Doğanın dengesi bozuldu, mevsimler değişti. Aralık, Ocak, Şubat ayları yılın en soğuk geçen aylarıydı. Dize kadar yağan karlar yüzünden 30-40 yıl önce okullar kapanırdı. Şimdi, kış ayları sıcak geçerken, Haziran ayında kar ve dolu yağıyor, Ağustos da ortalığı sel basıyor. 21. Yüzyılı ilk çeyreğini tamamlamamıza çok az bir süre kala dünya nüfusu 7,8 milyarı geçmişken doğayı tahrip etmemizin sonucu mevsimler değişti, hastalıklar baş gösterdi. Kıtlık kapımızda. Bazı bilim adamları, “Coranavırus (Covid 19) salgınının, çevreyi hoyratça kullanmamızın sonucu olabilir mi, diye araştırmaya başladı.
Ördekli Göl-Uzunköprü
Şu bir gerçek ki; çevre
sorunları dünyanın kaldırabileceği tahammül sınırını çoktan aştı. Buzulların
erimesi, atmosferdeki ozon tabakasının delinmesi, nükleer silah denemeleri, altın-
gümüş maden aramalarında yer altı su kaynaklarını zehirleyen siyanür
kullanılması, taş ve mermer ocakları için kayaların dinamitle parçalanması,
derelerin üzerine santral kurularak kurutulması, termik santraller, milyonlarca
aracın egzoz gazları ve doğa harikası doğal körfezlere liman kurulması,
nehirlerin sanayi atıklarıyla kirletilmesi gibi doğaya karşı işlenen suçlar
dünyayı yaşanmaz kıldı. Üstüne üstlük suni gübre, ilaçlar, genetiği ile
oynanmış tohumlar ve hormonlar yediğimiz, içtiğimiz her şeyi doğallıktan uzaklaştırdı.
Bütün bunlar bizi hasta yaptı. Tüm ülkelerde hastalıklı insan toplulukları
meydana geldi. Yalnızca Afrika, Güney Amerika ve Asya'nın geri kalmış fakir ülkeleri
değil, bunun yanı sıra Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin insanları da
hasta oldu. Başta obezite, şeker, tansiyon, kanser, kalp ve damar hastalıkları
olmak üzere insanlar birçok hastalıkla uğraşıyor.
Bu işlerden kimler kazanıyor? Dev ilaç firmaları, laboratuvarlar,
özel hastaneler, uluslararası maden şirketleri, nişasta bazlı şeker, GDO’lu
tohum ve tarım ürünleri üreten dev tarım şirketleri bu işlerin neresindedir? Bu
şirketlerden vergi toplayan devletler ile 7,8 milyar insanın dünyaya fazla
geldiğini söyleyen devlet adamları bu işin neresindedir? Onlar için, hastalıkların
önlenmesi, onlara çare bulunması ve insanların sağlıklı yaşaması mı, yoksa
kapitalist dünyanın hakim düşüncesine uygun olarak kazançlarının artmış olması
mı daha önemlidir? Bunun yanıtı çözümün
de yanıtı olacaktır.
Dünyanın en ücra köşesindeki bir kimsenin bile hayatımızı etkilediği, salgının oradan bize kadar yayılabileceği kanıtlandı. Dünyamızın sanıldığı kadar büyük olmadığını, doğaya gereken saygıyı göstermemiz gerektiğini geçen 5-6 aylık zaman zarfında acı bir şekilde öğrendik. Dünya, 21. yüzyılda 20. yüzyılın düşünce
sisteminin artık insanlığa yakışmadığını, para kazanmanın tek doğru olarak kabul
edildiği kapitalist sistemin sınırlanması ve insan sağlığının paraya olan bağlılığının yok edilmesi gerektiğini kabul etmelidir. Coranavırus (Covid 19) salgın süreci bunların gerekliliğini göstermiştir..
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 06.06.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder