
Tüm kahve halkı, selam vererek içeri giren genç
adamı çoşkuyla karşılayıp, kutladı. Ahmet, bu şekilde karşılanmaktan son derece mutlu olmuştu. Ahmet, o mahallede doğmuş, yetişmişti.
Babası rahmetli olduktan sonra genç yaşında dul kalan annesi ile beraber, babasından
kalan 3 katlı evlerinin 2. katında oturuyorlar, aynı zamanda alttaki bakkal
dükkanını da işletiyorlardı. Askerden gelince komşularının kızı Zeynep ile
nişanlanmıştı.
Geçen kış hafif puslu, kasvetli bir havada dükkanı annesine bırakıp, bankaya gitti. Dükkandaki işleri için hafif bir ticari araç almak
istiyordu. Onun için biraz para biriktirmişti. Bankadan o parayı çekmiş, 2. el
bir araba almak için galeriye gidecekti. Tam bankadan para dolu çantayla dışarı
çıkıp, biraz yürümüştü ki nereden çıktıklarını anlayamadığı maskeli 2 kişi
önünü kesti.
Birisi tabancayı sırtına dayarken,
diğeri de çantayı elinden almaya çalışıyordu. Genç adam birden ne yapacağını şaşırdı. Sonra arkasına dönüp, var gücüyle arkasındaki adamın yüzüne bir
yumruk attı. Adam hiç beklemediği bu hareket karşısında yere yuvarlandı. Düşerken
tetiğe basan serseri Ahmet’i omzundan vurdu. Ahmet, yaralandığı halde elinden
çantasını almaya çalışan ikinci serserinin kafasına elindeki Bond çantayla vurdu. Adam yere serildi.
Gürültüye gelen mahalleliler,
serserileri yakalayıp, polise ve ambulansa haber verdiler. Serseriler
tutuklanırken, Ahmet hemen hastaneye kaldırıldı. Birkaç günlük tedaviden sonra
taburcu oldu. Hastanede annesiyle, nişanlısı onun başından hiç ayrılmadılar.
Büyük bir badire atlatmış, askerliğini komando olarak yapmanın faydasını
görmüştü. Neredeyse hem parasından hem de canından oluyordu.
Mahalle sakinleri Ahmet’in hırsızlarla
baş etmesini ve onları alt etmesini büyük bir kahramanlık olarak görüyor, herkese Ahmet’in yaptıklarını bire beş katarak anlatıyorlardı. Ahmet’in ünü tüm
şehirde duyulmuştu. Çetin cevizdi artık adı. Serseriler, hırsızlar o mahallenin
kenarından bile geçemiyorlardı. Nişanlısıyla evlenme tarihi için 3 ay
sonrası için anlaştılar. Düğün hazırlıkları başlamıştı. Evin üst katı onlar
için hazırlanıyordu. Perdeler, koltuk takımı, yemek odası ısmarlanmış, beyaz
eşyalar alınmıştı.
Düğüne 1 ay kalmıştı. Heyecanlıydılar.
Ama kader ağlarını örmüştü. Serseriler tutuksuz yargılanmak üzere serbest
bırakılmışlardı. Suç dosyaları epey kabarıktı. İntikam almak için yanıp
tutuşuyorlardı. Bir akşam uyuşturucu aldıktan sonra sokağın başında Ahmet’i
pusuya düşürdüler. Hiç acımadan bıçaklayarak katlettiler. Arkada gözü yaşlı iki
kadın kalmıştı, birer ölüden farksız. Hayatın cilvesi onlara çok kötü bir oyun
oynamıştı. Yeni bir hayata atılacaklarken, hayatları sönmüştü. Mahalleli Ahmet’i hiç unutmadı.
Belediyeye başvurdular. Sokaklarının ismi “Çetin Ceviz” oldu.
Son söz: Hayatı acımasız kılan, insanların acımasızlığıdır.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 20.09.2018