Demokrasi
yolunda düşe kalka yol almaya çalışan bir ülke olarak siyasi, sosyal, ekonomik
zorlukların yanı sıra iç ve dış tehditlerle de karşı karşıyayız. Bu durum
içinde artık kimin ne olacağı ayrıntı bile değildir. Siyaseti bir şey olmak
için yapanlar lüks kamara da otursalar bile tek başına kurtuluş yoktur. CHP genel merkezi, kendi belirlediği milletvekili listeleriyle seçime girmeye hazırlanıyor. Tabandan gelen tepkiler dikkate bile alınmıyor. Kriterlerin ne olduğunu kimse bilmiyor. Onun için ön seçim
şarttır.
Türkiye 24 Haziran 2018 de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili
seçimleriyle artık yeni bir döneme girecektir. Ülkemizi, 16 Nisan 2017 Anayasa
Referandumu ile kabul edilen değişikliğe göre geniş yetkilerle donatılmış
cumhurbaşkanı başkanlığında bakanlar yönetecektir. Cumhurbaşkanı Hükümet
Sisteminde, bakanların ve cumhurbaşkanı yardımcılarının hepsi dışarıdan
atanacak ve onların sorumluluğu sadece cumhurbaşkanına karşı olacaktır. İstediği
takdirde cumhurbaşkanı onları görevden alabilecektir. Eğer milletvekillerinden
biri bakan olursa milletvekilliğinden istifa edecektir. Halkın seçtiği milletvekillerinden oluşan Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bakanlar için güvenoyu aranmayacak, gensoru verilemeyecektir.
Bütçeyi cumhurbaşkanı hazırlayacak, millet meclisinde kabul edilmediği takdirde
yeniden değerleme oranında arttırılarak geçerli olacaktır. Milletvekillerin
görevleri azaldığı halde meclisin milletvekili sayısı 600’e çıkacak, görev
süreleri 5 yıl olacaktır.
Hükümetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığından beri (olağanüstü durumlar hariç)
daima halkın seçtiği meclis içinden, meclisten güvenoyu alarak kurulmuşlardır.
Bu durum milletvekillerin ve bakanların halkla iç içe olmasını ve gerektiğinde
halka hesap vermesini sağlamıştır. Milletvekillerin seçim bölgelerindeki
köylere, kentlere gidip halkı dolaşması, dertlerini dinlemesi bu nedenledir. Dışarıdan
atanacak bakanların halkla ilişkileri bu denli yakın olamayacaktır.
Bir
de şu sorular akla gelmektedir. Bu sistemde yapılacak seçimler sonucunda cumhurbaşkanı
başka bir partiden, meclis çoğunluğu başka partilerden olursa ne olacaktır?
İstenen istikrar ve uyum gerçekleşecek midir, yoksa sık sık erken seçimlerle mi
karşılaşacağız? Hızlandırılmış bir seçim süreci yaşıyoruz. Seçime 25 gün kala henüz
partilerin milletvekili adaylıkları kesinleşmedi. Diğer yandan cumhurbaşkanı
adayları, kampanyalarını, mitinglerini, televizyon programlarını sürdürüyor.
Önemli tarihi bir dönemden geçiyoruz. Bu seçimler yalnızca Türkiye’nin 5 yıla
damgasını vurmakla kalmayacak, tüm geleceğimizi de etkileyecektir.
Son söz:
Her seçim, yeni bir başlangıçtır.
30/05/ 2018
Orhan Kalyoncu
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder