9 Ocak 2020 Perşembe

KİBİR ABİDESİ

Beylikdüzü-İstanbul

                                      
                
            “Kibir, başkalarını kullanmak için en iyi araçtır. Dinlerde-kadim öğretilerde kibir günahtır. Bu günahın insanın kalbinden geldiği, bencilliği, hırsın, kıskançlığın büyümesi ve eksik sevgi neticesinde ortaya çıktığı bilinir. Kibir sahibi, kendisini olduğundan büyük görür. Aşırılık halidir. Kibirli insana bir şey öğretilemez; çünkü o, çok bildiğine inanır. Bilmediğini bilmez”.
             
           Yukarıda yazılanlar, 17.12.2019 tarihli Sözcü Gazetesindeki Soner Yalçın’ın Hakikat Köşesinde yazdığı Şeytanın Avukatları adlı yazısından alınmıştır.  Soner Yalçın, bu köşe yazısında Amerikalı yazar Andrew Neiderman’ın romanından “Şeytanın Avukatı”  adıyla sinema filmi yapılan eserinden ve filmden bahsetmektedir.  Yazarımız bu filmden yola çıkarak büyük ilaç firmalarının Kara Kutu Yüzleşme Vakti adlı kitabına ve kendisine yaptıkları karalama kampanyasına cevap vermektedir. Soner Yalçın Kara kutu Yüzleşme Vakti adlı kitabında dev ilaç firmalarının yaptıkları ilaç sömürüsünü anlatmakta, o firmaları savunanlar için de şeytanın avukatları demektedir.
          
         “ Öyle ya, şeytan sayesinde güç kazanmışlardır, kaale alınmaya başlamışlardır ve sınıf atlamışlardır. Artık kibir sahibidirler; istediğiniz kadar hakikati göstermeye çalışın aradıkları gerçek filan değildir. Şeytanın avukatı olmuşlardır. Gıdayı, ilacı bozarak cehennemi dünya yapmışlardır”, diye yazısını sürdürür. Yazarın anlattıkları yalnızca ilaç dünyasını mı tanımlar? Hayatın her alanında bu gibi davranışlara rastlayabiliriz. Etrafımıza baktığımızda kendini dünyanın merkezine koyan, herkesi kendisinin etrafında dönen uydu sanan kibir abidesi siyaset insanları yok mudur? Pek çok. Bu tavrı özgüven diye tanımlayanlar da olabilir, ama bu tavır özgüvenden çok küçük dünyaları ben yarattım tavrıdır. Bu kibirli tavır aslında kendisine hazırladıkları tuzaktır. Çünkü toplum böyle davrananları elinin tersiyle iter.
           
           Kibirli insanlar, başkalarının kendilerine hayranlık duymasını isterler. Tevazu ve alçakgönüllülükten nasibini almadıkları için daima haklıdırlar. Bu nedenle kendi görüşlerini başkalarına dayatmak için mevkilerini veya otoritelerini kullanırlar. Sürekli olarak başkalarının onlar hakkında ne düşündüklerini bilme ihtiyaçlarını hissederler. Bunun için de bu bireylerin sosyal medyaya verdikleri önem oldukça dikkat çekicidir. Yukarıdaki satırlar da birçok okuyucumuza tanıdık gelmiştir. Çünkü etrafımızda böyle insanlar her gün artmakta tevazu sahibi insanlar azalmaktadır. Bunun nedeni yetişme tarzı mı, eğitim mi, karakter mi yoksa yazarımızın dediği gibi sevgi eksikliği mi?
           


orhankalyoncu.blogspot.com.tr    09.01.2020
            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder