1931 yılının başında Afet İnan, Gazi Mustafa Kemal’in talimatıyla “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” adlı okullarda okutulacak bir yurttaşlık kitabı yazıyordu. Atatürk, bugün bile demokrasi dersi olacak şu eklemeleri yapmasını istedi. “Artık bugün demokrasi fikri, daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci yüzyıl, birçok diktacı hükümetlerin bu denizde boğulduklarını görmüştür… Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, seçtiği dinin gereklerini yapmak ya da yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin vicdanına hakim olunamaz. Herkes düşündüğünü istediği gibi söyleyebilmelidir. En büyük hakikatlar ve gelişmeler, düşüncelerin serbestçe ortaya konması ile meydana çıkar.” İlave etti. “Yeryüzünde hiçbir uygar millet siyasi partilerin varlığından ve faaliyetinden uzak kalamaz. Her halde uygar ve demokrat memleketlere partiler gereklidir. Partiler milletlerin siyasi kökleridir.” 20. asrın başlarında İtalya’da Mussolini, Almanya’da Hitler gibi diktatörlerin olduğu dönemde Atatürk devlet adamlarına demokrasi dersi veriyordu.
Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk 1937 yılında Mecliste yaptığı (son) konuşmada şunları
söylemiştir; “büyük davamız en medeni ve
en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu büyük Türk milletinin
dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için fikir ve hareketi
beraber yürütmek zorundayız. Bu teşebbüste başarı ancak planlı ve rasyonel
tarzda çalışmakla mümkün olabilir. Bu sebeple okuma yazma bilmeyen tek vatandaş
bırakmamak, memleketin büyük kalkınma savaşının ve yeni çatısının istediği
teknik elemanları yetiştirmek, memleket davalarının ideolojisini anlayacak,
anlatacak, nesilden nesile yaşatacak fert ve kurumları yaratmak; işte bu önemli
umdeleri en kısa zamanda temin etmek Eğitim Bakanlığının üzerine aldığı büyük
ve ağır mecburiyetlerdir.” “Bizim
yolumuzu çizen içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız millet ve bir de
milletler tarihinin binbir facia ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız
neticelerdir. Elimizdeki programın ruhu bizi, yalnız bir kısım vatandaşla
alakalı kalmaktan meneder. Biz bütün Türk Milletini hizmetindeyiz.”
Atatürk’ün
bütün arzusu Türk Milletini çağdaş uygarlığın üzerine çıkarmak ve Türkiye
Cumhuriyetinin gelişmiş ülkeler arasında yerini alması idi. Başarabildik mi? Ne
kadar başarabildik?
Son Söz: 1931 yılında başbakan İsmet İnönü
basın yasası görüşülürken şu ünlü konuşmasını yaptı. “Arkadaşlar! Eğer bir memlekette namus sahipleri en az eşirra (kötüler,
namussuzlar) kadar sabırlı olmazsa o memleket mutlaka batar.”
KAYNAK: Turgut Özakman CUMHURİYET Türk Mucizesi -İkinci
Kitap
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 14.02.2024