23 Kasım 2018 Cuma

TARIM POLİTİKALARININ UZUNKÖPRÜ'YE ETKİSİ


                       
                                      UZUNKÖPRÜ

                     
       


           Uzunköprü, çok değil bundan 20-30 sene önce Türkiye'nin parmakla gösterilen, ekonomik yönden güçlü, gelişen bir ilçesiydi. Şimdi ise köyler boşalıyor, fabrikalar kapanıyor, gençler de iş bulabilmek için sanayi kentlerine göç ediyor, daha yoksul vatandaşlar da ancak sosyal yardımlarla yaşamını sürdürebiliyorlar. Bir zamanlar parklarında oturacak yer bulunmayan, caddeleri her zaman kalabalık olan Uzunköprü'ye, ekonomik sıkıntılardan dolayı artık boş sokaklar kalmış. Her şeyin bağlı olduğu ekonomi kötüye gittikçe, bu durumu en başta esnaflar fark eder. Çünkü işleri bıçak gibi kesilir. Ekonomik hayatın canlanması Uzunköprü’de yıllardır, çiftçinin eline para geçmesiyle olmuştur. Çoktan beridir tarım ürünlerinin artmaması için ithale dayalı tarım politikaları üreticinin ve buna bağlı olarak Uzunköprü ekonomisinin belini bükmüştür. Tarımda yaşanan bu sorunlar sadece Uzunköprü’ye ait değil, genel olarak ülkemizin sorunlarıdır. Ancak bunlara ilaveten Ergene Nehri ve havzasının kirlenmesi sorunları ikiye katlamıştır.
     
         2000’li yıllardan sonra tarıma ve hayvancılığa verilen desteklerin yeterli olmaması nedeniyle tarım ve hayvancılıkta üreticilerimiz, yabancı ülkelerin hükümetlerince desteklenen çiftçileriyle, rekabet edemez duruma düşmüştür. Halbuki tarım ürünleri stratejik ürünlerdir. Yani o ülkenin savaş ya da barış zamanında ihtiyacı olan ürünlerdir. İthale dayalı bir tarım politikası çiftçilik yapmayı karlı olmaktan çıkarmış, üreticileri ayakta kalma mücadelesi verir duruma getirmiştir. Bu durumun sonucu olarak bir yandan işsiz gençler köyleri terk ederek kentlere göçmüş, öte yandan da bu plansız göç kent hayatını alt üst etmiştir.
       
        Bu kısır döngüyü kırmak için şimdiye dek uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının değiştirilmesi, çiftçinin kullandığı girdilerin (mazot, gübre, tohum, zirai ilaç, elektrik, su v.d) ucuzlatılması gerekir. Böyle olursa, çiftçi de kazanır, tüketici de. Hayvancılıkta da yem fiyatlarının ucuzlatılması ile beraber mera ıslahı, veteriner hizmeti ve Et, Balık ve Süt kurumu gibi bir zincirin kurulması son derece faydalı olacaktır. Şeker fabrikalarının satılması pancar üreticisini, Tekelin özelleştirilmesi tütün ekicisini, Sümerbank’ın kapatılması pamuk üreticisini, Et, balık ve Süt kurumunun etkisizleştirilmesi hayvan yetiştiricisini mağdur etmiştir. Bu politikalar, üretici dostu politikalar değildir. Böyle giderse bu politikaların sonucunda sadece üreticiler değil, Uzunköprü gibi tarım ve hayvancılığın merkezi olan yerlerde yaşayan geniş halk kesimi de olumsuz etkilenmeye devam edecektir. Bu nedenle iktidarın tarım ve hayvancılığa acilen el atması, bu konuyu çok yönlü olarak masaya yatırıp, bir program dahilinde çözmesi gerekmektedir.




Orhankalyoncu.blogspot.com.tr    23.11.2018





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder