![]() |
Edirne-Karaağaç |
Toplumu idare
etmek için seçimle gelenlerin oturduğu koltuk, rahat bir koltuk değildir. Tabiri
caizse, iğneli bir koltuktur. Bu terim, toplum adına sorumluluk yüklenmiş
birinin görevinin, ne kadar ağır olduğunu ifade eder. O koltuklarda oturanlar,
bu durumu bilerek oraya oturmuşlardır. Oy vererek, o kişinin o koltuğa
oturmasını ve kamu gücünü kullanmasını sağlayan halk, aynı zamanda denetim ve
eleştiri hakkını da kullanır. Onun
için seçimle bir yere gelen bir kişi, en sert eleştirilere bile tahammül etmek,
demokratik kurallara uygun hareket etmek zorundadır. Halka sırtını dönemez,
kibirle hareket edemez, her aklına geleni söyleyemez. O, artık toplumun
temsilcisidir. “Taç giyen baş akıllanır”, sözü onun rehberi olmalıdır.
Bir yeri iyi yönetmek orada sadece kendi hakimiyetini kurmak değildir.
Yönetim takım oyunudur. İyi bir yönetici, kadrosunu kurarken eşe, dosta, arkadaşa
göre değil, ehliyete ve liyakata göre hareket eder. Sadece alkışlardan,
övülmekten güç alan yöneticiler, altlarından koltukları gidince, bu alkışların tersine
döndüğünü görürler ama artık çok geçtir. Halk, kendisine hizmet edeni de, algı
yönetimiyle kendisini kandıranı da unutmaz. Meşhur sözdür, “şehir mezarlıkları
kendini vazgeçilmez sananlarla doludur.” Yöneticiler, halkın tepkisini ya da
eleştirilerini kendisine yapılan bir haksızlık olarak görmemelidir. Tam aksine eleştirilere
kulak vermeli ve hoşgörülü olmalıdır.
Demokrasi
yolunda düşe kalka yol almaya çalışan bir ülkeyiz. Siyasi, sosyal, ekonomik
zorlukların yanı sıra iç ve dış tehditlerle de karşı karşıyayız. Bu durum
içinde, kimin ne olacağı artık ayrıntı bile değildir. Siyaseti, koltuk kapma
yarışı olarak görenlerin yerini, siyaseti hizmet etme yarışı olarak görenlerin
alması gerekir. O zaman ülkemiz gelişir. Toplumun parasını idare edenler, bu
parayı çarçur edemezler. Hele siyaseti zenginleşme aracı olarak gören ve buna
göre hareket edenleri halk katiyen affetmez. Bu konuda yıllardır halk arasında
söylenen anonim bir halk deyişi vardır. Her zaman, her şeyi yağma Hasan’ın
Böreğine çevirenler için söylenir;
Hasan Dağı arpalıktır,
Eğer saban yürürse.
Her derede bir değirmen,
Eğer
suyu gelirse…
Her
kümeste bir tavuk,
Eğer
köylü verirse…
Güzel
gidiş bu gidiş,
Eğer
sonu gelirse!
Son söz: “Türkiye’de bilgisizliğin en geçerli olduğu yer, hiç şüphesiz siyaset hayatıdır. Eğer bilgisizliğin diploması verilseydi, siyasi partilerimiz birer okul olurdu. “ Uğur Mumcu
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 29.11.2022