Uzunköprü, Türkiye'nin kuzeybatısında yer alan Trakya'nın Edirne'ye bağlı bir ilçesidir. Adını sahip olduğu dünyanın en büyük taş köprüsünden
almaktadır. Uzunköprü kenti, Sultan 2. Murat tarafından Ergene şehri adı ile 1427-1444 yıllarında Türklerin Balkanlara geçmek için inşa
ettikleri taş köprünün yanı başında Trakya’da kurdukları ilk Türk kentidir.
Kurulduktan bugüne dek 4 kez düşman işgali görmüş, halkı çok acılar çekmiştir.
Halen yaşlılar, büyüklerinden dinledikleri işgal yıllarındaki düşman mezalimini
anlatırlar.
1. İşgal (1829 Rus İşgali): Ruslar,
1828’de Tuna’yı geçerek Osmanlı Devletine savaş açtı. Bu savaşta yenilgiye
uğradık. Ruslar 1829’da Edirne’yi ve İstanbul’a kadar bütün Trakyayı işgal
etti. Böylece Uzunköprü’de 20 Ağustos 1829’da Ruslar tarafından işgal edildi.
Rus işgali üç ay sürdü. 14 Eylül 1829’da Edirne’de imzalanan barış antlaşmasına
göre Edirne ve Uzunköprüyü 20 Kasım 1829 cuma günü boşalttılar.
2. İşgal (1878 Rus İşgali): Elli yıl
sonra Uzunköprü 2. Kez Rusların işgaline uğradı. Ruslar Sırp, Karadağ ve
Bulgarları korumak için 1877 Nisanında Osmanlı Devletine savaş ilan etti.
Plevne'de Osman Paşa, Şipka Geçitlerinde Süleyman Paşa komutasındaki Türk
orduları kahramanca savaşmalarına rağmen yenik düştüler. 20 Ocak 1878’de Edirne ve 21 Ocak 1878’de Uzunköprü işgal edildi. 1
yıl, 1ay, 22 gün süren işgal, Ayastefanos Antlaşmasıyla son buldu. 13 Mart
1879’da Ruslar, Uzunköprüyü boşalttılar.
3. İşgal (1912-1913 Bulgar İşgali): Balkan Harbi sırasında bir yüzbaşı komutasındaki
bir Bulgar askeri müfrezesi Meriç kıyısındaki Ede köy’e gelerek köyü yakıp,
halkını kılıçtan geçirdiler. 2 Kasım 1912’de de Uzunköprü’yü işgal ettiler.
Genç kurmay binbaşı Mustafa Kemal’in yönettiği öncü Türk birliği 19 Temmuz
1913’te Uzunköprü’yü kurtardı.
4.
İşgal (1920-1922 Yunan İşgali): 25 Temmuz 1920’de Uzunköprü Yunanlılar tarafından işgal edildi. Bu acı işgal, 2 yıl,
3 ay, 23 gün sürdü. Halk çok acı çekti. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra
Mudanya Ateşkes Antlaşması yapıldı. 14-15 Ekim 1922 de yürürlüğe giren bu
anlaşmaya göre TBMM tarafından görevlendirilen bir Türk Heyeti gelerek, Yunanlıların
ara bulucu olarak kenti bıraktığı, İngiliz askerlerinden 18 Kasım 1922 cumartesi
günü, saat 09.30’da Uzunköprü’yü teslim aldılar.
Uzunköprü’nün yerli halkı ile 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşmasıyla 1923 ve 1924 yıllarında gelen Mübadele Muhacirleri bu işgalleri, katliamları, zorunlu
göçün ıstıraplarını görmüş, geçirmiş insanlardı. En son işgalden kurtuluşumuzun
üzerinden 96 yıl geçmesine rağmen biz 3. kuşak, çocukluğumuzda bu savaş
hikayelerini dinlerdik. Düşman askerlerinin nasıl bebekleri havaya atıp
süngülediklerini, çocuk yaştayken samanların içine saklanıp, öküz arabalarıyla
nasıl düşmandan kaçtıklarını, düşman askerinin yakaladıklarını kurşuna
dizdiklerini, kadınlara yaptıklarını hep dinleyerek büyüdük. Osman Paşanın
Plevne Destanını dinlerdik. “ Tuna nehri akmam diyor. Etrafımı yıkmam diyor.
Şanı büyük Osman Paşa Plevne’den çıkmam diyor”. 1906 Selanik/Kayalar doğumlu
dedem, o doğmadan 28 yıl önce olmuş 93 Rus Harbini (1878) babalarından
duydukları gibi bize anlatırdı.
Özgür, bağımsız bir vatanda yaşamanın
bir bedeli vardır. O bedeli atalarımız ödediler. Biz onu sadece geçmiş nesillerden değil, gelecek nesillerden de emanet aldık. Onun
için bize düşen vatanımıza sahip çıkmak, onu göz bebeğimiz gibi korumaktır.
Orhankalyoncu.blogspot.com.tr 15.11.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder