22 Aralık 2024 Pazar

MİNİBÜS DURAĞINDA AÇIK OTURUM

 


                                               

        Edirne’de yağmurlu, soğuk bir gündü. Orta yaşın üzerinde, hafif saçları dökülmüş tıknaz bir adam minibüs durağında çarşıya gitmek için minibüs bekliyordu. Bir minibüs geldi, geçti. Durmadı. Bir sonraki minibüs durdu. Adam minibüse binerken, “elini kaldırmazsan, hiç bir minibüs durmaz”, dedi şoför. Adam hayret etti. “Ben ne diye durakta duruyorum ki, minibüs durağında bir kimse ne bekler”, diye düşündü. “Böyle bir adet olduğunu bilmiyordum, bir daha öyle yaparım”, diye şoföre cevap verdi. Tartışmayı fazla uzatmak istemiyordu. Boş bulduğu bir koltuğa oturdu. Oturması ile kalkması bir oldu. Zira koltuğun şiltesi erimiş, kemik gibi sert demir iskeletin üzerine oturmuştu. Bir arka koltuğa geçti. Bereket her zamankinin tersine boş koltuk vardı. Minibüsler artık dökülüyordu. Normalde servis dışı kalmalıydılar ama hala çalışıyorlardı. Şoför minibüsü çok hızlı kullanıyordu. Minibüs dolmaya başlamıştı. Ayaktaki yolcular minibüsün her durup, kalkmasında birbirlerini üzerine düşmemek için koltukların kenarlarına veya tavandaki demirlere tutunmaya çalışıyorlardı. Minibüs şehir merkezine gelmişti. Bazı yaşlılar ön kapıdan inmeye çalışıyorlardı. Şoför müdahale etti. “İnişler arka kapıdan”, dedi. İhtiyarlar ite kaka arka kapıya yanaştılar ve indiler.

      2024 yılını son günlerinde ben de çarşıya gitmek için Edirne Cumartesi Pazarı durağında minibüs bekliyordum. Saatime baktım saat 13.20 idi. Bir minibüs geldi. İçi kalabalıktı, durmadı. Bir minibüs daha geldi. O da durmadı. Durak kalabalıklaşıyordu. Bir vatandaş ETUS’dan şikayet etmeye başladı. “Ben 76 yaşındayım, 40 yıldır Balık Pazarında oturuyorum. Eskiden belediye otobüsleri vardı. Sonra onların yerini bu minibüsler aldı. Bu minibüslerin önceki adı Serhat Birlik idi. Eski belediye başkanı Hamdi Sedefçi zamanında belediye ortak edilerek bu minibüsler tekel haline geldi. Recep Gürkan’da bunların başkanını belediye meclisine aldı. Belediye yönetimiyle, minibüs yöneticileri uyum içinde çalıştılar. Vatandaşların şikayetlerini hiç dikkate almadılar. Yıllardır bu minibüslere bir çeki düzen verilmedi.” O sırada bir minibüs daha şoförünün “maalesef sizi alamam, çok doluyum”, anlamında iki elini iki yana açarak transit geçtiğine şahit olduk.

       Durak biraz daha kalabalıklaşmış, 8-10 kişi olmuştuk. Emekli bir bayan, “ben emekliyim. 71 yaşındayım. Bazen şoförler aceleniz varsa taksi tutun, diyor. Biz emekliler ücretsiz ulaşım hakkını kullanıyoruz diye bize ters davranıyorlar”, dedi. Bir minibüs daha geldi, geçti. Bu dördüncü idi. Bir emekli polis vatandaş da minibüslerin bu durumunun yıllardır sürdüğünü, kimsenin ilgilenmediğini söyledi. O arada bir minibüs daha geldi, geçti. Yine bizi almadı. Biz sohbetimizi sürdürüyorduk. Ben de belediyenin ETUS’dan elini ayağını çekip, kendi minibüs veya otobüslerini devreye sokması gerektiğini söyledim. O arada Edirne Belediyesi ulaşım hizmetleri birimini arayarak 5 tane minibüsün bizi duraktan almadığını ilettim. Sadece not aldılar. Halbuki belediye başkanı Filiz Gencan Akın seçim konuşmalarında ETUS’un yeniden ele alınacağını ve düzeltileceğini vaat etmişti. Geçen 9 ayda değişen bir şey olmadı. Altıncı minibüs geldi. Ona bindik ve açık oturum sona erdi. Saat 14.00’e geliyordu. 

Not: ETUS (Edirne Toplu Ulaşım Sistemi) Edirne’de toplu taşımada tekel olan kuruluş. Belediye ile bağlantılı olmasına rağmen özel bir şirket yapısındadır. Bu nedenle ETUS ulaşımı, halkın temel bir ihtiyacı olarak görmek yerine kar elde etmek amacıyla hareket etmektedir. Bu da ulaşım hizmetlerinin kalitesini ve erişebilirliğini olumsuz etkilemektedir. ETUS konusunda Edirne halkı arasında bir memnuniyet anketi yapılsa çok büyük çoğunlukla halkın memnuniyetsizliği ortaya çıkar. Böylece ETUS’un halka çektirdiği sıkıntıyı görmeyen gözler görür, duymayan kulaklar duyar ve gerekeni yaparlar. Yani belediye halkın toplu ulaşım hakkını şirkete bırakmaz diğer çevre belediyeler gibi bizatihi kendi yapar.


orhankalyoncu.blogspot.com.tr                    23.12.2024

       


15 Aralık 2024 Pazar

CHP’NİN TEMELİ

 

                                              

       

       Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüzüğün “Kuruluş ve İlkeleri” başlığı altında Madde 1’de yer alan temel ilkeleri şunlardır:

 (1)- CHP, Mustafa kemal Atatürk’ün liderliğinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ve Kuvayi Milliye’nin devamı olarak 9 Eylül 1923 tarihinde kabul edilen “Parti Tüzüğü” ile kurulmuştur.

(2)- Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk genel başkanı ve değişmez önderi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

(3)- CHP, programındaki anlamlarıyla Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik”, ilkelerine bağlıdır.

(5)- CHP, hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini, laikliği, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi, cinsiyet eşitliğini, sosyal devleti, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümeyi ve insan onuruna uygun barışçıl ve hakça bir dünya düzeninin kurulmasını vazgeçilmez temel merkezi olarak kabul eder.

      CHP’nin her üyesinin bu ilkeleri içselleştirmesi ve hayata geçmesi için çaba göstermesi görevidir. Partinin üst yönetimi, İl-ilçe yöneticileri, seçimle gelen yerel yöneticiler ve milletvekilleri bu konuda örnek olmak zorundadır. Kendi bireysel siyasi istikbali için parti içinde hizip kuran, bunun için de seçilerek geldiği koltuğunun gücünü kullanan siyasetçilerin partiye ve halka verdiği zarar çok büyüktür. Seçim sonuçları bunu kanıtlamıştır. Grupçuluk yaparak etrafına topladıkları kurşun askerlerin de kaderleri her zaman işleri bitince terkedilmek olmuştur. Hizip, grup, klik ya da vakıf adı altında partinin içindeki topluluklar partinin birliğini zedeler. Onlar için öncelik kendi bireysel siyasi çıkarıdır. Dolayısıyla partinin genel amacına hizmet etmez. 101 yaşına giren ülkemizin kurucu partisi CHP 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde büyük bir başarı göstererek uzun bir aradan sonra yüzde 37 oyla Türkiye’nin birinci partisi olmuştur. Şimdi CHP yöneticilerine düşen görev halkın bu teveccühünü boşa çıkarmayarak partiyi genel iktidara taşımaktır. Halkın umudunu boşa çıkarmaya CHP’de hiçbir yöneticinin hakkı olamaz.

       CHP’de geleneksel olarak parti binaları büyük önem taşır. Özellikle ilçelerde pazar kurulan günlerde köylerden gelen üyeler partiye uğramadan köylerine dönmezlerdi. En azından Uzunköprü’de eskiden böyleydi. Ancak son yıllarda üyelerin uzak durduğu ya da uzak tutulduğu yerler haline gelmiştir. CHP’de parti binaları üyelerin dayanışma duygularıyla buluştukları, ülke ve dünya olaylarını konuştukları, siyasi deneyimlerini birbirlerine aktardıkları ve ortak amaç için bir araya geldikleri merkezlerdir. Edirne’de CHP İl ve İlçe Merkezi aynı binadadır. Bu bina satın alındığı tarihte Edirne Hudut Gazetesi sahibi ve yazarı Gönül Uyanıktır, CHP’nin o zamanki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açtığı yeni bina için şunları yazmıştı. “Güzel, konforlu bir bina. Sanırsınız genel merkez! Ama içine gelmeli herkes. Sadece siz oturur, çay, kahve eş-dost sohbet ederseniz yazık edersiniz. O salonlar dolmalı, bilgi paylaşılmalı, çoğalmalı kalabalıklar. Sizin adamınızı eleştirenleri de dinlemek zorundasınız. Dinlemez, at gözlüğüyle bakmaya devam ederseniz, o güzelim koltukları boşuna eskitirsiniz." Ne yazık ki o zamandan beri izlenen parti içi politikalar nedeniyle sadece Edirne’de değil diğer ilçelerde de salonlar dolmadı, bilgiler paylaşılmadı, kalabalıklar çoğalmadı. Parti merkezleri çay, kahve eş dost sohbet havasında devam etti. Milletvekillikleri, belediye başkanlıkları, İl genel ve belediye meclis üyelikleri, “benim adamım iyidir”, mantığıyla atama usulüyle yapılırsa yani üyeler işin içine katılmazsa ne parti binaları üyelerle dolar taşar, ne de iktidar yolu açılır.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                        15.12.2024

2 Aralık 2024 Pazartesi

BÜTÜN RENKLER

 

                                                  

 




        29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçilir. İsmet İnönü 1924 yılından 1937 yılına kadar başbakandır. 1 Kasım 1937 ile 1938 tarihleri arasında Celal Bayar başbakan olur. Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü’ye 1937 yılında Ankara Anadolu Kulübü’nde karşılaştıklarında devlet adamlığı konusunda şöyle demiştir ; “Hiç kimsenin kerameti kendisinde görmeye hakkı yoktur. Bir devlet adamı, kerameti kendinde görmeye başladı mı, devlet adamlığını bitirdi demektir, işte bu!” Daha sonra yemek salonunda etrafındakilere “bakın çocuklar…”der. “Hiç kimse hiç kimseden daha akıllı değil. Birlikte herkesten daha akıllıyız! Millet ve devlet işlerinde herkes, herkese yardım edecek ve hiç kimse bundan bir iftihar payı çıkarmayacak. Düstur budur.” 101. yılında Cumhuriyetimizin yetiştirdiği devlet adamları Ata’mızın söylediği ilkelere ne derece uymuş ve ona layık olmuşlardır?  

      Şair Özdemir Asaf (1923-1981) “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler”, diyordu. Şairimizin dizelerinde belirttiği gibi beyaz renk kirlenmeyi daha fazla gösterir. O yüzden 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde birinci parti olan ülkemizin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konuda son derece dikkat göstererek diğer partilere örnek olması gerekir. CHP’de hak, hukuk, adalet, saydamlık, hesap verilebilirlik, eşitlik ve ortak akıl işletilmelidir. Bunlarla birlikte hizipçiliğe müsaade edilmemeli ve atama usulüne son verilmelidir. Diğer partilere göre nispeten daha demokratik usul ve geleneklere sahip CHP’si bir lider partisi değildir. 1973’de tarihi lideri İsmet İnönü’yü bile değiştirebilmiştir. Son kurultayda 7. genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da delegelerin oylarıyla yerini Özgür Özel’e bırakmıştır. Partinin karizmatik lidere değil, partide demokrasiyi hayata geçiren, ekip çalışması yapan, verdiği sözü tutan, inandırıcı olan ve bu inancı yalnızca örgüte değil, halka da yansıtan bir lidere ihtiyacı vardır. Bir siyasi partide lider elbette önemlidir ancak her şey değildir. Lidere bağlı partiler, liderleri gidince birer tabela partisi haline geldiler. CHP ise 101 yıldır ayaktadır.

       CHP’de parti içi demokrasi olmazsa olmazdır. Örgütler atama ile değil demokratik kongreler yoluyla, desteği üyelerden alarak göreve gelmeli ve kimsenin etkisi altında hareket etmemelidir. Demokrasinin olmaması halinde parti örgütleri her şeyi yukarıdan bekler, dolayısıyla gereken çalışmayı gösteremez. Bu sistemden başarılı siyasetçi de yetişmez. Bir siyasi partinin üst yönetiminin belirlediği genel politikayı ve stratejiyi, ülkenin her noktasına örgütler taşır. İktidar yolu ancak öyle açılır. Yöneticiler liyakatli olmalıdır. Onlar yalnızca il-ilçe binalarını bekleyen, verilen talimatları yerine getiren, temsil görevi yapan kişiler değildir. Bunlarla birlikte politika üreten, tüm üyeler arasında ayrım yapmadan hakkı, adaleti, liyakatı gözeten ve halkla iç içe ilişkiler kuran kişilerdir. Yöneticilik özveri ister, idealistlik ister, tevazu ister, bilgi ister. Binlerce üyeye sahip bir parti örgütünde bir parti toplantısına yüz kişi bile gelmiyorsa, her gittiğinizde il- ilçe binalarında yönetici bulamıyorsanız, seçimlerdeki başarısızlığa rağmen yöneticiler koltuklarda oturmaya devam ediyorsa, seçimle gelen bir il başkanı yönetimi kalırken, kendisi sesiz sedasız istifa ediyorsa orada durup, düşünmek gerekir.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                                        02.12. 2024

      

     

21 Haziran 2024 Cuma

CUMHURİYET HALK PARTİLİ BELEDİYELER

 







        CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde Bülent Ecevit’in genel başkanlığında yüzde 41,4 oy alarak birinci parti olduğu 1977 genel seçimlerinden sonra en yüksek oy aldığı seçimler oldu. CHP, bu seçimlerde yüzde 37,76 oy alarak İstanbul, Ankara, İzmir dahil olmak üzere 14 büyükşehir, 21 il, 337 ilçe, 48 belde belediye başkanlığı kazandı. CHP’sinin kapalı olduğu dönemde yerine kurulan Sosyal Demokrat Halkçı Parti de (SHP) 1989 yerel seçimlerinde yüzde 28,7 oy alarak birinci parti olmuş ancak parti genel sekreteri Deniz Baykal’ın genel başkan Erdal İnönü ile girdiği genel başkanlık mücadelesi sonucunda başarısını sürdürememişti.

      CHP’sinin yeni genel başkanı Özgür Özel’in neredeyse kendisinin bile beklemediği bu başarı karşısında temkinli davrandığını, sonucun 1989 seçimlerine benzememesi için belediye başkanlarını bazı konularda uyardığını görüyoruz. Özgür Özel seçimlerden önce seçimi kazanan belediye başkanlarının mal beyanlarını belediyelerin kapısına asacağını söyledi. (Bir kısım belediye başkanının dışında diğerlerinin mal beyanlarının asılıp, asılmadığını bilmiyoruz.) Seçimlerden sonra da bir genelge yayınlayarak belediye başkanlarının eş, dost, akraba kayırıcılığı yapmamasını istedi. O da bu oyların tepki ve ödünç oylar olduğunu biliyor. Bu oyların geri gitmemesi için başta genel merkez ve örgütler olmak üzere seçilen belediye başkanlarının hata yapmaması gerekiyor. Halkımız, belediyelerden iltimas, kayırmacılık, yolsuzluk, israftan uzak durarak beklentilerinin karşılanmasını istiyor. Başkanların kendi istikballerini değil, vatandaşın istikbalini düşünmelerini istiyor. Hizmet istiyor. Öncelik sırasının şatafat değil, ihtiyaç doğrultusunda olmasını istiyor. Halkımız, bu seçimlerde verdiği oylarla içinde olduğu durumdan memnun olmadığını ve umut olarak CHP’sini gördüğünü gösterdi. Ekonomik sebepler bunları başında geliyor.

       Seçilemeyen bazı belediye başkanları niye seçilemediklerinin ya da niye aday yapılmadıklarının farkında değiller. Halen başarılı olduklarını söylüyorlar. Sormak lazım;

O zaman neden caddeler biraz yağmur yağdığında göl oluyor? Her yer çamur ve bazı yerlerde asfalt çökmüş, yollar delik deşik, kaldırımlar bozuk.

Niye her sokakta bol miktarda sokak köpeğine rastlıyoruz? 

Neden yeşil alanlar ve çocuk oyun alanları yetersiz ve bakımsız?

Neden caddelerde gelişi güzel park eden ve hız sınırını aşan sürücülere bir şey diyen yok?

Niye insanların buluşabileceği bir kent meydanı, insanların doğru dürüst alışveriş yapabileceği bir pazar yeri, sosyal tesisler ve kent lokantaları yok?

Neden her köşe başında bir seyyar satıcı tezgahı var?

Neden oto parklar ve toplu ulaşım yetersiz?

Sonuç olarak şehirlerimiz keşmekeş halde. Milletimiz daha iyi yönetilmeye layıktır. 5 yıl için seçilen yöneticiler, kendileri için değil millet için seçildiklerini unutmasınlar. CHP’li belediye başkanlarının yüklendikleri bu görev gelecek nesillerin kaderlerini etkileyecektir. O yüzden gece gündüz çalışarak başarılı olmak mecburiyeti vardır.

 

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                     21.06.2024

 

11 Haziran 2024 Salı

MUZIR ADAM

 



        Ülkemizde, son zamanlarda en çok tartışılan konuların başında “liyakat”, konusu geliyor. Bu konu boşuna tartışılmıyor. Hemen hemen her alanda acemiliklere rastlıyoruz. Bazen bu acemiliklerin faturasını ülke olarak pahalıya ödüyoruz. Liyakat; eğitim, öğretim, bilgi, deneyim, beceri ve uzmanlık demektir. Devletin her kademesinde; yetkili kılınan her kişinin, öncelikle o işe layık olması gerekir. Güçlü devlet ancak öyle olur. Sadece devlet kademelerinde değil, özel sektörde de nitelik, kalite ve liyakat gerekir. İsmet İnönü başbakan iken 8 Temmuz 1929 tarihinde Ankara Hukuk Mektebinde yaptığı bir konuşmada liyakat konusuna değinerek şöyle demiştir; “Bir cemiyette en muzır (zararlı) adam, ehliyetsiz olduğu halde salahiyet (yetki) sahibi olandır.” Türkiye Cumhuriyet tarihinde Mustafa İsmet İnönü’nün (24 Eylül 1884 İzmir- 25 Aralık 1973 Ankara) ayrı bir yeri vardır. Kurtuluş Savaşında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı ve Cumhuriyet’in ilanından sonra başbakanıdır. Mudanya Mütarekesini ve Türkiye’nin tapusu Lozan anlaşmasını imzalayan heyetin başkanıdır. Atatürk’ten sonra 2. Cumhurbaşkanı ve CHP’nin genel başkanıdır. İkinci Dünya Savaşı’nda da Türkiye’yi savaştan uzak tutmuştur. İsmet İnönü, ileriyi gören çok iyi yetişmiş bir asker ve devlet adamıdır. Söylediği söz bugün de geçerlidir

     Her işin ehline verilmesiyle ilgili Kuranı Kerim’de de bir ayet vardır. Nisa Suresi (4) 58. Ayet. Meali şöyledir: “Şüphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Böylece Allah size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah her şeyi hakkıyla işiten, kemaliyle görendir.” Asırlar önce indirilen kutsal kitabımızdaki ayet günümüze ışık tutmakta ve liyakati emretmektedir. İster siyasetçi olsun, ister bilim adamı olsun, isterse sade bir yurttaş, aklı başındaki her insan her işin ehline verilmesini ister. Yöneticiye de, doktora da, öğretmene de, avukata da, mühendise de, din adamına da, bürokrata da, ustaya da ihtiyacımız olsa, işinde uzman olana, ehil olana gitmek, ona işimizi yaptırmak isteriz.

     Bir iş uzmanına yaptırılmazsa sonuç kötü olur. Liyakatsizlik, özellikle devlet yönetiminde olursa, daha büyük felaketlere yol açar. Milletin tümüne zarar verir. Onun için toplumu idare edecek siyasetçiler, devlet adamları ve bürokratlar için liyakat olmazsa olmazdır. Bunun olması için de başta demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan ve devleti yönetmeleri için görev verilen siyasi partilerin liyakata önem vermeleri ve demokratik kurallara göre yönetilmeleri gerekir. Tüm partilerde, milletvekili, belediye başkanı il genel ve belediye meclis üyeleri ön seçimle belirlenmelidir. Öyle olursa liyakate dikkat edilir. İyiler öne çıkar. Bu koltuklar liyakata göre değil de, güçlülere dayanılarak doldurulursa yerlerinin hakkını veremezler. Halkın değil, güçlülerin temsilcisi olurlar. Toplumun sağlıklı olması ve yönetilmesi için her alanda liyakat şarttır.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr                               11.06.2024

 

 

 

 

 

  

 

 

                 

 


31 Mayıs 2024 Cuma

LİDER KUMAŞI

 


 


                                               

      Lider kimdir? Lider; kitleleri peşine takan, sözüne güvenilen, dün söylediğini bugün değiştirmeyen, toplumun nabzını tutan, ufku geniş örnek kişidir. Mustafa Kemal Atatürk öyle bir liderdi. Ülkemizde halen onun kurduğu düzen ve söylediği ilkeler geçerlidir. O bir dünya lideriydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de bir liderdi. İnönü, Kurtuluş Savaşı kahramanı ve Türkiye’nin tapusu olan Lozan Anlaşmasını imzalayan kişiydi. Cumhuriyet tarihi boyunca Bülent Ecevit, Süleyman Demirel gibi liderler de geldi, geçti. Siyasi partilerin günümüzdeki genel başkanlarından kimin liderlik özelliklerine sahip olup olmadıklarını zaman gösterecektir. Kim lider, kim değil? Buna tarih karar verecektir.

     Türkiye gibi siyasetin kurumlaşamadığı bir ülkede siyasi partilerin genel başkanları neredeyse tek adamdır. Her şeye tek başlarına karar verebilirler. Şimdiye dek başarısız olduğu için genel başkanlıktan ayrılan sadece İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener oldu. Akşener’in 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde Millet İttifakını oluşturan Altılı Masa’dan (CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkarak) önce kalkması, ardından tekrar oturması ve bu seçimlerden on ay sonra yapılan 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, “özü başına”, diyerek seçimlere ittifak yapmadan “hür ve müstakil”, girmesi İYİ Parti ve liderine başarı getirmedi. Bu iki kritik karar seçmen tarafından karşılık görmedi. Sonuçta Meral Akşener başarısızlığın sorumluluğunu alarak parti genel başkanlığından ayrıldı.

       Millet İttifakı 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinden yenilgiyle çıktığı halde başta bu ittifakın en büyük partisi CHP olmak üzere 6 siyasi partiden hiç biri doğru dürüst bir özeleştiri yapmadılar. Seçimin analizini yapıp, neden kaybettiklerini ortaya koymadılar. Kazanılması kuvvetle umulan seçimler neden kaybedilmişti? CHP’nin genel başkanı ve Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu adaylık sürecini iyi yönetemedi. Altı siyasi partinin bir araya gelerek ittifak yapması ve kendisinin adaylığı normaldi. Ancak Masadaki ikinci büyük parti olan İYİ Parti’nin ve lideri Meral Akşener’in adaylık konusunda önceden ikna edilmesi gerekiyordu. İkna edilemiyorsa da diğer olası adaylar üzerinde durulmalıydı. İkinci hata toplam 7 kişinin cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olmasıydı. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir durumdu. Üçüncü hata da Zafer Partisi Lideri ile yapılan gizli protokoldü. 

       Seçim başarısızlığına rağmen istifa etmeyen Kemal Kılıçdaroğlu, Türk siyasi tarihinde pek rastlanmayan bir biçimde CHP 38. Olağan Kurultay’ında Özgür Özel ile girdiği genel başkanlık yarışını kaybetti. Yerini Özgür Özel’e bıraktı. Böylelikle 2023 yılındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde partilerinde güçlü vaziyette olan iki genel başkan bir yıl içinde yapılan iki seçim sonrası devre dışı kaldılar. CHP'sinde yapılan genel başkan ve kadro değişimi 31 Mart 2024 yerel seçimlerine de yansıdı. 5 Kasım 2023’ten beri genel başkan olan Özgür Özel genel başkanlığındaki CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde yüzde 37 oy alarak Türkiye’nin birinci partisi oldu. Ancak CHP genel başkanı Özgür Özel ve CHP yönetimi aldığı oyların tepki ve ödünç oylar olduğunu unutmamalıdır. Bundan sonra CHP'sinin izleyeceği politikalar da bize Özgür Özel’in lider kumaşına sahip olup olmadığını gösterecektir.



orhankalyoncu.blogspot.com.tr                 31 Mayıs 2024