31 Mart 2024 tarihinde
yapılacak yerel seçimlerine koşar adım gidiyoruz. Sandıkta oy kullanmamıza çok
az bir süre kaldı. Yerel seçimler, sadece yerelden ibaret değildir. Ondan çok
daha fazlasıdır. Çıkacak sonuçlar ister istemez merkezi hükümete bir not olarak
değerlendirilecektir. Onun için muhalefet partileri hayat pahalılığını,
enflasyonun yüksekliğini, işsizliği, maaşların düşüklüğünü, emeklilerin çaresizliğini işlemeyi ön plana almış durumdalar. Merkezi hükümet de bunu bildiği
için tam kadro sahada. Seçmen yerel seçimlerde nasıl bir yol izleyecek? Merkezi
hükümeti oluşturan partilere mi oy verecek yoksa bir denge politikası izleyip
muhalefet partilerini mi güçlendirecek? Demokrasi
bir kuşun iki kanadı gibidir. Bir kuş nasıl tek kanat ile uçamazsa, demokrasi
de sadece iktidar kanadıyla uçamaz. Muhalefet ne kadar güçlü olursa,
iktidar o kadar dengeli hareket etme mecburiyeti duyar. Geçen seçimlerde,
Cumhurbaşkanı’nın daha önce, “seçim kaybetsem bile asla çıkarmam” dediği EYT (
Emeklilikte Yaşa Takılanlar) yasasını seçim öncesi iktidarın meclisten geçirdiğini
unutmayalım.
Her sahada olduğu gibi siyasette de rekabet
daha iyi hizmeti getirecektir. İktidarı oluşturan Cumhur İttifakı partileri
seçim işbirliği yaparken, muhalefet partileri büyük çapta tek başlarına seçime
giriyorlar. Millet İttifakını oluşturan Altılı Masa dağıldı, bu seçimde
birbirlerine rakip oldular. İktidar, tüm olanaklarını Cumhur İttifakının
belediye başkan adaylarından yana kullanıyor. Bu da eşitsiz bir durum
yaratıyor. Demokrasilerde seçimlerin olması kadar, seçimlerin eşit ve adil
gerçekleşmesi de büyük önem taşır. Bunun sorumluluğu da Yüksek Seçim Kurulu’na
aittir. Seçimde her seçmenin hür iradesiyle istediği partiye oy atması en doğal
hakkıdır. Oy kabinine girildiğinde herkes vicdanıyla baş başadır. Seçmenin
hiçbir baskı görmeden ve kimsenin etkisi altında kalmadan oy kullanması demokrasinin
gereğidir.
Bir siyasi parti üyesi olup da kendi partisine
oy atmayanlar da olabilir. Bir
kısım CHP'sinin kayıtlı üyeleri de, “ben üyesi olduğum partiye oy vermem”, diyor.
"Neden", diye sorduğunuzda; aday tespiti sürecinde parti içindeki
üyeleri devre dışı bırakan Genel Merkezin tutumunu ve diğer anti demokratik uygulamaları dile
getiriyorlar. Haksızlar mı? Hayır, yerden göğe kadar haklılar. Türkiye'ye
demokrasiyi yerleştirmeye çalışan bir partinin genel merkezi böyle yapamaz.
Mutlaka kendine çeki düzen vermelidir. Ancak bunun zamanı ve yeri 31 Mart 2024
yerel seçimler öncesi değildir. Seçimden sonrasıdır. "Parti dibi görsün,
ondan sonra akıllanırlar", derseniz. Parti, bir daha hiç yüze de çıkamayabilir.
Bir zamanlar Türkiye'yi yöneten DSP, Doğruyol, ANAP gibi partilerin şimdiki
durumu ortada. Başarı için parti içinde birlik, bütünlük gerekir. Güçlü
demokrasi de güçlü muhalefet ile olur. Ünlü sözdür: "İktidar her rejimde
vardır ancak muhalefet sadece demokrasilerde vardır."
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
27.03.2024