24 Kasım 2023 Cuma

BİTMEYEN İHTİRASLAR

 




                                                  





 
        
Türkiye, altı ay önce 14-28 Mayıs Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geçirdi. Yaklaşık 4 ay sonra da 31 Mart 2024 tarihinde yerel seçimleri gerçekleştireceğiz. Tüm partiler yoğun bir şekilde bu seçimlere hazırlanıyor. Demokrasinin gereği ön seçim olduğu halde belediye başkanlığı ve meclis üyelikleri adaylarını ön seçimle belirleyecek bir siyasi parti ortada görünmüyor. Büyük çapta genel merkezler adayları atayacak. Cumhuriyet Halk Partisi nispeten demokrasiye uygun hareket ettiği için bazı yerlerde üyelerle eğilim yoklaması yapabilir. CHP önceki 2009-2014-2019 yerel seçimlerinde Uzunköprü’nün de dahil olduğu yerlerde belediye başkanlarını atamış, meclis üyelikleri için de il-ilçe yöneticilerine yetki vermişti. Sonuç olarak meclis üyeleri liyakat yerine eş-dost-arkadaş çevresinden belirlenmişti.

        Siyaset insan idare etme sanatıdır. İnsanla yapılır. Siyaset, toplum için yapıldığı takdirde değerlidir. Siyaset yapmanın da kuralı, etik değerleri vardır. Bu değerler; eşitlik, hak, hukuk, adalet, liyakat ve emektir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunlara uyulur. Uyulmadığında da düzensizliğe teslim oluruz. Bizim gibi demokrasi yolunda yol almaya çalışılan bir ülkede bu düzensizliği çok sık yaşarız. Düzgün siyaset kurallar ve ilkelerle yapılır. Ama sadece hırslara esir düşerek makam, mevkii ve rant için siyaset yapılırsa bundan hem toplum hem de o siyasiler zarar görür. Demokrasi için toplumu yönetecek, siyaseti düzgün yapacak siyasetçiler gerekir.

        Okuyuculara burada 4 Ağustos 2011’de Uzunköprü Hür Gazete’de yayınlanan bu konuyla ilgili bir köşe yazımdan bazı satırları anımsatmak isterim. “Düğüm geliyor insana dayanıyor. Düğümü insanlar çözecek. Siyaset adamları bunun için var. Eğer her şey rutin olsaydı, kendiliğinden çözülseydi, hiç insan aramaya gerek kalmaz kura çekerek her hangi bir kişiyi o makamlara oturturduk. Siyaset ve siyasetçiye olumsuz da baksak, sonunda toplumu idare edecek insanlara ihtiyacımız var. Onları yok sayamayız. İşte burada sistemi sorgulamamız gerekir. Niye nitelikli İnsanların çoğu siyasetten uzak duruyor? En tepedeki siyasetçilerimizin bile, birbirlerine karşı nasıl kırıcı olduklarını görüyoruz. Hızla siyaset dünyasının kendisine çeki düzen vermesi gerekmez mi? Elbette siyasilerin üsluplarının nezaket kuralları içerisinde olmaları gerekir. 

         Geçen gün Sayın Berhan Şimşek sanatçı olmanın duyarlılığıyla şöyle diyordu, "ihtiras trenine binip de, ineni hiç görmedim." Bu söz üzerine uzun yıllar içinde olduğum, yöneticiliğini yaptığım CHP'si de dahil olmak üzere tüm partilerde bu trene binenleri, ihtiraslarına esir düşenleri, kurban olanları, ihtiras ateşiyle yananları şöyle göz önüne getirdim. Sonra şöyle bir kanıya vardım. "Değmez." Bu kadar hırsa değmez. Bir ikbal uğruna insanları kandırmanın, onları birbiriyle çarpıştırmanın, onların üzerinden şahsi menfaatlerini toplumun menfaati gibi göstermenin, başta o gibi politikacılar olmak üzere kimseye yararı yoktur. Bence, "beylik çeşmesinden geçte, suyunu içme" diyen atalarımızı dinlemek gerek. Görevi bıraktığınızda da insanlara bakacak yüzünüz olmalı. Onu için "İhtiras Treni" yolculuğu çok uzun olmamalı. Bu durum, hem siyasetçinin kendi sağlığı, hem de toplumun sağlığı açısından önemlidir.” 

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                      24.11.2023

 

 

 

 


26 Eylül 2023 Salı

LİDERLER DEMOKRASİSİ

 

CHP Edirne İl Kongresi-24.09.2023

                                      

        İnsanlar yerleşik düzene geçtikten sonra her çağda her zaman daha iyiyi, daha güzeli aramışlardır. 21 yüzyılda bu refahı demokrasi ile idare edilen uygar toplumlar bulmuşlar, her şeyin temelinde de adaletin yattığını görmüşlerdir. Güzel ülkemizde de cumhuriyet ve demokrasi sayesinde belli mevkilerde koltuk sahibi olanlar demokrasinin dışında hareket ederek kendi bindikleri dalı kesmektedirler. Demokrasimiz neredeyse liderler demokrasisi halini aldı. Parti genel başkanları ne olursa olsun, hesap vermiyor, özeleştiri yapmıyor, yenilgileri bile başarı gibi göstermekten çekinmiyorlar. İstediklerini milletvekili, belediye başkanı yaptıkları sistem sayesinde hep başta duruyorlar. Mevcut siyasi sistemde liderler, yanlarında liyakat sahibi kişiler yerine biat ve itaat eden kişileri istiyorlar. O yüzden milletimiz layık olduğu iyi yöneticilere sahip olamıyor.

       Demokratik ülkelerde siyasi partiler, demokrasinin temel taşlarıdır. Halk siyasi iradesini temsilcileri vasıtasıyla kullanır. Ülkemizin en köklü partisi CHP'sinde de demokratik kuralların tam uygulandığını söyleyemeyiz. Parti liderleri gibi bazı belediye başkanları da onlardan farksız hareket ediyorlar. Katiyen özeleştiri yapmıyor, eleştiri kabul etmiyorlar. Halka hizmet etmesi ve herkese eşit mesafede durması gereken belediye başkanları seçim yoluyla sahip olduğu kamu gücünü parti içinde kendi siyasi ikbali için kullanıyorlar. Bu, demokrasi açısından doğru bir davranış değildir. Belediye başkanları örgütlerin üzerinde değildirler. Örgütler, özgür, bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Herkese eşit davranmak, tüm üyeleri kucaklamak için bu şarttır. Partiler ancak böyle bir bütün halinde aynı hedefe yürür. 24 Eylül 2023 tarihinde yapılan CHP Edirne İl Kongresinde CHP üyesi iki belediye başkanının konuşmalarını dinlerken kulaklarıma inanamadım. Yabancı bir kişi konuşan iki belediye başkanını başka partilerden zannedebilirdi. Ne olursa olsun bunlar kongrede değil, şu an yapılmayan ama yapılması gereken il-ilçe danışma toplantılarında masaya yatırılması gereken konulardı. Kimsenin mensubu oluğu partiye zarar verme hakkı olmaması gerekir. İtalyan düşünür ve siyaset adamı Machiavelli'ye yakıştırılan bir söz vardır "Amaca ulaşmak için her yol mübahtır." Bu söze göre hareket eden kişilere makyavelist denir. Bir amaca ulaşmak ya da eline geçirdiği yetkiyi sürdürebilmek için etik dışı hareket edenler bu sıfatı hak ederler.

       CHP Tüzüğünün 5. Maddesinin 10. ve 11. bentlerinde özetle şöyle yazıyor. "Üyeler seçme ve seçilme haklarını özgürce kullanırlar. Üyeler, uğradıkları hukuksuzluk ve haksızlık hakkında yöneticilerden bilgi alabilir, savunma isteyebilir." Acaba fiiliyatta öyle mi oluyor? Milletvekili, belediye başkanı ve meclis üyelikleri seçimle belirlenmiyor. Bu durumda seçme ve seçilme hakkı üyeye kullandırılmıyor. Tüzük gereği 3 ayda bir yapılması gereken il- ilçe danışma toplantıları ile her seçimden sonra yapılması gereken seçim değerlendirme toplantıları da yapılmıyor. Eğer bir başarısızlık varsa bunun muhasebesini ve özeleştirisini üyelerden önce yetki ve sorumluluk sahibi yöneticiler yapmalıdır. Siyasette yazılı ya da yazılı olmayan kurallar vardır. Bunun başında şeffaflık, hesap verilebilirlik, katılımcılık, ortak akıl, eşitlik, özeleştiri gibi değerler gelir. Siyasetin yerli yerine oturması için de siyasetçilerin bu kurallara uyması gerekir.

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                                                   26.09.2023

 

  

 

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

     

 

 

 

      


 

      


 

 

25 Eylül 2023 Pazartesi

DEMOKRASİ RUHU

 

         


CHP Edirne İl Kongresi (24.09.2023)

        CHP'nin eski kurmaylarından yazar, siyaset adamı Kemal Anadol, CHP'sinin başarısızlığının nedenlerini CHP'de saadet zinciri olmasına bağlamış. Kemal Anadol diyor ki; "bu zincir, genel başkan ve yanındaki oligarşinin yerel seçimlerde belediye başkanlarını belirlemesi, onların da mahalle delege seçimlerinden başlayarak ilçe ve il kongresine uzanmasından oluşmaktadır. Seçilen kurultay delegeleri de genel başkan ve oligarşisini parti içi iktidara getirmektedir. Bu kısır döngü kırılmadıkça CHP'nin bugün içinde bulunduğu hantal durumdan ve aday fabrikası görünümünden uzaklaşması olanaklı değildir." Demokrasinin ruhuna uymayan bu durum Türkiye’ye demokrasiyi getirme savındaki bir partide uzun süredir uygulanıyor. Sonra deniyor ki, " CHP’de herkes genel başkan adayı olabilir.” İktidarın seçimlerde devletin tüm olanaklarını kendi lehine kullanarak haksız bir rekabete neden olduğu gibi aynı durum CHP’sinde de parti içindeki yarışlarda söz konusu oluyor.

       Eski Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Üyesi Recep Sanal’da 4 Eylül 2023 tarihli Sözcü Gazetesinde Saygı Öztürk ile yaptığı söyleşide ülkemizdeki siyaset dünyasını tanımlıyor. Diyor ki; "Bence en temel sorunumuz siyasetin tümüyle yozlaşması ve asıl misyonundan uzaklaşmasıdır. Siyaset düzelmeden de hiç bir şey düzelmez.” “Siyasi partiler de siyasethaneden ziyade ticarethane oldular ve mobilya mağazası misali koltuk pazarlamakla meşguller." "Parlamentoya girme ihtimali yüksek olan siyasi partilere yüklü parayı bastıran istediği koltuğu kapıyor. Bir kere seçildikten sonra da dağıttıklarını misliyle toplamak için uğraşıyorlar." "Kimse kendinden daha kaliteli kişilerle çalışmak istemiyor. Siyasetin yeniden fabrika ayarlarına döndürülmesi lazım.

       İki deneyimli devlet adamının siyasetle ilgili tespitlerini ve önerilerini yazdım. Ülkemizdeki siyaset düzelmeden milletin refahı yükselmez, huzuru olmaz. İktidarı denetleyecek olan da muhalefettir. Eğer gerçekten kuvvetli bir muhalefet olursa iktidar kendine çeki düzen verir. Atacağı yanlış adımlardan vazgeçer. Halkın iktidara karşı savunucusudur, muhalefet. Her rejimde iktidar vardır ama meşru muhalefet yalnız demokrasilerde vardır. Gerçek muhalefet de iktidarın keyfi hareket etmesini önler, halkı arkasına alarak ona hesap sorar. Ülkemizde muhalefeti ise dinleyen yok. Çünkü muhalefet partileri muhalefet yapmıyor, muhalefet yaparmış gibi yapıyor. Onun için A'dan Z'ye ülkemizin içinde bulunduğu durumdan iktidar partilerinden sonra tüm muhalefet partileri de sorumludur. Etkisiz muhalefetin sonuçlarıdır bunlar. Muhalefet partileri, vatandaşı korumasız bırakmış sadece kendi ikballerini düşünmüşlerdir.

       Bu durumlarda Mustafa Kemal Atatürk’ün rehberliğine başvurmak gerekir. Orada mutlaka size yol gösterecek bir yol haritası bulursunuz. Kurtuluş Savaşı sürerken TBMM tarafından kendisine verilen başkomutanlık görevi uzatılmak istenmeyince özetle şöyle demiştir; "Gayemize eriştikten (kurtuluştan) sonra benim için en büyük makam halkın içinde sade bir yurttaş olarak yaşamaktır." Siyasetçilerimizin de makam, mevkii hırsını bir kenara bırakıp, halkın mutluluğu için çalışması, ondan sonra da halkın içinde sade bir yurttaş olarak yaşaması, onlar için en büyük bahtiyarlık olmalıdır.

         Not: 26 Eylül 2008 tarihinde Uzunköprü’de yayın hayatına başlayan Hür Gazete 15. Yaşını bitirdi, 16. Yaşına girdi. 2010 yılından beri yaklaşık 13 yıldır köşe yazısı yazdığım Hür Gazete'ye başarılı ve uzun bir yayın hayatı dilerim.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr      26.09.2023

 

   

 

 

 

 

 

 


23 Eylül 2023 Cumartesi

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ

 



        14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri muhalefetin başarısızlığı ile sonuçlandı. Millet İttifakını oluşturan altı siyasi parti seçimlerde beklediklerini bulamadılar. Hem milletvekili seçimlerinde meclis çoğunluğunu Cumhur İttifakına kaptırdılar hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettiler. Tabii haliyle başarısızlığın faturasının çoğu Millet İttifakının büyük partisi CHP’sine kesildi. Siyasette başarı; kazanmakla ölçülür. Eğer seçimleri kazanamadıysanız, başarılı değilsiniz, demektir. Siz, istediğiniz kadar "başarılıyım", deyin. Sonuç değişmez. Az farkla ya da çok farkla yenilmeniz de fark etmez. Siyaset, sonuç odaklıdır. Halk kazananı destekler. Kazanmak için meşru olmak şartıyla her yolu deneyebilirsiniz. Ancak herkese mavi boncuk dağıtarak başarılı olamazsınız. Siyaseten yapılan yanlışların bedeli yine siyaseten ödenir. Siz bu bedeli ödemeye yanaşmazsanız, bu bedeli size halk ödetir. Halkın önünüze koyacağı fatura, oy vermemek şeklinde olur. Türkiye siyasi tarihi bir seçimde 20 puan kaybeden, liderlik çekişmesi yüzünden seçim barajını geçemeyen, dolayısıyla tarihe karışan partilerle doludur. "Ben başarılıyım", demekle başarılı olunmaz. Siyaset sonuç odaklıdır. Başaramazsanız gidersiniz, başarabilen gelir. Gitmesini bilmek de erdemdir.     

      Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal ve sosyal sorunlardan iktidar kadar yaptıkları ve yapmadıkları ile muhalefet partileri de sorumludurlar. İzledikleri siyaset ve strateji sonuç vermemiştir. Halktan kopuk masa başındaki planlamaların yerini artık halka dokunan siyaset anlayışı almalı ve parti örgütleri buna göre dizayn edilmelidir. Siyasi partilerin asıl sahibi parti üyeleri olduğu halde partilerin üst yönetimleri üyeye söz ve oy hakkı vermemekte ısrarlı davranıyorlar. Her şey kongrelerde yerel yöneticiler tarafından şekle uydurulup kurulu düzen genel merkeze göre devam ettiriliyor. “Bu düzen değişmelidir."  

      İktidar alternatifi olan CHP'de değişim gerekli mi? Evet. Ama değişimi herkes farklı tarif ediyor. Kimi kişilerin kimi de fikir ve zihniyetin değişmesi gerektiğinden bahsediyor. Bence hem kişiler hem de zihniyet değişmelidir. Artık sağa açılarak CHP'nin büyümediği tam aksine sağ partilerin büyüdüğü, CHP'nin ise yerinde saydığı görüldü. O halde CHP, kurucu değerleri olan Altıok İlkelerine dönmeli ve emeğin en yüce değer olduğunu hatırlamalıdır. Üst yönetimde görev alanların 6-7 dönem milletvekili olma, atama belediye başkanları dönemleri son bulmalı ve yeni lider adaylarına fırsat verilmelidir. Ülkemizin en köklü partisi CHP, iktidar olmak için halkın beklentilerine cevap vermek zorundadır. Aynı şeyleri yaparak değişik sonuç alınamayacağına göre parti yapısının işleyişinde ve kadrolarında değişim, dönüşüm ve yenilenme gerekir.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr          23.09.2023

       

 

 

 

 

7 Haziran 2023 Çarşamba

LİDER DEĞİŞİMİ

 





       Ülkemizde, siyasi partilerin genel başkanlarını kendileri istemedikçe değiştirmek neredeyse mümkün değildir. Siyasi tarihimizde 1972’de yapılan CHP kurultayında İsmet İnönü’nün aday olmayarak koltuğunu Bülent Ecevit’e bırakması bir istisnadır. Ülkemizi kurtaran ve Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakın arkadaşı İsmet İnönü bu davranışıyla herkese demokrasi dersi vermiş, CHP'nin yolunu açmıştır. CHP1973 ve 1977 genel seçimlerinde büyük başarı elde etmiştir. Bunun dışında 1995 yılında SHP genel başkanı Erdal İnönü, yerini kendi isteğiyle Murat Karayalçın’a bırakmış, 2000 yılında da CHP’de Deniz Baykal bıraktığı genel başkanlığı yapılan kurultayda Altan Öymen’den geri almıştır. Demokrasinin tam uygulandığı Avrupa Ülkelerinde yıllarca süren parti başkanlığı pek görülmez. Başarılı olamayan gider, yerine yenisi gelir. Son bir yılda İngiltere‘de iktidarda olan Muhafazakar Parti 3 genel başkan ve başbakan değiştirdi. Kıyamet de kopmadı. Bizde niye nöbet değişimi olmuyor, taze kan gelmiyor?  Çok geniş olan genel başkanlık yetkileri ve olanakları yüzünden, olabilir mi?

       Son seçimlerden sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nde genel başkan dışındaki MYK üyeleri istifa etti. Adeta başarısızlığın faturası istifa ettirilen 12 MYK üyesine çıkarıldı. CHP tüzüğüne göre onları o göreve getiren genel başkandı. Görevden de alabilirdi. Yeni MYK üyelerini de genel başkan atadı. Bunu da genel başkan, “toplum yenilenme istiyordu, biz de yaptık”, diye açıkladı. Onun dışında bir özeleştiri duymadık. Kendisinin hataları var mıydı? Bundan sonra neler yapılabilir? Onların yanıtlarını kısa zamanda yapılacak kongrelerde bulabilecek miyiz? Yoksa 13 yıldaki her seçimden sonra olduğu gibi süreç zamana yayılarak, başarısızlık unutturulmaya mı çalışılacak? Koltuklardan kalkıp, değişimin yolu açılmıyor. Değişim sadece kişilerden de ibaret değildir. Zihniyet ve parti içi işleyiş de buna dahildir. Şimdiye kadar olan yöntemlerin partinin büyümesi için yeterli olmadığı anlaşılmıştır.

      Kuruluşu Cumhuriyetten önce olan Cumhuriyet Halk Partisi neden oylarını arttıramıyor? Son seçimlerde aldığı oy dört küçük parti ile birlikte yüzde 25,37’dir. Bu başarı mıdır? Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edilemeyeceğini anlamak, çok mu güçtür? Bu işin temelinde partinin demokratik bir şekilde yönetilmeyişi geliyor. Bu yüzden örgütler toplumun kılcal damarlarına kadar giremiyor. Parti halka hatta kendi üyesine bile güven vermiyor. Ön seçim yapmazsanız, genel merkezden neye göre hazırlandığı belli olmayan listelere seçmenin oy vermesini isterseniz, oy alamazsınız. CHP genel başkanı Deniz Baykal 2004-2005 yıllarında “kavgalı eve kız vermezler”, diyerek demokratik usullere ve ön seçimlere son vermişti. Benzer sözleri 2010’da genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu’da “kavgalı partili istemiyorum, kavga edeni partiden atarım”, diye ifade etti. Bunun sonucunda yapılmayan il-ilçe danışma kurulu toplantıları, tek adaylı kongreler, kongrelerde söz verilmeyen delegeler, yapılmayan ön seçimler oldu. Şu anda CHP’de sistem şöyle çalışıyor; Genel Merkez ve Genel Başkan tüm seçimle gelinen yerleri yani milletvekili ve belediye başkanlık adaylıklarını kendileri belirliyor. Seçilenler de Genel Merkezin ve Genel Başkanın devamını sağlıyorlar. Yani,” al gülüm, ver gülüm.” Tüzüğe göre partinin asıl sahibi üyeler olarak gözükse de karar mekanizmalarında ne yazık ki yoktur.

 

orhankalyoncu.blokspot.com.tr                                 07.06.2023

         

     

                                      


5 Haziran 2023 Pazartesi

BEYAZ ELDİVENLİ İNSAN

 



                                                    

             Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşunun 2. yüzyılına girerken tarihi bir öneme sahip 14 Mayıs 2023 seçimlerini geride bıraktık. Bu seçimlerin önemi, uygulanan sistemden ileri gelmektedir. Seçmenlerin yarıdan biraz fazlası "Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine devam", dedi. Muhalefetin istediği Parlamenter Sistem başka bahara kaldı. TBMM’nin 103. yılında demokrasi yolunda yürümeye devam ediyoruz. Ancak demokrasinin içselleştirilmesi o kadar kolay olmuyor. Bu konuda ülke olarak alacağımız daha çok yol var. 1961 Anayasasının getirdiği özgürlük ortamında siyasi partilerde, demokrasinin kuralları bugünkünden daha iyi işliyordu. 1961-1980 yılları arasında 5 dönem Adalet Partisi milletvekilliği, TBMM Grup Başkanvekilliği, Çalışma, Sanayi, Milli Eğitim Bakanlıkları yapan ve siyasette 62 yılını geride bırakan 95 yaşındaki Ali Naili Erdem, 1 Mayıs 2023 tarihli Sözcü Gazetesinde Saygı Öztürk ile yaptığı söyleşide liderlere, genç siyasetçilere ve Türk Milletine çok önemli şeyler söylüyor. Adeta demokrasinin alfabesini anlatıyor.

          Diyor ki, “ Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu değişmediği sürece Türkiye’nin etkili bir parlamento içerisinde var olması mümkün değil. Seçim kanunu yanlış. Bu kanunu 12 Eylül 1980 ihtilalini yapanlar düzenledi. Bireyin yani genel başkanın takdirine bırakılan bir seçim sistemi ülkeye sağlıklı bir parlamento getirmez.  Ben 5 defa parlamentoya gelmiş bir arkadaşınızım. Halkın önüne çıktım, kahvede nutuk attım, dağ demedim, tepe demedim dolaştım ve öyle Meclise geldim. Hakim nezaretinde ön seçimle aday olduk. Seçim sistemi oydu. Sağlıklı bir demokrasinin olduğu yerde seçim kanunu, anayasadan önemlidir. Bunun tekrar altını çiziyorum. Çünkü seçim kanunu bir sonuç veriyor, bir şey ortaya koyuyor. Anayasa ise bir kurallar manzumesidir. Sonuç vermiyor, bir pratiği yok. O nedenle seçim kanunu dünyanın her yerinde, gelişmiş ülkelerde, demokrasiyi kabul etmiş ülkelerde çok önemlidir.”

         Lider odaklı Seçim Kanunu nedeniyle pırıl pırıl bazı isimlerin aday olamadığını anlatan Erdem, " Ama ayıplı ve suçlu olan bir yığın insan aday olarak seçime giriyor. Bu demokrasimiz için, meclisimiz için çok büyük ayıp." Ali Naili Erdem açıklamasını şöyle sürdürüyor; "İsmet İnönü, parlamenterler için Beyaz Eldivenli İnsan diyordu. Bu yüksek çatının altında görev alacak insan, beyaz eldivenli insandır. Bu insan bildiğiniz gibi her yönüyle ahlakı temiz olan insandır. Biz bunu parlamentoda benim de içinde bulunduğum dönemlerde yaşadık. Pırıl pırıl insanlar. Ama şimdi bakıyorum, ayıplı, suçlu bir yığın insan aday. Türkiye’nin felaketine işbirliği yapmış olanlar da aday adayı olmuş, listeye alınmış. Bununla parlamentoyu düzlüğe çıkaramazsınız. Ayıplı insanlarla parlamentonun huzur bulması mümkün değil.”

         Çok sayıda CHP üyesinin de içinde bulunduğu demokrasiye inanmış yurttaşlarımızın vurgu yaptığı gibi gerçek demokrasinin Türkiye’de uygulanması için önce Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarının değiştirilerek parti içi demokrasinin sağlanması gerekir.

1980 İhtilalinin demokrasiye getirdiği dar gömleği çıkarmak gerekir.

Siyasi partilerdeki lider egemenliğinin sona erdirilmesi gerekir.

Ön seçimlerin yapılması gerekir.

 Kongrelerde çarşaf liste (çoktan seçmeli) yönteminin uygulanması gerekir.

 İl ve ilçe örgütlerinin yerel yöneticilerin baskısı ve tahakkümünden kurtarılması gerekir.        

 

 orhankalyoncu.blogspot.com.tr                        05.06.2023

 

        

 

               



2 Haziran 2023 Cuma

DEĞİŞİM ŞART

 


CHP Edirne İl Merkezi
                                               

 

         14 Mayıs 2023 seçimlerinin kesinleşen sonuçlarına göre Cumhur İttifakı 323 (AKP 268, MHP 50, YRP 5), Millet İttifakı 212 (CHP 169, İYİP 43), Emek ve Özgürlük İttifakı 65 (Yeşil Sol Gelecek Partisi 61, TİP 4) milletvekili elde etti. Seçime AKP listelerinden giren HÜDA PAR 3, DSP 1 milletvekili çıkarırken, CHP listelerinden giren DEVA P. 15, GELECEK P. 10, SAADET P. 10, DEMOKRAT P.3, İYİP.1, DEĞİŞİM P.1 milletvekili çıkardı. 28 Mayısta 2. turu yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde de oyların yüzde 52.18’ini alan mevcut cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığını 3. defa kazandı. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyları yüzde 47.82’de kaldı. Bu sonuçlar; 2017’deki referandumda kabul edilen anayasaya göre uygulamaya konan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine devam edileceğini gösteriyor.

       Yönetimde istikrar olması için getirilen seçim sisteminin kurulan ittifaklar nedeniyle orantısız sonuç verdiğini görüyoruz. Koalisyonlar dönemine son verilmek istenirken yüzde elli artı bir nedeniyle mecburi ittifaklar kuruluyor. Büyük bir partinin listelerinde yer alan binde 3 ya da yüzde 1-2 oy kapasiteli bir parti, gücünün çok üzerinde milletvekili çıkarabiliyor. Halkın vermediği bir güce sahip olabiliyor. Seçmen oyunu A partisine verirken B partisi milletvekili çıkarıyor. Dolayısıyla seçmenin iradesi sonuçlara tam yansımıyor. Bu seçim sisteminin yarattığı bir başka haksızlıkta baraj konusunda. Parti olarak ittifak çatısı altında iseniz yüzde 1’de alsanız, yüzde 7 barajı sizi etkilemiyor. Milletvekili çıkarabiliyorsunuz. Diğer taraftan ittifak içinde değilseniz yüzde 6 bile alsanız yüzde 7’yi geçemediğiniz için milletvekili çıkaramıyorsunuz. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durum. Burada yapılması gereken; seçim barajını kaldırmak ya da yüzde 2-3 gibi bir orana indirip, ittifaklara son vermektir.

      Ülkemizi 20 yılı aşkın bir süredir yöneten AKP, seçmenden bir 5 yıl daha ülkeyi yönetmek için yetki aldı. Muhalefet partilerinin çoğunu oluşturan Millet İttifakı ise beklediğini bulamadı. Şimdi özeleştiri yapacaklar mı? Yoksa hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edecekler mi? Özellikle bu ittifakın lokomotif partisi Cumhuriyet Halk Partisi, biz nerede yanlış yaptık, demeyecek mi? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ve bu süreçteki performansı genel olarak başarılı bulundu. Ancak strateji konusunda aynı şeyi söylemek zor. Mesela; dört küçük partiyi listelerine almaları ve çok sayıda kontenjan vermeleri. Mesela; anketlere bakarak kazandık havasına girilmesi. Mesela; Millet İttifakını oluşturan beş siyasi parti liderinin cumhurbaşkanı yardımcısı adayı yapılarak TBMM dışında kalması. Mesela; oy kullanan TC vatandaşı yapılan yabancıların ve seçmen kütüklerinin takibi. Mesela; örgütlerin yeteri kadar çalışmaması.

     Cumhuriyet Halk Partisi, artık özüne yani Altıok ilkelerine dönmeli, parti ideolojisiyle büyüme yolunu tutmalı ve değişim sürecini başlatmalıdır. Taşıma suyla değirmen dönmeyeceği gibi doldurma kadrolarla da başarı elde edilemez. CHP daha önce aldığı yüzde 25 oyu, bu seçimde dört küçük partiyle alabilmiştir. Bu da başarı değildir. Türkiye’ye demokrasi getirme iddiasındaki CHP, önce parti içinde demokrasiyi uygulamalı, tüm adaylıklar için ön seçim yapmalıdır. Kongrelerde de ayrışmayı getiren blok liste yerine çarşaf liste uygulanmalıdır.             

 orhankalyoncu.blogspot.com.tr                              02.06.2023