Ülkemizin kader seçimi diye adlandırılan 7 Haziran 2015 milletvekili seçimlerini geride bıraktık. Açıklanan sonuçlara göre meclise 4 parti giriyor ve tüm bu partilerin genel başkanları da başarılı olduklarını söylüyorlar. Acaba öyle mi ? Şu anda ki tabloyu değerlendirmek için geçmiş seçimleri de göz önüne getirmek gerekir. 2011 genel ve 2014 yerel seçimleriyle son seçimleri kıyaslamak bize kimin daha başarılı olduğu konusunda herhalde yeterli ip ucu verebilir,
Türkiye de 2011 genel seçimlerinde AKP %49.95 (327 mv), CHP %25.93 (135 mv), MHP %12.98 (53 mv), HDP (Bağımsız) %6.58 (35 mv) çıkarmıştı. 2014 yerel seçimlerinde aynı partiler il genel seçimlerinde AKP %45.6, CHP %27.8, MHP %15.2, HDP %4.2 almışlardı. Son 2015 genel seçimlerinde ise AKP %40.86 (258 mv), CHP %24.95 (132 mv), MHP %16.28 (80 mv), HDP %13.12 (80 mv) oranlarında oy aldılar. Bu duruma göre görünen şu ki; ülkemizi 12 seneyi aşkın tek başına yöneten İktidar partisi AKP bu imkanını artık kaybetmiş, aldıkları oy oranı, ve milletvekili sayıları azalmıştır. Her ne kadar başarılı olduklarını söyleseler de AKP yöneticileri, bundan sonraki süreçte başka partilerle uzlaşma aramak mecburiyetinde kalacaktır.
Seçimlere ana muhalefet partisi olarak giren ülkemizin ikinci büyük partisi CHP ‘si de % 24.95 ile yetinmek zorunda kalmış, yıpranan iktidarın yerine alternatif olamamıştır. Son seçimde, bundan önceki 2011 ve 2014 seçimlerindeki oy oranına erişememiş, o seçimlere göre 1 ile 3 puan arasında bir oy kaybına uğramıştır. 12 senedir yıpranan ve oy kaybeden bir iktidara rağmen, ana muhalefet partisi eğer oylarını arttıramıyor ise durup düşünmelidir. “Biz başarılıyız, sonuçtan memnunuz”, demek, yapısal sorunları yok eder mi? Tek başına genel başkanının çalışması yerine örgütsel ağın kurularak bilinçli üyelerin nokta çalışmasında bulunması ama ondan önce eşitlikçi, adil, şeffaf, demokratik, katılımcı bir yönetim anlayışının partide hakim kılınması gerekmez mi?
MHP oylarını arttıran iki partiden biridir. Diğer seçimlere göre yaklaşık %3 gibi bir oy artışı var. Bu durum yeterli mi ? Göreceli bir başarı söz konusu. %10'luk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışılan HDP ise pek çok kişi tarafından beklenmeyen bir başarı yakalamıştır. Türkiye partisi olma sloganı ile birlikte AKP’yi durdurma amacıyla seçim barajını aşması için verilen oyların da bu başarıda katkısı vardır. Bu başarının kalıcı olup, olmayacağını önümüzdeki seçimler gösterecektir. Türkiye partisi olma sözlerini yerine getirirlerse, başarılarını devam ettirebilirler.
Seçimlerin, Trakya bölgesinde nasıl seyrettiğine bakarsak, şöyle bir tablo ortaya çıkıyor; Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale’de CHP birinci parti olma durumunu sürdürmektedir. Toplam 16 olan milletvekilliğinden CHP, 9’unu, AKP, 5’ini, MHP’de 2’sini almıştır. Edirne ve Uzunköprü’de de açık ara CHP öndedir. Edirne’de CHP % 52.98, AKP % 24.79, MHP % 15.64 dür. Uzunköprü’de de CHP % 58.72, AKP % 21.60, MHP % 14.90 dır. Edirne için bu oy oranlarına göre; son seçimde MHP aynı kalırken, CHP oy oranını 2011 seçimlerine göre % 3 arttırmış, AKP % 6 düşürmüştür. Ancak 2014 yerel seçimlerinde CHP, il genel seçimlerinde % 42 de kalmıştı.
Edirne için “CHP’sinin kalesi “, sözünü çok duyar olduk. Bu sözün doğrusu, “cumhuriyetçilerin kalesi” şeklinde olması gerekir. Çünkü geçmişe baktığımızda Edirne halkı, 1950’lerde Menderes’in DP’sine, 1960’larda Demirel’in AP’sine, 1970’lerde Ecevit’in CHP’sine, 1980’lerde Özal’ın ANAP’ına, 1990’larda önce DYP’ye ve SHP’ye sonra DSP’ye ve 2000’lerden sonra da CHP’ye oy vermişlerdir. Bu durum, Edirne seçmeninin çok duyarlı olduğunu gösterir. O duyarlılık Atatürk’e, onun ilke ve devrimlerine, cumhuriyet ile demokrasiye sahip çıkmasından ileri gelmektedir. Bu yüzden Edirne'deki oylar, hiçbir zaman, hiç bir parti için çantada keklik değildir.
Sonuç olarak bu seçimlerde, her parti kendini son derece başarılı bulmaktadır. Eğer sonuçlar gerçekten iyi irdelenmez, halkın istedikleri anlaşılmaz ve başta kalmak için mazeret üretilirse sadece partilere yazık olmaz, dev sorunlarla karşı karşıya olan ülkemize de yazık olur. Partilere düşen görev çıkan bu tablodan halkın isteklerine yanıt verecek bir hükümet çıkarmaktır. İşleri kolay değildir ama siyaset zaten zorluklara çözüm bulma sanatı değil midir?
Hür Gazete 23.06.2015