16 Eylül 2018 Pazar

HAVUZ BAŞINDA BİR SOHBET


                            
      



          

          Eylül başı olmasına rağmen sanki mevsimler değişmiş, sıcaklar tekrar bastırmıştı. Doğanın dengesi bozuldu. Temmuzda serin giden havalar Eylül’de yerini kavurucu sıcaklara bıraktı. Bereket pazar yerinin karşısında belediye parkı 
üfür üfürdü. Yıllanmış çam ağaçlarının altında nefes almak mümkün oluyor, havuzun çağlayan gibi fışkıran fıskiyesi etrafı serinletiyordu. Ben de bir çay içmek için havuz başında yer ararken, kapı komşularımız Hasan ile Hüseyin bir masada oturmuş hararetli hararetli konuşuyorlardı. Selam verdim. Masalarına davet ettiler.

"Nasılsınız? Ne var, ne yok?"
"iilik be abim. Nabalım?"
"Çiftçilik nasıl gidiyor? Verim nasıl? Fiyatlar yeterli mi?"
"Yok be abim. Fiyatlar yeterli olur mu? Verim az. Girdiler paalı. Mazot, gübre, tuum, ilaç fiyatları çok arttı. İşçilik ve icar versek epten zarar."
"Zarar etseniz, çiftçiliği yapar mısınız?"
"Abim, babadan 60-70 dönüm tarla kaldı. Traktörü ve ekipmanı aldık Ecevit zamanında. Şimdi tamir bile yaptıramıyoz. Yaş da ilerledi. Bu saatten sonra başka iş tutamayız. Mecbur bi süre daa bu işi yapçaaz."
"Sonra?"
"Çocukları everdik. Onlar Çerkez’de çalışır. İlerde tarlaları satar, onların yanına gideriz."
"Tarlaları büyük şirketler topluyormuş. Doğru mu?"
" Duuru. Atta yerli şirketlerin yanı sıra yabancı firmalar da alıyo."
"Sadece çiftçinin değil, tüm dar ve sabit gelirlilerin hatta esnafın, tüccarın, sanayicinin bile işi zor."
"Abim, dün markete uuradım. Allah seni inandırsın bi kilo domata ile bi kilo biber aldım. Tam 12 lira tuttu. N’olcak büle?"
"Enflasyon canavarı gene hortladı."
"Abim ya, bu dolar ile avro neden artar? Bulgar parası Leva mı ne? O bilem 3,5 lirayı geçmiş."
"Borcun çoksa, gelirin azsa döviz fiyatları da artar, faizler de yükselir. Ekonomi de her şey birbirine bağlıdır."
"Yandık anam!"
"Bunu önlemenin yolu her şeyden önce üretim ekonomisine geçmek, devlet ve  millet olarak savurganlığa son vermektir. Bunu yapmazsak bu günleri de ararız."
"Yapma be abi. Ömrümüzde ii gün göremeyecek miyiz?"
"Onu bilmem. Hadi bana müsaade. Hoşça kalın."
"İi günler."


orhankalyoncu.blogspot.com.tr     16.09.2018



-

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder