Burası Türkiye…
Burada siyaset, kandırmaca üzerine
inşa edilir.
Burada siyaset, kitleleri uyuşturan
algı üzerine inşa edilir.
Burada siyaset, halk
yağcılığı/popülizm üzerine inşa edilir.
Yukarıdaki cümleler, yazar Soner Yalçın’ın 30 Ocak 2020 tarihli Sözcü Gazetesindeki Hakikat Köşesinde yayınlanan "İmamoğlu", başlıklı yazısından alındı. Teorik olarak siyasetin, topluma hizmet etme amacıyla yapıldığı söylenir. Ancak gerçekte öyle olmadığını, yukarıdaki satırlar bize anlatmış. Her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var, ülkesini, vatanını, bayrağını, milletini seven ilkeli, idealist siyasetçilere.
Kimi zaman yönetici olanların düşündüğünün aksine milleti her zaman kandırmanın mümkün olmadığını tarih bize göstermiştir.
Yani siyaset;
Bir yalan söyleme sanatı
değildir.
Bir illüzyon değildir.
Bir algı yönetimi değildir.
Gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. Millet gerçekleri öğrendiğinde gereken yanıtını verir.
Kimi yöneticiler de halka hizmet etmek için seçildiklerini unuturlar, etrafındaki yağcıların söylediklerinden, “küçük dağları ben yarattım”, havasına girerler. Bazen de yalnız kaldıklarında aynaya baktıklarında karşılarında bir dev görürler. Bu tavır da, sağlıklı bir tavır değildir.
Demokrasilerde; hesap vermek, şeffaf davranmak, adil olmak, yasalara uymak zorunluluğu vardır.
Akıllı bir siyasetçi kısa zamanda çok düşman yaratmaz.
Bir filin, züccaciye dükkanına girmesi gibi hareket eden, kırılmadık bir şey bırakmayan siyasetçi ilk seçimde yenilgiye mahkumdur. O zaman da, “ben ne yaptım”, demenin pek bir anlamı olmayacaktır.
Son söz: Sel (siyasetçi) gider, kum (millet) kalır.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 02.02.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder