2018 yılının
haziran ayının başındayız. Hava kararsız, yağmur yağacak gibi oluyor ama yağmıyor.
Bir türlü parlak güneşli günlere kavuşamadık. Leyla’sını bekleyen Mecnun
gibiyiz. Yoksa yaz gelmeyecek mi? Yok yok! Ne kadar gecikirse geciksin, mutlaka
her kışın ardından yaz gelir.Havaların kapalı olmasından mıdır,
nedir? Karamsarız. Karamsar olmak insanoğluna yakışmaz. Umut her zaman
olmalıdır. Umut sadece fakirin ekmeği değil, hepimizin hayali. Umutsuz yaşam
olur mu? Günlük yaşamımızda da iyimser olmak zorundayız. Zaten hayatın kendisi
zor. Bir de biz zorlaştırmayalım. Bu düşünceler içinde baktım ki ülkemizin
kader seçimleri olarak değerlendirebileceğimiz 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı
ve milletvekili seçimlerine 18 gün kalmış. Her seçim bir umuttur, diyelim.
Toplum olarak son yıllarda her konuda
ayrıştık. Bilerek ayrıştırıldık. Aslında insanları bir arada tutan, onların
millet olmasını sağlayan ortak değerlerimiz vardır. Dil, din, kültür, örf ve
adetler bu değerlerdendir. Bunlara müzik, sanat, edebiyat, güzel sanatları da
ekleyebiliriz. Bu değerler bizi bir arada tutar ve kaynaştırır. Karadeniz’in
horonunu, Ege’nin zeybeğini, Güneydoğu’nun halayını, Trakya’nın oyun havalarını
nerede duysak, içimizde bir kıpırtı olmaz mı? Bu güzel ülkenin bir yurttaşı
olarak, Nazım Hikmet’in, Zülfü Livaneli’nin, Aziz Nesin’in bir eserini yurt
dışında bir kitap evinde görmek, Fazıl Say’ın konserlerine rastlamak, bütün
varlığını Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete borçlu olduğunu söyleyen 2015 Nobel
Kimya ödülünü alan Aziz Sancar’ın başarılarını dünyada izlemek, biz
Türkleri sevindirmez mi?
İstiklal Marşımızı, milli bayramlarımızı,
tarihimizi, coğrafyamızı, insanlarımızı sevmek değil midir, milliyetçilik? Yurt
dışına seyahat edenler ya da uzun süre orada yaşayanlar sıla hasretini iyi
bilirler. Vatan toprağına ayak bastıklarında ilk sözleri her zaman, “benim
cennet vatanım” demek olmuştur. Bağımsız ve özgür vatanda yaşamanın
ne bulunmaz nimet olduğunu ülkemizde her yerde rastlayabileceğimiz milyonlarca
Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı göçmen ya da sığınmacılara sorabilirsiniz. Vatan
sevgisini biz, yani ataları muhacir olanlar çok iyi duyarlar. Çünkü dedelerimiz, çocukluğumuzda hep bize muhacirlerin göç yollarında nasıl zorluklar yaşadıklarını, düşmanların
onlara nasıl zulüm yaptıklarını anlatırlardı. Şimdi onları ve
onların ne demek istediklerini daha iyi anlayabiliyoruz.
Demokrasi, özgürlük, adalet ve refah içinde
yaşamak, Türk Milleti olarak hakkımız değil mi?
06/06/2018
Orhan Kalyoncu
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder