26 Mayıs 2019 Pazar

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE



                                        

       “Ne mutlu Türküm diyene”, sayesinde bağımsız, özgür ve laik bir ülkede yaşadığımız Türkiye Cumhuriyetinin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her Türkün gururla söylemesi gereken bir sözüdür. Bu kuru bir milliyetçiliği ifade etmez. Katiyen kafatası milliyetçiliği ve ırkçılık değildir. Her ulusun varlığına saygı duyan ama kendisine de saygı duyulmasını isteyen Atatürk milliyetçiliğidir. Türk vatanı üstünde, kendisini Türk diye tanımlayan herkesi kapsar.
                 
       Osmanlı devletinde horlanan Türkler, Atatürk ile yeni kurulan modern Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde kurucu unsur olarak yer alır. Atatürk, Türk Milleti sözü ile bir ırkı değil, vatan toprakları üzerinde yaşayan devletine yurttaşlık bağı ile bağlı herkesi ifade etmiştir. Atatürk, yaşadığı dönemde her zaman “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir”, diyerek Türklüğümüzle kıvanç duymamızı istemiştir. “Türklük benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır”,  der. Yine zor zamanlarda yılmamamız için bir vasiyet gibi, “ muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur”, demiştir.
                
        Tarihçi İlber Ortaylı Kronik Kitap yayınlarında çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk adlı kitabında şöyle der; “milliyetçilik dışarıda öğrenilir, içeride öğrenilmez.” Bunu 1976’da üniversitede öğrenciyken yaz döneminde gittiğim İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayarak öğrendim. Orada tanıştığım bir Alman genci beni bir kız arkadaşıyla tanıştırmak istedi. Ona, “bil bakalım arkadaşım hangi ülkeden", diye sordu. Kız da 5-10 ülke ismi söyledi. Ancak bilemedi. Ben gururla soruyu yanıtladım. "Türküm." Bunu söylememle kızın arkasını dönüp gitmesi bir oldu. Böylece bize ön yargılı yaklaştıklarını anladım. iİber Ortaylı yine aynı kitabında, “Türkiye'nin en mühim zenginliği Türklüktür”, derken bizim yolumuzu da belli etmiştir. Yeni türeyen bazı sözde tarihçiler ile bir kısım emperyal güçlerin uşakları “Derin Tarih” adı altında ülkemizin kahramanları için ipe sapa gelmez iddialar öne sürüp, yeni yetişen gençlerin zihinlerini bulandırıyorlar. Onlara yanıtı yine İlber Ortaylı versin; “kahramanlarını itibarsızlaştıranlara toplumlar,  Avrupa’da da, dünyada da tahammül etmezler. Bu gibi durumlarda kendini inkar eden bireyi şüphesiz savcıdan evvel toplum mahkum eder”.
 







orhankalyoncu.blogspot.com.tr       26.05.2019
                  



18 Mayıs 2019 Cumartesi

19 MAYISIN 1919'UN 100. YILI








                                                           
                                                                                                                                           
                                              
           Gazi Mustafa Kemal, bundan 100 yıl önce 19 Mayıs 1919 tarihinde Bandırma Vapuru ile Samsuna çıkarak Kurtuluş Savaşının ilk ateşini yakmıştı. Yunanlılar 15 Mayıs’ta İzmir’i işgale başladığında Mustafa Kemal’de birkaç arkadaşıyla ordu müfettişi olarak Anadolu’ya geçiyordu. Samsunda bir hafta kaldıktan sonra karargahını 80 kilometre içeride Havza’ya taşıdı. Otomobiliyle Havza’ya giderken araba arızalandı. Mustafa Kemal arabadan indi ve iki arkadaşıyla birlikte yaya olarak yola devam etti. Yürürken şu İsveç şarkısını söylemeye başladılar.

       “Dağ başını duman almış,/Gümüş dere durmaz akar,/Güneş ufuktan şimdi                     doğar,/Yürüyelim arkadaşlar!
        Sesimizi yer, gök, su dinlesin./Sert adımlarla her yer inlesin!                                      Bu gök, deniz nerede var?/Nerede bu dağlar, taşlar?/Bu ağaçlar, güzel kuşlar./Yürüyelim arkadaşlar.
        Sesimizi yer, gök, su dinlesin./Sert adımlarla her yer inlesin!
        Dağlar, taşlar, güzel kuşlar,/Ya bu insanlar, insanlar./Güneş ufuktan bir gün                  doğar./Yürüyelim arkadaşlar.
        Sesimizi yer, gök, su dinlesin./Sert adımlarla her yer inlesin!"
            
       Gençlik Marşı olarak okul sıralarında ezberlediğimiz bu marşı o zaman kurtuluşumuzun işaret fişeği gibi Mustafa Kemal ve arkadaşları söylüyordu. 
Mustafa Kemal ve arkadaşları çıktıkları bu yolda büyük zaferler kazandılar. Rus Harbi (1877-78), Balkan Harbi (1912-13) ve 1. Dünya Harbi (1914-18) sonunda harap ve bitkin düşmüş bir devletten modern bir devlet yarattılar. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisini topladılar. 1921 ve 1924 Anayasalarında, “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir”, diye yazdılar. Böylece halkın kendi kendini yönetmesi demek olan demokrasinin temellerini attılar. Hiçbir sınıfa veya zümreye ayrıcalık vermediler.
       Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Kurtuluş Savaşının ardından 29 Ekim 1923 tarihimde Cumhuriyetin ilanından, Atamızın 10 Kasım 1938’de ölümüne kadar geçen 15 yılda pek çok devrime imza attılar. Ülkenin büyük çoğunluğu okuma yazma bilmiyor, eski usullerle çiftçilik yapıyorlardı. Sanayi yok denecek kadar azdı.  Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimler ve atılımlar sayesinde kısa zamanda eğitimde ve sanayide büyük gelişmeler oldu.
                   
         Atatürk’ün ölümünden sonra 1950’ye kadar geçen 12 yılda İsmet İnönü cumhurbaşkanımızdı.  İleriyi gören bir devlet adamı olarak izlediği başarılı dış politikayla ülkemizi 2. Dünya Savaşı dışında tutmayı başardı. 1946’da çok partili hayata geçildi. 1950’de yapılan seçimlerde Demokrat Parti seçimleri kazanarak iktidara geçti. 1946’dan günümüze kadar geçen 73 yılda çok partili demokrasiyi sürdürdük. Türk halkı, askeri darbeler dolayısıyla arada kesintiye uğrasa da demokrasiyi benimsedi.  
                   
        Biz yurttaşlar demokrasiden asla vazgeçmeyiz. Demokrasi bir yaşam tarzıdır. Gelişmiş ülkelerin çoğunun demokrasiyle yönetilmesi bir rastlantı değildir. Demokrasi sayesinde insanlar özgürce yaşayabilir, hakkını, hukukunu arayabilir, düşüncesini ifade edebilir. Edebiyat, resim, tiyatro, sinema gibi birçok sanat dalı ancak özgür ortamlarda yeşerir. Bilimde ilerleme, icat bu atmosferde olur. Yatırımcılar hakkın, hukukun, özgürlüğün, açıklığın, saydamlığın olduğu ülkelerde yatırım yaparlar. Bundan dolayı demokrasi ekmek, su, hava gibi gereklidir.
        
        100 yıl önce Büyük Önderimiz Atatürk’ün açtığı yolda yürüyen Modern Türkiye'mizin sonsuza kadar yaşaması dileğiyle 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.
               



orhankalyoncu.blogspot.com.tr     19.05.2019

12 Mayıs 2019 Pazar

HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK


                                                        

                      
Ekrem İmamoğlu




       
                                                   
                 
                Son zamanlarda, YSK’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimlerini iptal kararından sonra yayılan, Ekrem İmamoğlu ile özdeşleşen bir slogan var. “Her şey çok güzel olacak” . Bu cümle, bir umudu, bir heyecanı, bir beklentiyi kısacası bir özlemi ifade ediyor. Adeta, uzun zamandır ters giden işlerin düzelmesi için dile getirilen bir dilek gibi. İyimserlik aşılıyor, umut  estiriyor. Keşke, hayatımızda her şey öyle olsa. Ülke olarak özledik güzellikleri. Bir yandan hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik diğer taraftan Suriyeli sığınmacılar, PKK terörü, FETÖ ve dış sorunlar. Bunların düzelmesini beklerken yeni yeni sorunlarla karşılaşıyoruz.
              
               Seçimler bitti, artık iktidar 4 yıl kesintisiz sorunlara eğilecek derken YSK, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimini 7’ye 4 oy çokluğuyla iptal etti. Millet İttifakının adayı olarak seçimlere giren ve 13 bini aşkın oy farkıyla seçimleri kazanan Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası geri alındı. Şimdi, Türkiye 23 Haziran 2019 tarihinde yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimine odaklandı. En azından 100 milyon TL daha harcanacak. 16 yılda yapılan 15 seçimin ardından bu seçim 16. seçim olacak.
               Ülkemizin beşte bir nüfusuna sahip İstanbul seçimleri elbette ki önemlidir. Hele iptal edilen bir seçimin ardından yapılacak bu seçim, ister istemez iktidar için bir güven oylamasına dönüşecektir. Ülkemiz yine zaman kaybedecektir. YSK seçimleri onaylasaydı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimini 13,720 civarında oy farkıyla kazanan Millet İttifakı (CHP-İYİ Parti) adayı Ekrem İmamoğlu ile meclis çoğunluğunu kazanan Cumhur İttifakı (AKP-MHP) meclis üyeleri, seçmenin gerçekleştirdiği bu tercihi karşılıklı görev anlayışı ve işbirliği içinde halka hizmet olarak sunabilirlerdi. 
               
               Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), aldığı seçimleri iptal etme kararı başta Türkiye Barolar Birliği olmak üzere pek çok hukukçu tarafından yanlış bulundu. En fazla 10 gün içinde sonuçlanması gereken itirazlar, seçimlerin üzerinden tam 36 gün geçtikten sonra iptalle karara bağlandı. Hem de Yüksek Seçim Kurulunun kendi sorumluluğu üzerinde olan sandık kurullarının hatalı teşkili nedeniyle. Kaldı ki bundan önceki 24 Haziran 2019 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde de sandık kurulları aynı şekilde oluşturulmuştu. Bursa/Mustafa Kemal Paşa ilçesinde aynı durum için İYİ Parti tarafından yapılan bir itiraza da YSK, sandık kurullarının 2 Martta kesinleştiği nedeniyle “ret” cevabı vermişti. Bu konuda bir diğer çelişki de; aynı zarfta kullanılan 4 oydan 3’ü muteber sayılıyor, başkanlık oyu ise şaibeli bulunuyor.
              
               Bundan sonra söz ve oy hakkı İstanbul seçmenin. Onların vereceği karar demokrasimizi güçlendirecektir. Demokrasi; hak, hukuk, adalet, eşitlik, saydamlık ve hesap verilebilirlik üzerine kuruludur. Türk halkı bunların kıymetini anlamıştır.  Bu konularda geriye gidilemez. Onun için umudumuzu yitirmeyelim, “her şey çok güzel olacak."






orhankalyoncu.blogspot.com.tr   09.05.2019

               
              


5 Mayıs 2019 Pazar

KURT-KUZU HİKAYESİ


                                       




                                            
                      
                          Kurt, kuzuyu dere kenarında su içerken görünce tam ağzına layık bir öğlen yemeği çıktığı için sevinir. Hemen kuzuya yaklaşarak, “seni yiyeceğim”, der. “Neden”, diye sorar kuzu. “Ben sana ne yaptım ki?” “Suyumu bulandırdın”.
“Nasıl olur? Sen suyun yukarı tarafındasın, ben aşağı tarafındayım."
Kurt, “olsun”, der “ben kafama koydum, seni yiyeceğim”.
                        Ne zaman güçlünün, güçsüzü yok etmesi gibi bir konu gündeme gelse bu hikayeyi hatırlarım. 
                                                     
                                 
                                                 

                                                 BIYIK
                       
                     Adamın birinin bıyıkları üzerinden uyurken fare geçer. Hemen sabah uyanınca ilk işi, bıyıklarını kesmek olur. Karısı, nedenini sorar. “Yol olur”, der.

                                                    


                                                    DEVE
                    
                    Deveye “neren eğri”, diye sormuşlar.
“Nerem doğru ki”, diye yanıt vermiş.




orhankalyoncu.blogspot.com.tr              05.05.2019
     


                   
                       

30 Nisan 2019 Salı

POLİ-TİKA


                                           



                                                                                                          
                                                 
             Geç kalsa da sonunda bahar geldi. Nisan sonunda havaların ısınması ile ağaçlar çiçek açtı, doğa canlandı. Her taraf yeşilin bin bir tonuyla donandı. Doğanın canlanması, güneşin ısısını arttırması, günlerin uzaması, insanları kışın karanlık ve soğuk günlerinden sonra daha mutlu ve umutlu kılıyor. Yerel seçimlerin ardından böyle iyimser düşüncelerle caddede yürürken bizim mahalleden kapı komşumuz Hasan ile karşılaştım. Ayaküzeri konuştuk.

“Ocam, size bir şey sormak istiyom.”
“Sor bakalım, Hasan.”
“Geçende, seçimlerden önce bi partiye üye oldum. Benim kızana bi iş vaat
   ettiler.”
“Ever."
" 3 ay geçti, bi aber yok."
“Bana ne soracaksın?”
“Emen iş verceklerdi, sözlerini tutmadılar. İstifa etsem mi?”
“Yok, istifa etme. Her yurttaşın siyasi partilerde yer alıp, siyasi faaliyette bulunması ülkemizde demokrasinin yerleşmesi için iyi olur.”
“İi amma biz caail insanlarız, pek anlamayız politikadan.”
"Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır. Günlük gazeteleri okumakla başlayın. Tabii,    bağımsız, tarafsız, objektif yayın yapanları takip edin.”
“Ben iktidar partisine kayıt oldum, komşum İsiin de ana mualafet diyolar, ona
   kayıtlı imiş.”
"Güzel. Her yurttaş siyasetle ilgilensin. Böylece liyakat sahibi, bilgili, tecrübeli
    insanlar iş başına gelir.”       
“Ocam, öle diyon amma pek ööle olmuyo. Nerde yaacı, yalaka varsa onlar öne
   çıkıyo.”
“Şimdi öyle oluyor ama bir gün bu durum değişecek. Yoksa ülke kalkınamaz. 
   Bunun sonucunda çocuklarımıza doğru dürüst eğitim, sağlık hizmeti, iş, kısaca
   iyi bir gelecek veremeyiz.”
“Ocam, bi de bazı insanlar bilmeden biliyomuş gibi yapıyolar.”
“Evet. Zaten bilmeyen değil, bilmediğini bilmeyen insandan korkmak lazım”.
“Saa ol ocam, beni aydınlattın. İi günler.
“Sen de sağ ol, Hasan. Hoşça kal.




orhankalyoncu.blogspot.com.tr      30.04.2019   
  

      

16 Nisan 2019 Salı

SEÇİM Mİ, GEÇİM Mİ?




                                            

                                        
          31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimlerin üzerinden 15 gün geçmesine rağmen başta İstanbul olmak üzere sonuca bağlanmayan yerler var. Seçimlerin adil, eşit ve saydam olması kadar bir an önce sonuçlanması da önemlidir. Seçim yasalarımızda ve (YSK) Yüksek Seçim Kurulunun daha önce benzer durumlar için aldığı kararlar ve içtihatlar ortadayken yapılması gereken, bunlara uyulmasıdır. Hukuk devleti olmanın gereği budur. Seçim yasaları ve mevzuat çerçevesi içinde siyasi partiler tarafından itirazlar tabii ki olacaktır. Ancak her isteyen istediği gibi de itiraz ederek bu hakkı suistimal edemez. Seçmen kütüklerine yapılan itirazların, seçimlerden önce YSK’nın ilan ettiği seçim takvimine göre, süresi içinde yapılması gerekir.
     
       Tüm geçersiz oyların tekrar sayılması için seçim yasasına ve şimdiye kadar yapılan uygulamalara göre gerekçe ve geçerli kanıt gerekir. Geçersiz oylara itiraz sandık başında yapılır ve sandık kurulu üyeleri arasında anlaşma olmazsa şerh konulur, sırasıyla bu durum ilçe, il seçim kurullarına ve Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz konusu yapılır. Bu kural İstanbul Büyük Şehir Başkanlık seçimi için kullanılan geçersiz oylar için aynen uygulanmadı. 4-5 ilçede tüm oylar, diğer ilçelerde tüm geçersiz oylar sayıldı. Sayımda sona yaklaşılırken bu gün itibariyle kesin olmayan sonuçlara göre geçerli oyların %48,80’ini (Millet İttifakı) CHP adayı Ekrem İmamoğlu, %48,55’ini (Cumhur İttifakı) AKP adayı Binali Yıldırım almış ve Ekrem İmamoğlu 13 bini aşkın bir oy farkıyla seçimi kazanmış görünüyor.
            
         Adalet ve Kalkınma Partisinin, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, iktidar avantajını kullanmasına ve medyanın büyük desteğine rağmen özellikle 3 büyük şehirde istediği sonucu alamaması, iktidarda olan bir siyasi parti için kolay bir durum değildir. AKP, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinde,25 yıl, Merkezde, 17 yıldır iktidardadır. Eğer, seçim sonuçlarının nedenlerini sadece adaylara bağlarsa, bu yanlış bir tanı olur.. Bu sonuçlar, iktidarın, izlediği ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel politikaların sonucudur. 16 senede 15 seçim yapmış bir ülkenin yurttaşı olarak seçim yorgunu olduk. Artık iktidardan ve yeni seçilen yerel yöneticilerden, başta ekonomik sorunlar olmak üzere önümüzde duran dev sorunlara acilen çözüm bulmalarını bekliyoruz.





orhankalyoncu.blogspot.com.tr  15.04.2019
               

8 Nisan 2019 Pazartesi

2019 YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN



                                        
                

              Seçimler; demokrasinin olmazsa olmazıdır. Ancak tek ölçütü değildir. Seçimlerin, demokratik olması önem taşır. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi, yaptıkları seçimlerin saydam, eşitlikçi ve adil olması ile ölçülür. Yurttaşlar olarak bizi yönetenlerin, demokratik kurallara uygun seçilmelerini isteriz. Bu, onların halk ile bağlarının güçlenmesine yarar.
              
            31 Mart 2019 yerel seçimleri, halkın genel gidişattan memnun olmadığını göstermiştir. Seçmen, iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisini uyarmıştır. İstanbul ve Ankara’da tekrar oy sayılmasına rağmen CHP adayları öndedir. İzmir, Adana, Mersin, Antalya başta olmak üzere birçok büyükşehir, şehir, ilçe ve beldelerini, muhalefet partileri kazanmıştır. Genel oy oranı olarak Cumhur İttifakı (AKP-MHP), Millet İttifakı’na (CHP-İYİ PARTİ)  göre (%51,64’e %37,57) öndedir. Ancak şu anki duruma göre ekonomik yönden Türkiye’nin %70 gücünü elinde tutan şehirler de muhalefet belediye başkanlarının elindedir. Bu durum; ülkenin geleceği için iktidarın, muhalefet belediye başkanlarıyla işbirliğini zorunlu kılmaktadır.
               
             Edirne’ye gelirsek; Edirne İli genelinde 9 ilçenin, 5’ini (Edirne, Uzunköprü, Meriç, Enez, Süloğlu) CHP,  3’ünü (Keşan, Havsa, Lalapaşa) AKP, 1’ini (İpsala) İYİ Parti kazanmıştır. Edirne’de belediye başkanlığını bu kez de seçimi dört puan farkla  %44.87 oy oranıyla CHP kazanmış, ikinci büyük ilçe olan Keşan’da ise 23 oy farkla ipi AKP göğüslemiştir. Genel olarak şunu söyleyebiliriz, CHP’de olan Keşan ve Havsa gibi iki büyük ilçe AKP’’ye geçmiş bunun yerine Meriç ve Enez alınmıştır.
              
              Uzunköprü’de de seçmen belediye yönetimini 3. kez CHP’sine vermiştir. CHP, belediye başkanlığında %56,47, belediye meclis üyeliğinde %54,81 il genelde %49,46 oranında oy alarak önceki seçimlerde gösterdiği başarıyı yakalamıştır. AKP, Uzunköprü’de 2014 yerel seçimlerine göre oylarını arttırmış, belediye başkanlığında % 36.49, belediye meclisinde %34.25, il genelde %34 civarında oy almışlardır
                
             Siyaset sonuç alma sanatı ise CHP Genel Merkezi izlediği politikalarla sonuç almış görünmektedir. Bunun kalıcı olması için; parti içi demokrasinin hayata geçirilerek bundan böyle her birimde adayların ön seçimle belirlenmesi, üyelerin seçme, seçilme hakkına saygı gösterilmesi gerekmektedir. Seçimler sona erdiğine göre artık sıra vaat edilenlerin gerçekleştirilmesi için düğmeye basmaya geldi. Bir an önce kutlama faslının bitmesi ve öncelikle hizmetlerin başlaması,  yurttaşlar tarafından sabırsızlıkla beklenmektedir.
              





orhankalyoncu.blogspot.com.tr     08.04.2019