11 Nisan 2020 Cumartesi

AYRIŞMAK

Kelebekler Sergisi- Fotoğraf:Ali Çıtak

                               

                                                                    
             Ayrışmak; birbirinden ayrı düşmek, karşı tarafta olmak anlamı taşır. Bunun zıttı da birleşmek, bütünleşmektir. Hayatın her alanında neredeyse Kabil’le Habil’den beri sosyal ayrışma diyebileceğimiz kavramı sonuna kadar hisseder, yaşarız. Mahallede maç yaparken iki taraf bulunur, birbirlerini yenmek için mücadele eden. Kan davasında birbirini yok etmek isteyen hasımlar vardır. Her takımın fanatik taraftarı için en büyük, kendi takımıdır. Ülkeler arasında, dini inanışlarda, mezheplerde, siyasi partilerde de bu ayrışmayı görürüz.
                
            Bir yerde insan topluluklarını, böl-yönet anlayışıyla ayrıştırarak yönetmek en kolay idare etme şeklidir. Olaylara at gözlüğü ile bakanlar başka gerçeklerin de olabileceğini göremezler. Onlar için tek doğru vardır. O da inandığı kişilerin gösterdiği yoldur. Halbuki ak ile karanın orta yolu vardır. Ama fikri sabit kişileri ikna etmenin imkansızlığı ortadadır. Ülkemizde de aynı amaç için yola çıkmış ideal birliği olması gereken bir siyasi partide bile ayrışma son raddesindedir. Acımasız siyasi rekabet parti üyeleri arasında ayrıştırmayı getirir. Liyakata bakmadan kendi taraftarlarının bir yerlere gelmesi için insanların ayrışması gerekir. Her zaman geçerli taktiktir. Böl ve yönet. Bu ülkeler arasında da böyledir. 2. Dünya Harbinden sonraki soğuk savaş döneminde dünyanın Demirperde Ülkeleri ve Hür Dünya Ülkeleri olarak ayrılması buna örnektir.
                  
           Bu ayrışmanın ve ayrıştırmanın yanlışlığını, bize dünyanın başındaki felaket olan Coronavirus salgını acı bir şekilde gösterdi. Sadece Türkiye olarak değil, dünya olarak hepimizin aynı gemide olduğunun farkına vardık. Evrensel toplumun bir parçası olarak başka ülkeleri, yaşadığımız çevrede komşularımızı,  arkadaşlarımızı, akrabalarımızı ve en ücra köşede yaşayan sosyal yapımızın en savunmasız vatandaşımızı da düşünmek zorunda olduğumuzu gördük. Kendimizi ve ailemizi korumanın yolunun onları korumaktan geçtiğini anladık. Coronavirus salgını, hepimize dünyanın aslında çok büyük ve güçlü olmadığını, zerre kadar bir virüs ile alt edilebileceğini kanıtladı. Doğanın vahşi bir şekilde tahrip edilmesi, nükleer santrallerin faaliyeti, 5 G teknolojisinin sebep olduğu radyasyonun yayılması, ozon tabakasının delinmesi, Buzulların erimesi, derelerin, ırmakların, ovaların kirletilmesi, toprağın fenni gübre- ilaçlarla zehirlenmesi, savaşlarda yüksek teknolojili ve biyolojik silahların kullanılması; dünyayı neredeyse, düşmanı böyle gözle görülmez bir virüs olan bir Dünya Savaşının eşiğine getirdi. 
           
           Bunun sonucunda artık insanlar dünya üzerinde ayrışma değil, bütünleşme olması gerektiğini düşünmeye başladılar. Yakın zamana kadar birbirleriyle amansız rekabet içinde olan Çin’in Amerika’ya sağlık malzemesi yardımı yapacağını, Rus doktorlarının İtalya’da salgının en fazla görüldüğü şehirlerde yoğun olarak çalışacağını kim düşünebilirdi? İnsanlık birlikte mücadele etmeyi, bütünleşmeyi öğrenecektir. Hiç kuşkusuz, 3,5 ayda dünyayı ve ülkemizi saran Coronavirus salgını, insanlığın ortak çabasıyla önlenecektir. Ancak muhtemeldir ki; hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.





orhankalyoncu.blogspot.com.tr      11.04.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder