18 Nisan 2020 Cumartesi

ÖNLEMLERE UYMAYANLAR VİRÜSE DAVETİYE ÇIKARIYORLAR

SAFRANBOLU-Mencilis Mağarası Yolu

               
                 
            Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu, dünyayı saran Coronavirus salgını ile mücadele kapsamında vatandaşlarımızı önlem almaları için devamlı uyarıyorlar. Salgının önlenmesi konusunda devletin ve yöneticilerinin görev ve sorumlulukları olduğu kadar kuşkusuz ülkede yaşayan tüm vatandaşların da görev ve sorumluluğu vardır. O da önlemlere sıkı sıkıya uymaktır. Son günlerde yaşanan olaylardan sonra ister istemez aklımıza şöyle bir soru geliyor. Acaba vatandaşlar olarak yasaklara, önlemlere, uyarılara ne kadar uyuyor, dikkat ediyoruz?
              
           Öncelikle, bu salgının ne kadar tehlikeli olduğunu vatandaşlar kavradı mı? Bunun yeteri kadar anlaşılmadığı 10 Nisan 2020 akşamı açıklanan 30 büyükşehir ve Zonguldak’ı kapsayan hafta sonu dışarı çıkma yasağının ilanından sonra bilhassa İstanbul’da yaşanan panik havası bize gösterdi. 250-300 bin insanın 2 saatlik bir sürede hiçbir tedbire uymadan birden dışarı çıkıp alışveriş yapmak istemesi bulaşma riskini arttırdı. Bunda ilan şeklinin ani olması kadar insanların da bilgisiz olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Sanki toplumsal olarak  “bize bir şey olmaz”, mantığı işledi.
                 
           40 bin nüfuslu küçük bir ilçede yaşıyoruz. Merkezi idarenin aldığı önlemlere ilaveten belediye ve kaymakamlık da ilave tedbirler alıyor, ikazlar yapıyor. Yine de insanların maskesiz dolaştığı, sosyal mesafeye uymadığı, işi olmayanların (20 yaş altı gençlerin-65 yaş üstü yaşlıların) dışarıda olduğu görülüyor. Perşembe günleri kurulan ilçe pazarında, bir kadın vatandaş gülerek kendisine verilmek istenen dezenfektanı ve maskeyi almadan, “bana virüs bir şey yapmaz, benim alerjim var, maske de takamam”, deyip, geçiyor. 16 Nisan 2020 günü perşembe pazarından bir başka manzara; bir at arabasında, arabacının dışında 4 kadın vatandaş maskesiz, dip dibe oturmuş vaziyette pazardan aldıkları pazarlıkları evlerine götürüyorlar. Onun gibi başka arabalar ve onlara hiçbir korunma tedbiri almadan binen onlarca vatandaş var. Bir kişinin virüs taşıyıcısı olması halinde mahalle hatta ilçenin karantina altına alınması gerekebilecektir. Bu yüzden belki de, yüzlerce esnafın, işletmenin işi aksayacaktır.
                  
            Türkiye’de bu salgının ilk vakasının görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden beri geçen 35 günde 16 Nisan 2020 itibarıyla vaka sayısı 74,195, can kaybı 1,643 olmuştur. Henüz tepe noktasına ulaşılmadığı için inişe de geçilmemiştir. Eğer tedbirlere sıkı sıkıya uyulmazsa hem insan kaybımız artacak, hem de tedbirlerin süresi uzayacaktır. Bunun ekonomik ve sosyal kayıpları da olacaktır. Hastalıktan sonra da bu konular gündeme gelecektir. Önlemlere uymayanlar, önlemlere uyanları da tehlikeye atıyor. O yüzden bir an önce disiplin içinde önlemlere milletçe uymalıyız. Önlemlere uymak her şeyden önce bilinçli vatandaşın görevidir, sorumluluğudur. Önlemlere uyduğumuz takdirde kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, komşularımızı, hemşehrilerimizi de korumuş olacağız. Bu virüs; kadın-erkek, zengin-fakir diye ayırım yapmıyor. Bulaştığı anda tehlike zili çalıyor. Kurtulmak için uğraşmaktansa, hiç yakalanmamaya çalışmak, akla en uygun yoldur.

Son söz: Temizlik kurallarına, sosyal mesafeye uyalım, maskemizi takalım. Evde kalalım.



orhankalyoncu.blogspot.com.tr   18.04.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder