Uzunköprü, çok değil bundan 20-30 sene
önce Türkiye'nin parmakla gösterilen, ekonomik yönden güçlü, gelişen bir
ilçesiydi. Şimdi ise köyler boşalıyor, fabrikalar kapanıyor, gençler de iş bulabilmek için sanayi kentlerine göç ediyor, daha yoksul vatandaşlar da ancak sosyal
yardımlarla yaşamını sürdürebiliyorlar. Bir zamanlar parklarında oturacak
yer bulunmayan, caddeleri her zaman kalabalık olan Uzunköprü'ye, ekonomik
sıkıntılardan dolayı artık boş sokaklar kalmış. Her şeyin bağlı olduğu ekonomi kötüye
gittikçe, bu durumu en başta esnaflar fark eder. Çünkü işleri bıçak gibi
kesilir. Ekonomik hayatın canlanması Uzunköprü’de yıllardır, çiftçinin eline
para geçmesiyle olmuştur. Çoktan beridir
tarım ürünlerinin artmaması için ithale dayalı tarım politikaları üreticinin ve
buna bağlı olarak Uzunköprü ekonomisinin belini bükmüştür. Tarımda yaşanan bu sorunlar sadece Uzunköprü’ye
ait değil, genel olarak
ülkemizin sorunlarıdır. Ancak bunlara ilaveten Ergene Nehri ve havzasının kirlenmesi sorunları ikiye katlamıştır.
2000’li yıllardan sonra tarıma ve
hayvancılığa verilen desteklerin yeterli olmaması nedeniyle tarım ve hayvancılıkta
üreticilerimiz, yabancı ülkelerin hükümetlerince desteklenen çiftçileriyle, rekabet
edemez duruma düşmüştür. Halbuki tarım ürünleri stratejik ürünlerdir. Yani o
ülkenin savaş ya da barış zamanında ihtiyacı olan ürünlerdir. İthale dayalı bir
tarım politikası çiftçilik yapmayı karlı olmaktan çıkarmış, üreticileri ayakta
kalma mücadelesi verir duruma getirmiştir. Bu durumun sonucu olarak bir yandan
işsiz gençler köyleri terk ederek kentlere göçmüş, öte yandan da bu plansız göç
kent hayatını alt üst etmiştir.
Bu kısır döngüyü kırmak için şimdiye dek
uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının değiştirilmesi, çiftçinin
kullandığı girdilerin (mazot, gübre, tohum, zirai ilaç, elektrik, su v.d)
ucuzlatılması gerekir. Böyle olursa, çiftçi de kazanır, tüketici de.
Hayvancılıkta da yem fiyatlarının ucuzlatılması ile beraber mera ıslahı,
veteriner hizmeti ve Et, Balık ve Süt kurumu gibi bir zincirin kurulması son
derece faydalı olacaktır. Şeker fabrikalarının satılması pancar üreticisini, Tekelin
özelleştirilmesi tütün ekicisini, Sümerbank’ın kapatılması pamuk üreticisini,
Et, balık ve Süt kurumunun etkisizleştirilmesi hayvan yetiştiricisini mağdur
etmiştir. Bu politikalar, üretici dostu politikalar
değildir. Böyle giderse bu politikaların sonucunda sadece üreticiler değil,
Uzunköprü gibi tarım ve hayvancılığın merkezi olan yerlerde yaşayan geniş halk
kesimi de olumsuz etkilenmeye devam edecektir. Bu nedenle iktidarın tarım ve hayvancılığa
acilen el atması, bu konuyu çok yönlü olarak masaya yatırıp, bir program
dahilinde çözmesi gerekmektedir.
Orhankalyoncu.blogspot.com.tr 23.11.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder