18 Kasım 2019 Pazartesi

SİYASİ PARTİLERDE KATILIMCI DEMOKRASİYE GEÇİŞ



             

             Demokrasi, kısaca halkın kendi kendini yönetmesidir. Dünya ülkelerinin yönetim şekillerine baktığımızda demokratik sistemi, en uygun sistem olarak görürüz. Siyasi partiler de demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ülkemizde de çok partili demokratik sisteme 2.Dünya Savaşının bitmesinin ardından 1946 yılında geçtik. İnişli çıkışlı birçok aşamadan geçtikten sonra 73 yılda günümüzdeki demokratik sisteme geldik. Ne kadar demokratik sorusuna herkes bulunduğu yere göre değişik yanıtlar verebilir. Ancak bir ülkenin demokratik sayılabilmesi için temel ölçüt, erkler ayrılığıdır. Yasama, yargı ve yürütmenin ayrı, bağımsız olması ve birbirlerini denetlemesi gerekir.
             
           Ülkede demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi için bir başka önemli konu da siyasi partilerin demokratik olması ve katılımcı demokrasiye uygun yönetilmesidir. Bu durum var mı? Siyasi partiler, anayasa, 1983 yılında kabul edilen siyasi partiler yasasına ve kongrelerinde kabul edilen tüzük ile yönetmeliklerine göre yönetilirler. Siyasi partiler yasası geçen 36 yılda pek değişmedi. Sadece 2018’de yapılan bazı değişikliklerle ittifaklara yol açıldı. Genel merkezler egemen oldukları kurultaylarda tüzük ve yönetmeliklerini bu yasaya uygun çıkarmakla beraber tabanın, üyenin söz hakkını öne çıkarmamakta ısrarlıdırlar. Bunun için genel başkanları ve yönetimlerini değiştirmek, kendileri istemediği takdirde olanaksıza yakındır. Siyasi partilerin gerçek sahibi (sayılan) üyelerin yönetimde söz sahibi olabilmesi, kendi yöneticilerini ile adaylarını seçebilmeleri için mutlaka partilerin demokratik, katılımcı, saydam ve hesap verebilir olmaları gerekir. Parti içi demokrasinin temeli de nitelikli üye yapısına geçmek ve her aşamada üyenin katılımını sağlamaktır. Bunun için izlenecek yol şöyle olmalıdır.
            
           Nitelikli Üye ve parti içi seçimler: Lider egemen siyasi partilerde demokratik yapılanma için önce üye kayıt sisteminin sağlam olması gerekir. Yani bir işe girmek ya da delege seçimlerinde oy kullandırmak için yapılan üye, partileri demokratik yapmaz. “Üye yapımız sağlıklı olmadığı için önseçim yapamayız”, dememek için üyelerin gerçekten o partinin felsefesine inanan, ona karşı görevlerini yapan, aidatını ödeyen, eğitimini alan kişiler olması gerekir. Eğer öyle olursa o zaman delege sistemine de gerek kalmaz. Genel başkan ve üst yönetim dahil tüm yönetim kademeleri ve adaylıklar üyelerin oy kullanmasıyla seçilir.
        
          Kongrelerde demokratik seçim usulü: Çarşaf Liste, parti içinde yapılacak seçimlerde tüm üyelerin oy kullanması için nitelikli üye yapısının şart olduğunu belirtmiştik. Adaylıklar içinde (belirli bir imza sayısı ön koşul olabilir) tek yöntem olarak “Çarşaf Liste” diye adlandırılan (çoktan seçmeli) seçim yönteminin tüm kongrelerde ve adaylıklarda kullanılması gerekir. Siyasi partiler, bu kararları hayata geçirdiklerinde artık demokrasi konusunda belirli bir kesimin egemenliği değil, üyenin (tabanın) iradesi öne çıkacak, adaylar da halkın adayları olacaktır. Kamplaşmalar, gruplar aza inerek parti içinde barış, kardeşlik, amaç birliği sağlanacak, böylece demokrasi tabana yayılacaktır.

 




orhankalyoncu.blogspot.com.tr     18.11.2019



         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder