![]() |
Büyükçekmece/İstanbul |
Dünya, Coronavirus salgını
nedeniyle büyük bir felaketle karşı karşıya. İnsanlık, gözle
görünmeyen bir virüsle mücadele ediyor. Görünmez olan bu düşmana karşı eğer
yeterli savaş verilmezse çok sayıda insan kaybı olacak demektir. 31 Mart 2020
itibarıyla, şimdiye dek dünyada bu salgından ölen kişi sayısı 37,820 olmuştur.
Tüm ülkelerin birbirleriyle dayanışma içine girdiği günümüzde Türkiye'nin de
tüm sağlam güçleri bu soruna hep beraber çözüm bulmak zorundadır. Başta devlet
yetkilileri, siyasi partiler, işverenler, işçi ve memur sendikaları, Türk Tabipler
Birliği ve benzerleri bir masa etrafında toplanıp milletimize birlik ve kararlılık
mesajı vermelidirler. Ne yapılacaksa hemen yapılmalıdır. Esas beka meselesi
budur.
Bu salgın nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi
Türkiye de de olağanüstü günler yaşıyoruz. Önlemlerin başında dışarıyla teması kesmek için evde kalmak ve
temizlik kurallarına sıkı sıkıya riayet etmek olacaktır. 65 yaş üzeri ve kronik
rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın ise dışarı çıkmaması gerekiyor. Merkezi
iktidar 15-20 gündür peyderpey önlemleri açıklıyor. Kendimizi, ailemizi ve
çevremizdeki insanları korumak için bu önlemlere uymak birincil görevimizdir. Her
türlü önleme rağmen salgının hızı kesilmiyor. Vatandaşlar olarak panik yapmayalım, önlem alalım, sosyal mesafeyi
koruyalım, temizlik kurallarına uyalım, evde kalalım!
Tüm bunlar, tamam. Ama bir de çalışmak zorunda olup işsiz kalanlar,
dükkanı kapalı esnaflar, geliri olmayanları ne yapacağız? Devletin, gerçekten
ihtiyaç sahibi olanları saptayıp Anayasamızda yer alan "sosyal
devlet", özelliği devreye girmelidir. Merkezi idare ve belediyeler sosyal
devlet anlayışını göstermelidir. Hepimiz aynı gemide isek, gemidekilerin
hepsini bu görünmez düşmana karşı korumak zorundayız. Her türlü mücadele
topyekün olmalıdır. Hiç bir siyasi, dini ayrımcılık gözetmeden sosyal devlet ve
sosyal belediyecilik hemen hayata geçirilmelidir. Bu önerileri sıralarken sosyal yardım için merkezi idare ile İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyeleri ayrı
ayrı yardım kampanyaları açarak halktan destek istediler. Kuşkusuz, halkımız her
zaman olduğu gibi yardımlarını esirgemeyecektir. Ancak Kızılay gibi tam bu işin
görevlisi kuruluş nerededir? Esas
sorulması gereken ikinci soru da şudur; sosyal devletin gereklerini yerine
getirmek için yardım mı toplanmalıdır yoksa devlet bütçesinde bu gibi
felaketler için bir kaynak hazır mı tutulmalıdır?
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 31.03.2020