5 Mayıs 2022 Perşembe

ALGI DÜNYASI

Caddebostan/İstanbul

         


          Algı yaratmak; gerçek olmayan bir durumu “öyleymiş gibi”, sunmaya çalışmaktır. Gerçekleri eğip, bükerek toplumu aldatmaya yönelik bir göz boyamadır.  Balık hafızalı bir toplum olduğumuz için bu yönteme başvuran yöneticilerin tatlı sözlerine çabuk kanıyor, hemen ortalığı toz pembe görüyoruz. Her ne kadar siyasilerin sözleri buz üzerine yazılı olsa da halkımız onların vaatlerine inanmak istiyor. O yüzden siyasilerin dün söyledikleri ile bugün söyledikleri birbirini tutmasa da önemi yok. Biz iyi olacağına inanmak istiyoruz.

         Hasta yatağındaki bir hastaya uygun tedavi tatbik etmeyip, her gün “iyileşeceksin“ demekle, nasıl hasta iyileşmeyecek ise, Türkiye ‘de de “vatandaşın ekonomik durumu çok iyi, hayat pahalılığı geçici, yaşam standardımız Avrupa’dan bile iyi“, demekle ekonomik durumumuz daha iyi olmuyor. Bu pompalanan iyimser hava ne yazık ki çarşıda, pazarda hemen sönüyor. Algı yönetmeye yarayan her türlü aygıt devletin elinde olduğu için sade bir yurttaş olarak bundan kaçamıyoruz. Görsel ve yazılı basının büyük bir kısmı ile yapılan propaganda karşısında şaşırıyoruz.
         Bazılarına göre; Mart 2022’de işsizlik düştü, enflasyon da yıl sonunda düşecek. Bunlara bağlı olarak hayat pahalılığı da kalmayacak." Teselli edici bu söylemler, ne yazık ki gerçeği ifade etmiyor. Örneğin Döviz, benzin, mazot, doğal gaz, elektrik, kömür, ulaşım fiyatları geçen yıla göre ikiye katlamış. Hatta bazılarında üçe. Meyve- sebze fiyatları uçmuş. Domates, salata, kabak, patlıcan, biber fiyatları 25-50 lira arasında değişiyor. Et, süt, ayçiçek, zeytinyağın fiyatları da el yakıyor. TÜİK’in yıllık enflasyon rakamı bile % 61. Memura, emekliye yılbaşında yapılan zam ise geçen yılın enflasyon farkı ile birlikte sadece % 30,5. Bu demektir ki verilen zam ilk üç ayda erimiş. Sabit gelirli yurttaşlarımız % 30,5 alacaklı bile olmuş. Sadece onlar mı? Esnaf, işçi ve çiftçilerin durumu da farklı değil. Temel’in durumu gibi;       Temel, hasta yatağında yatarken eşi, çocukları ve dostları “iyisin, iyisin”, diye ona moral veriyorlarmış. En sonunda ölünce, açılan vasiyetinde mezar taşına şöyle yazılmasını istemiş, “hastayım, hastayım dedim, inanmadınız. İşte görün bakalım ne oldu?


                                

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder