Türkiye’de
gündem çok hızla değişmektedir. Son günlerde, yükselen döviz kurları, hayat
pahalılığı, işsizlik, terör, Suriye’deki savaş ve etkileri konuşulurken birden
bire ülkenin gündemine bir erken seçim girdi. Bu planlanmış bir teklif miydi
yoksa şartlar mı zorlamıştı? Bunun yanıtı ne olursa olsun, izlenen politikalar
sonunda ekonomik olarak sıkıntıya düşen halkımız seçimi değil geçimini
düşünmekteydi. 17 Nisan 2018 Salı gününe kadar
tüm iktidar mensupları, “erken seçim yoktur. Seçimler 2019 Kasımında, gününde
yapılacaktır. Erken seçimden söz etmek
bu ülkeye ihanettir” dememişler miydi? Şimdi ne oldu da MHP genel başkanı sayın
Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında erken seçim istemesi üzerine iktidar
partisi buna uyarak 24 Haziran 2018 Pazar gününü seçim tarihi olarak ilan etti?
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) normal seçim
takvimini 90 günlük sürede uygulamaktadır. Ancak bu seçimde süre kısaltılarak
60 güne indirilecektir. Kaldı ki 16 Nisan 2017’de yapılan Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sistemine ilişkin anayasa referandumunda kabul edilen anayasa
değişiklikleriyle ilgili uyum yasaları da henüz çıkarılamamıştır. Hangi usul ve
esaslar uygulanacaktır? Ön seçim yapmak isteyen partiler bu takvimde yeterli
süreye sahip olacaklar mıdır? İlk defa uygulanacak partiler arası ittifak
sistemi nasıl çalışacaktır? 100 bin seçmenin imzasıyla Cumhurbaşkanlığı
adaylığı nasıl uygulanacaktır? Tüm bu sorulara yanıt olarak, “kervan yolda
düzülür” mü denecektir?
Seçim tarihi olarak belirlenen 24
Haziran Pazar günü, yeni sisteme göre yeni yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanını ve
sayısı 600’e çıkarılan milletvekillerini seçeceğiz. Cumhurbaşkanı adaylarından
herhangi biri kullanılan oyların %50+1 ini alamazsa, seçim 8 Temmuz 2018 Pazar
gününde yapılacak ikinci tura kalacaktır. Bu turda yarışacak iki adaydan en çok
oy alan aday cumhurbaşkanı olacaktır.
Aklımıza şu soru da gelmiyor değil.
Siyasi partiler iktidar olmak için kurulurlar. Bir siyasi parti; büyük bir
çoğunlukla 15 yıldır iktidardaysa, her istediği yasayı çıkartabiliyorsa, tüm
bürokratik kadrolar elindeyse, medyaya büyük çapta hakimse hatta bir muhalefet
partisi de onu iktidar ortağı gibi her konuda destekliyorsa niye daha görev
süresinin dolmasına 16 ay olmasına rağmen erken seçime gitmek ister? Üstelik işler de iyiyse.
Demokrasilerde, seçimler sadece sandık
demek değildir. Bundan daha fazlasıdır. Seçimlerin sadece yapılması değil, aynı
zamanda özgür, saydam ve eşit koşullarda gerçekleştirilmesi önemlidir. Sonuçlar,
halkın gerçek iradesini yansıtmalıdır. Halkın gerçek gündemi seçim değil, geçim olmasına rağmen sistem değişikliğinden dolayı ülkemiz
açısından tarihi öneme sahip bu seçimlerin hayırlı olmasını dilerim.
20/04/2018
Orhan Kalyoncu
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder