Küçücük salon iğne atsan yere düşmeyecek gibi doluydu. Dinleyicilerin bir kısmı oturmuş, bir kısmı da
güç bela ayakta yer bulmuştu. Kalabalık, heyecanla adaylarının konuşma yapmasını beklerken, bir yandan dışarıdan vuran güneşin sıcaklığı, bir yandan da
kalabalıktan dolayı oksijenin azlığı içeride nefes almayı güçleştiriyordu. Belediye
başkan adaylarından biri konuşma yapacaktı. Onun için toplanmışlardı.
Gelenlerin büyük bir kısmı da paralı tutulmuş alkışçılardı. Aday konuşmasına başladı. Alçak boylu, tıknaz, patlak gözlü, kel kafalı biriydi. Konuşurken
kan ter içinde kalıyor, terini silmek için verilen peçeteler yetmiyor, ancak
konuşmayı da kısa kesmek istemiyordu. Çünkü aklına koymuştu. Köyden biraz
hallice olan bu kasabaya belediye başkanı olacaktı. Parası da vardı. Bıraksalar,
sabaha kadar konuşacaktı. Kendini methetmekte sınır tanımıyordu. “Küçük dağları
ben yarattım”, demesine az kalmıştı.
“Analar ne
cevherler doğurmuş,” dedi dinleyenlerden biri.
“ Ya”,dedi
arkadaşı. “Çok biliyor, her şeyden anlıyor.”
Başkan adayı anlatmayı sürdürüyordu,
yaklaşık üç saat olmuştu. Bırakmaya da niyeti yoktu. Sonunda en yakın arkadaşı
onu uyardı da konuşmayı bitirdi. Herkes derin bir soluk aldı. Beş dakika içinde
de salonu boşalttılar. Yakındaki bir kahveye gittiler. Samimi arkadaşı, “yahu
arkadaşım, çok uzattın. Kısa ve öz konuşsaydın daha iyi olurdu. İnsanlar
sıkıldı." Bizim ki şöyle bir gözlerini devirdi, dönmekte zorlanan ensesini
çevirerek yüzünü döndü, “arkadaşım”, dedi “insanlar, boşta konuşsan, çok
konuşmaktan hoşlanır. Ancak adayımız girdiği seçimleri kaybetti.
Halk arasında “kibirli”, burnu büyük”, diye nitelenen kendini beğenmiş bu tip insanları, toplumun
her kesiminde rastlayabildiğimiz gibi siyaset dünyasında da çok sık görürüz. Megaloman bir kişide kendini beğenme,
kendini her şeyden büyük görme, sürekli kendisini övme gibi belirtiler görülür. Kendisini, dünyanın merkezine koymuş, başkalarını kendisinin etrafında dönen zavallılar gibi görmeye çalışan bu kişiler,
normal toplum içinde rahat edemezler, huzur duyamazlar, huzur da vermezler.
Son söz: Bir insanın en büyük sermayesi sahip olduğu servet değil, taşıdığı karakterdir.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 06.01.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder