
Sabah
erkenden kahvaltıdan önce yürüyüşe çıkmıştım. Bozuk yollarda yürümeye çabalarken, kapı
komşumuz Hüseyin ile karşılaştım. Çiftçilikle uğraşan Hüseyin ilkokuldan sonra
okumamıştı ama çok okumuşa taş çıkartırdı. Kafası iyi çalışır, olayları yerli
yerine oturtur, boşa konuşmazdı. Aslen kasabaya yakın bir köydendi. Zaten
işlediği tarlaları da, iş zamanı kaldıkları evde, oradaydı.
“ Ocam, günaydın.
Ayrola spor mu yapıyon?”
“ Evet, Hüseyin yolda düşmemeye çalışarak yürüyüş
yapıyorum. Her gün 45 dakika yürüyüş yapmak, iyiymiş.”
“ Aman ocam dikkat edin. Geçendeki gibi düşmeyesiniz.
“ Merak etme Hüseyin daha dikkatli yürüyorum. Geçenlerde
düştüğümde kaldırımın bozuk olması kadar spor ayakkabıya yapışan kumlar da sanki
paten gibi beni kaydırdı. Nasıl yeni seçilen köyünüzün muhtarından memnun musunuz?”
“ Ah, ocam. Gelen gideni aratır, derler ya, aynen üüle
oldu. İç bi şey yapmaz. Sade kaavede pişpirik oynar, durur. Yollar bozuk,
çöplerden, köpeklerden geçilmez. Sanki o mııtar olmamış, bana mısın demez.
Vaasa yoksa valiyle, kaymakamla fotograf çektirsin. Face’mi nedir, orda
paylaşsın, çok iş yaparmış gibi. Bi de köyün dünya kadar geliri sıfırlanmış, onun
için köyün arazilerini satışa çıkarmış. Eski mııtarı arıyoz”.
“ Eh, Hüseyin, gelen gideni aratır. Bu gibi deyimler defalarca denenerek yılların imbiğinden geçmiştir. Her şeyi dört sözcükle özetleyiverir. Bu söz, halk
arasında yöneticiler için de söylenir. Gelenin, gideni aratmaması için gidenin
yanlışlarını yapmamaktır, onlardan ders çıkartmaktır asıl olan.
“Evet, ocam.
“Toplumu idare etmek iddiasıyla yola çıkanlar, yasalara
uymak kadar toplum vicdanına da uygun davranmak zorundadır. Bir makama gelen bir yönetici çeşitli konularda harcama yaparken yasalara uygun hareket ediyor olabilir ama bir de bunun toplum vicdanında kabul görmesi gerekir. Onun için yöneticiler, her bireyin hakkı olan kamunun kaynağını toplumun öncelik taşıyan gerçek ihtiyaçlarına harcamak zorundadır. Uygar toplumlarda saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkeleri vazgeçilmezdir. Orada kör kuruşun bile hesabı sorulur.”
“ Ee ocam duuru sülersin. Adi bana müsaade, tarlaya
gitcem. İi günler.”
“ İyi günler, Hüseyin.”
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 29.01.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder