Dünyayı kasıp kavuran Coronavirus salgını
Avrupa’dan sonra ülkemizde de hızla artmaya devam ediyor. İlk vakanın
açıklandığı 11 Mart 2020’den beri geçen 3 haftada, 2 Nisan 2020 tarihi
itibarı ile 18,135 Coronavirus vakası tespit edilmiş, 356 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir. Sağlık yetkililerinin yaptığı açıklamalarda belirttikleri gibi sosyal
izolasyonun, sosyal mesafenin ve temizlik kurallarına uymanın önemi çok büyüktür.
Ayrıca bu salgının yayılmasının önlenmesi için başta yaşlılar olmak üzere
dışarıda işi olmayan herkesin evde kalması gerekir.
Yaşadığımız ilçede de belediye
hoparlöründen sık sık “evde kal”, anonsları duyuyoruz. Belediye uyarı anonsları
yaparak, çevreyi dezenfekte ederek en temel görevini yapıyor. Ancak bundan
ötesi benim görevim değil, diyebilir mi? Yani o beldede yaşayan insanların acil
ihtiyaçları, sorunlarına kayıtsız kalabilir mi? Eğer biz, Türkiye olarak
Anayasamızda yazıldığı gibi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti isek ne
merkezi idare, ne de halkın seçtiği belediyeler bu duruma kayıtsız kalabilir.
Halkın seçtiği ve ulaşabileceği
ilk merci yerel yönetimlerdir. Yani belediyelerdir. Bir süre daha devam etmesi
beklenen Coronavirus salgını nedeniyle zor durumda kalan vatandaşlarımızın
sayısı her geçen gün ne yazık ki artmıştır. İşsiz kalanlar, dükkanı kapalı olan
ya da iş yapamayan esnaflar ve benzerleri için bazı belediyeler elini taşın
altına koymuşlardır. Örneğin Ankara ve İstanbul Belediyeleri kentlerinde oturan
işsiz ve zor durumdaki hemşehrileri için nakit ve gıda yardımı paketi
hazırlamış, Eskişehir Belediyesi, (özellikle 65 yaş üzeri kronik rahatsızlığı
olanlar başta olmak üzere) vatandaşların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için
24 saat açık Kriz Masası ve Vefa Sosyal Destek Grubu oluşturmuşlardır.
İstanbul/Beylikdüzü Belediyesi ve Denizli/Acıpayam belediyesi de (bütün ilçeyi
gönüllü karantina altına alarak) Vefa Grubu kurmuşlardır.
Uzunköprü, 40 bin nüfusa sahip orta çaplı bir
ilçedir. Tarım ve tarıma bağlı sanayinin
zayıflamasından dolayı ekonomik yönden eski gücü olmayan ilçede kazancı buna bağlı olan esnaf,
bir de bu salgından ötürü dükkanını kapayınca kirasını, Bağ-Kur primini
ödeyemez duruma düşmüştür. İşini kaybedenler ve işsizler de cabası. Sosyal
belediyecilik, böyle zor durumlarda halkın yanında olmayı gerektirir. Belediye,
müşkül duruma düşen, zaruret içinde olan aileleri saptayıp gereken yardımı kaymakamlıkla
beraber eş güdümlü olarak yapabilir. Bunun maliyetini, 2020 yılında belediyenin
yapmayı planladığı Ramazan ayı iftar yemekleri ve Eylül ayındaki Festival
programlarını iptal ederek karşılayabilir. Bunun dışında bazı belediyelerin yaptığı gibi evden çıkmaması istenen yaşlı
vatandaşlarımızın ihtiyaç ve alışverişlerini yapmak için genç belediyecilerden
Vefa Sosyal Destek Grubu kurulabilir. Unutmayalım ki, olağanüstü bir dönemden
geçiyoruz. Bu dönem, yapılanları ve yapılamayanları ile tarihe geçerek derin
izler bırakacaktır. Onun için şimdi görev zamanı. Herkes görev başına!
Son söz: Halkımız zor zamanında yanında yer
almayanları değil, alanları hatırlayacaktır.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 03.04.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder