6 Haziran 2018 Çarşamba

VATAN SEVGİSİ


            







         2018 yılının haziran ayının başındayız. Hava kararsız, yağmur yağacak gibi oluyor ama yağmıyor. Bir türlü parlak güneşli günlere kavuşamadık. Leyla’sını bekleyen Mecnun gibiyiz. Yoksa yaz gelmeyecek mi? Yok yok! Ne kadar gecikirse geciksin, mutlaka her kışın ardından yaz gelir.Havaların kapalı olmasından mıdır, nedir? Karamsarız. Karamsar olmak insanoğluna yakışmaz. Umut her zaman olmalıdır. Umut sadece fakirin ekmeği değil, hepimizin hayali. Umutsuz yaşam olur mu? Günlük yaşamımızda da iyimser olmak zorundayız. Zaten hayatın kendisi zor. Bir de biz zorlaştırmayalım. Bu düşünceler içinde baktım ki ülkemizin kader seçimleri olarak değerlendirebileceğimiz 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 18 gün kalmış. Her seçim bir umuttur, diyelim.
         
       Toplum olarak son yıllarda her konuda ayrıştık. Bilerek ayrıştırıldık. Aslında insanları bir arada tutan, onların millet olmasını sağlayan ortak değerlerimiz vardır. Dil, din, kültür, örf ve adetler bu değerlerdendir. Bunlara müzik, sanat, edebiyat, güzel sanatları da ekleyebiliriz. Bu değerler bizi bir arada tutar ve kaynaştırır. Karadeniz’in horonunu, Ege’nin zeybeğini, Güneydoğu’nun halayını, Trakya’nın oyun havalarını nerede duysak, içimizde bir kıpırtı olmaz mı? Bu güzel ülkenin bir yurttaşı olarak, Nazım Hikmet’in, Zülfü Livaneli’nin, Aziz Nesin’in bir eserini yurt dışında bir kitap evinde görmek, Fazıl Say’ın konserlerine rastlamak, bütün varlığını Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete borçlu olduğunu söyleyen 2015 Nobel Kimya ödülünü alan Aziz Sancar’ın başarılarını dünyada izlemek, biz Türkleri sevindirmez mi?
         
      İstiklal Marşımızı, milli bayramlarımızı, tarihimizi, coğrafyamızı, insanlarımızı sevmek değil midir, milliyetçilik? Yurt dışına seyahat edenler ya da uzun süre orada yaşayanlar sıla hasretini iyi bilirler. Vatan toprağına ayak bastıklarında ilk sözleri her zaman, “benim cennet vatanım” demek olmuştur. Bağımsız ve özgür vatanda yaşamanın ne bulunmaz nimet olduğunu ülkemizde her yerde rastlayabileceğimiz milyonlarca Suriyeli, Afganistanlı, Afrikalı göçmen ya da sığınmacılara sorabilirsiniz. Vatan sevgisini biz, yani ataları muhacir olanlar çok iyi duyarlar. Çünkü dedelerimiz, çocukluğumuzda hep bize muhacirlerin göç yollarında nasıl zorluklar yaşadıklarını, düşmanların onlara nasıl zulüm yaptıklarını anlatırlardı. Şimdi onları ve onların ne demek istediklerini daha iyi anlayabiliyoruz.
         
     Demokrasi, özgürlük, adalet ve refah içinde yaşamak, Türk Milleti olarak hakkımız değil mi?




06/06/2018   

Orhan Kalyoncu 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder