduğum CHP’deki yanlış uygulamalardan bahsetmeye devam edeceğim. CHP'sinin iktidar olması, sadece liderin çalışmasıyla olmaz, partinin demokratik, saydam, hesap verebilir, katılımcı, eşitlikçi ve ortak akılla çalışmasıyla olur.
Yazımın akışı yine siyasete geldi. Ama siyaset zaten bizim hayatımızı yakından etkileyen ayrılmaz bir parçamız değil mi? Son yapılan zamlar, taşeron işçiler, eğitim, sağlık ve bunun gibi bir sürü konu biz, yurttaşları etkilemiyor mu? Önümüzdeki iki yıllık süreçte, ülkemizi ardı ardına önemli seçimler bekliyor. Önce 2019’un Mart ayında yerel seçimler, sonra da aynı yılın Kasım ayında genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Ülkemizin kaderini belirleyecek kadar önemli bu seçimler. Çünkü 2017 Nisan ayında yapılan referandumdan sonra artık partili bir cumhurbaşkanı olacak ve hükümeti o kuracak. Belli başlı atamalar yine onun tarafından yapılacak. Fiilen parlamenter rejim yerini başkanlık rejimine bırakacak. Siyasi partiler onun için tekrar bir yapılanma ve yenilenme hamlesi içindeler. Buna metal yorgunluğu içinde olduğu söylenen iktidar partisi de dahil. Merkezde yer alacağını söyleyen yeni bir parti de yola çıkmış vaziyette. 25 Ekimde kuruluşunu açıklayacak. Doğal olarak siyasi yelpaze tekrar şekillenecek.
Tüm bu şartlar altında tekrar kongreler sürecine girmiş olan CHP’sine dönersek, belli ki yakında olacak kurultayda bir değişim olmayacak. Ne yazık ki çalışma düzeninde de öyle. Yine en küçük belde belediye başkan adayını, milletvekillerinin çoğunu ve cumhurbaşkanı adayını Genel Merkez (Genel Başkan da diyebiliriz) atayacak. Sistemin değişmesi gerekir. Nitelikli üye sistemine geçerek partili üyelerin, genel başkan dahil partinin tüm yönetim kademelerini, belediye başkanlarını, milletvekilleri adaylarını ve cumhurbaşkanı adayını seçmeleridir. Böylece tüm üyeler bu sürece katkı verir, canla başla partileri için çalışırlar. Kayırma, nepotizm ortadan kalkar, partide eşitlik, emek ve liyakat devreye girer. Her üyenin seçme ve seçilme hakkı olur. İstenirse kurultayda yapılacak tüzük değişikliğinden sonra bu bir ay içinde hayata geçirilebilir. Partinin önünden bile geçmeyen, yalnızca oy için yazılı olan üyeler ayıklanarak, belli nitelikleri olan üyeler partinin gerçek sahibi olur.
01.10.2017
Orhan Kalyoncu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder