4 Haziran 2018 Pazartesi

MİLLETİN VEKİLİ


     






          Demokrasi yolunda düşe kalka yol almaya çalışan bir ülke olarak siyasi, sosyal, ekonomik zorlukların yanı sıra iç ve dış tehditlerle de karşı karşıyayız. Bu durum içinde artık kimin ne olacağı ayrıntı bile değildir. Siyaseti bir şey olmak için yapanlar lüks kamara da otursalar bile tek başına kurtuluş yoktur. CHP genel merkezi, kendi belirlediği milletvekili listeleriyle seçime girmeye hazırlanıyor. Tabandan gelen tepkiler dikkate bile alınmıyor. Kriterlerin ne olduğunu kimse bilmiyor. Onun için ön seçim şarttır.
       
         Türkiye 24 Haziran 2018 de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle artık yeni bir döneme girecektir. Ülkemizi, 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu ile kabul edilen değişikliğe göre geniş yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanı başkanlığında bakanlar yönetecektir. Cumhurbaşkanı Hükümet Sisteminde, bakanların ve cumhurbaşkanı yardımcılarının hepsi dışarıdan atanacak ve onların sorumluluğu sadece cumhurbaşkanına karşı olacaktır. İstediği takdirde cumhurbaşkanı onları görevden alabilecektir. Eğer milletvekillerinden biri bakan olursa milletvekilliğinden istifa edecektir. Halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisinde bakanlar için güvenoyu aranmayacak, gensoru verilemeyecektir. Bütçeyi cumhurbaşkanı hazırlayacak, millet meclisinde kabul edilmediği takdirde yeniden değerleme oranında arttırılarak geçerli olacaktır. Milletvekillerin görevleri azaldığı halde meclisin milletvekili sayısı 600’e çıkacak, görev süreleri 5 yıl olacaktır.
        
         Hükümetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığından beri (olağanüstü durumlar hariç) daima halkın seçtiği meclis içinden, meclisten güvenoyu alarak kurulmuşlardır. Bu durum milletvekillerin ve bakanların halkla iç içe olmasını ve gerektiğinde halka hesap vermesini sağlamıştır. Milletvekillerin seçim bölgelerindeki köylere, kentlere gidip halkı dolaşması, dertlerini dinlemesi bu nedenledir. Dışarıdan atanacak bakanların halkla ilişkileri bu denli yakın olamayacaktır.
         
          Bir de şu sorular akla gelmektedir. Bu sistemde yapılacak seçimler sonucunda cumhurbaşkanı başka bir partiden, meclis çoğunluğu başka partilerden olursa ne olacaktır? İstenen istikrar ve uyum gerçekleşecek midir, yoksa sık sık erken seçimlerle mi karşılaşacağız? Hızlandırılmış bir seçim süreci yaşıyoruz. Seçime 25 gün kala henüz partilerin milletvekili adaylıkları kesinleşmedi. Diğer yandan cumhurbaşkanı adayları, kampanyalarını, mitinglerini, televizyon programlarını sürdürüyor. Önemli tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bu seçimler yalnızca Türkiye’nin 5 yıla damgasını vurmakla kalmayacak, tüm geleceğimizi de etkileyecektir.

Son söz: Her seçim, yeni bir başlangıçtır.





30/05/ 2018
Orhan Kalyoncu
orhankalyoncu.blogspot.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder