İki boksör ringde kıyasıya dövüşüyordu. Biri, ötekini fena dövüyordu. Dayak yiyen boksör neredeyse
düşecekti. Gong çaldı. Ara verildi.
Dayak yiyen boksörün antrenörü, “ dayan
aslanım, rakibini fena benzettin, şimdi düşecek”. Boksör toparlandı, 2. raunda çıktı.
Çıkar çıkmaz bir sağ kroşe, arkasından bir aparkat yedi. Düşmemek için ringin
iplerine yaslandı. Antrenörü kenardan bağırıyordu, “dayan oğlum, şimdi
düşüreceksin.” Nakavt olacakken gong imdadına yetişti. Ara verildi. Dayak yiyen boksörün antrenörü, “vur
aslanım, fena dövüyorsun”, diyerek teşvik etmeye devam etti. Boksör dayanamadı, “ben onu dövüyorsam, beni kim dövüyor?”
SENDE BU ENSE OLDUKTAN SONRA
Pazar yerinde gezinirken adamın biri, çelimsiz birine
şu teklifi yaptı. "Şu ensesi kalın, iri yarı adamı görüyor musun?” “Evet”. “İşte onun ensesine her tokat attığında sana bir altın vereceğim.” Hemen
kabul etti. Gidip, adamın ensesine bir şaplak patlattı. Adam arkasına hiddetle döndü. Cılız adam, “kusura bakmayın, sizi birine benzettim.” Adam mazereti kabul etti. Biraz sonra tekrar ensesine bir tokat yeyince artık iyice sinirlenmişti. Adamın boğazına sarıldı.“Aman”, dedi, cılız adam. "Şuradaki adamda bu kadar altın, sizde bu ense olduktan sonra daha çok tokat yersiniz”.
Ülke olarak gergin günlerden
geçiyoruz. Ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı, enflasyon, yükselen döviz fiyatları,
iç ve dış tehditler, siyasi çekişmeler sonucu neredeyse gülmeyi unuttuk. Biraz
gülümseyelim.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
02.07.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder