Hallacı Mansur, 1100 yıl önce şöyle
demiş; "bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar."
Cumhuriyet Halk Partililer için, İncenin gülü de böyle. Muharrem İnce,
düne kadar tüm siyasi hayatını borçlu olduğunu söylediği partiyi terk ederken,
bir gün tekrar çalabileceğini düşünerek, partinin kapısını sert kapatmaması gerekirdi. Lidere, yöneticilere, yönetim şekline eleştirileri olabilir. Hatta kızgınlığı
veya öfkesi de olabilir. Ancak unutmasın ki bu parti sadece yöneticilerden
ibaret değildir. Arkasında milyonlarca üye, seçmen ve 100 yıllık tarih vardır.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kurtuluş Savaşı vardır. Tabela partisi olacak diye
küçümsediği parti, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu partisidir. Kişiler, incelir,
uçar gider ama parti ve ilkeleri ilelebet kalır.
Cumhuriyet Halk Partililer, sayın
İncenin 2012-2014 yılları arasındaki CHP grup başkan vekili iken yaptığı
etkili konuşmalarını, 2014 yerel seçimlerinde Yalova belediye başkanının çok az
farkla kazandığı seçimlerde, sandıkların başında, sandalye tepesinde uyuduğunu,
2018 cumhurbaşkanı seçimlerinde, alanları doldurduğunu, yaptığı heyecanlı
konuşmalarla insanlara umut verdiğini unutmadı. Ama cumhurbaşkanı adayı
olduktan sonra “ben vefa duygusu taşıyorum. Bir faninin, kendisine karşı iki
kez aday olmuş bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı yapması kolay değildir. Bunu
yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşına çıkıp, aday olmam”, deyip seçimlerin hemen
ardından taraftarlarınca olağanüstü kurultay için imza toplanmasını, seçim
akşamı sonuçlar kesinleşmeden, daha itiraz süreci varken, “Adam kazandı”, deyip
ortadan kaybolmasını da unutmadılar.
8 Şubat 2021 pazartesi günü Muharrem
İncenin, “inceldiği yerden kopsun”, diyerek 42 yıldır her kademesinde görev
yaptığını söylediği, başarısı için ter döktüğü, yıllarca emek verdiği
Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılması, kolay bir karar değildir. Bunu, sadece siyasi
bir hırsın sonucu olarak değerlendirmek, eksik olur. Terazinin öbür kefesine, yani CHP yönetimine de bakmak lazım. Başarıya giden yol, iç
cephenin birlik, bütünlük içinde olmasından geçtiğine göre en sağdan, sola kadar ittifak arayışı içinde olan CHP genel merkezi, parti
içindeki birlik ve beraberliği sağlamakla da yükümlüdür. Bunu, rahatsızlıkları görmezden gelerek değil, demokratik
kanalları genişleterek, yani, daha fazla demokrasi ile sağlayabilir. CHP üst yönetimi ise diğer siyasi partilerde olduğu gibi merkeziyetçi bir yapıyı sürdürmeye
çalışıyor. Ancak bu durum bile, partiden ayrılmayı değil, tam aksine parti
içinde kalıp, sonuna kadar mücadeleyi gerektirirdi.
Partiden ayrıldığın zaman seni
yağmurda, çamurda maddi, manevi destekleyenleri de terk etmiş olursun. Partide,
kişilerin değil, ilkelerin önemli olduğunu bilen büyük bir çoğunluk, bu
istifayı, liderlik mücadelesi ve bireysel siyasi ikbal arayışı olarak değerlendirecektir. Siyaset, bir
satranca benzer. Parti içi veya dışındaki rakiplerin seni hata yapmaya
zorlayabilir. Meydan okumadan önce oynayacağın taşı, sonraki hamleleri
düşünerek oynamak zorundasın. Yoksa bir hamleyle vezirini kaptırabilir, şah-mat
olabilirsin.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr. 12.02.2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder