2021 yılınız kutlu olsun.
Yıllar
gelip, geçiyor. Son aylarda ise günler, neredeyse tespih taneleri gibi
birbirinin aynı. Geçen yılın başlarında dünyayı, iki ay sonra da Türkiye’yi
saran ve sarsan Coronavırus (Covit-19) salgını şimdiye dek alışılagelmiş her şeyi
değiştirdi. En başta, insanlar birbirinden kaçar hale geldi. 2020’nin
Türkiye’sinde kırk yıllık komşularımız ve arkadaşlarımız ile karşıdan selamlaşıyor,
alışverişlerimizi internetten yapıyor, yemekleri paket servis olarak sipariş
ediyoruz. Okullar kapalı, öğrenciler eğitimlerini uzaktan görüyorlar. Miting,
gösteri, kutlama ve bayramlar iptal ediliyor. Hastaneler dolu. Tatil günleri ve
akşamları evdeyiz. Kahveler kapalı. 18 yaş altı ve 65 yaş üstü yurttaşlarımız
ise sanki korunmaya muhtaç insanlar gibi dışarı çıkmaları günde 3 saat ile
sınırlandırılıyor.
2020
yılına girerken insanların beklentileri büyüktü. Barış içinde bir dünya ve daha
yaşanılır, müreffeh bir Türkiye diliyorduk.
Öyle mi oldu? Ne yazık ki öyle olmadı. Salgın ile birlikte her şey ters
yüz oldu. Ülkemizde, kapatılan işyerlerini, kapanan fabrikaları, işten çıkarılan
işçileri, iş bulamayan gençleri, boşta kalan esnafları gördük. Kısmen devlet
desteği yapılsa da, yeterli olmadı. Bir de üstelik hayat pahalılığı, enflasyon,
döviz fiyatları, faizler her geçen gün arttı. Bir yandan ekonomik sıkıntılar,
bir yandan salgın insanları umutsuzluğa sevk etti.
2021’de bu sıkıntıların bitmesini istemeyen
yoktur. Ancak ülkemizdeki sıkıntıların hemen biteceğini söylemekte gerçekçi
olmaz. Bir süre böyle gitse de sonunda bir çıkış yolu bulunmalı, siyaset çözüm
üretmelidir. Burada görev yöneticilere yani siyaset adamlarına düşüyor.
Özellikle devletin her yurttaşa elini uzatmak, eşit şartlar sunmak gibi
görevleri vardır. Sosyal adalet, eşitlik bunun için önemlidir. Anayasamızın 2. maddesinde
şöyle yazar; devletimiz, demokratik,
laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Anayasa Mahkemesinin bir kararında da; “sosyal
hukuk devleti, güçsüzleri, güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği
yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir”,
der. Zaten toplumsal barış ve huzur için insanların karnı tok, sırtı pek
olmalıdır.
Cumhuriyet
ve demokrasi bunun için insanlığın bulduğu en iyi yönetim biçimidir. Devlet,
hükümeti de içine alan dev bir organizasyondur. Görevi millete hizmet etmektir.
Bizim devlet yapımızda ayrıcalıklı bir zümre yoktur. Tüm yurttaşlarımız kanun
önünde eşittir. Onun için herkese eşit hizmet verilmesi gerekir. Sosyal devlet, aynı zamanda hukuk devletidir. Adaletli
bir düzeni kurmak sosyal devletin
temel görevidir. Türk Milleti asırlardır her zorluğu
yenerek ayakta kalmış, varlığını devam ettirmiş necip bir millettir. Bu
zorlukları da aşacak ve Ata’mızın dediği gibi, “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
2021 yılına
girerken aşının bir an önce tatbik edilip, insanlığı sağlığa, dirliğe
kavuşturmasını dilerim. Tüm yurttaşlarımıza mutlu yıllar.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 25.12.2020