“Şölen” sözcüğü, belli bir
amaçla düzenlenen eğlence, sanat gösterisi ya da ziyafet anlamına gelmektedir. “Demokrasi
şöleni”, sözünü son zamanlarda çok duyar olduk. Futbol şöleni, müzik şöleni,
yemek şöleni gibi terimlerden sonra demokrasi şöleni de dilimize yerleşti. Demokrasi
şölenini, demokrasi ziyafeti olarak anlayabiliriz. Ancak bildiğimiz kadarıyla
ziyafet tek yemekle olmaz. En azından yemek çeşitleri olması gerekir. O zaman “demokrasi şöleni” sözünün de çok
adaylı ve çekişmeli seçimleri ifade etmek için kullanılması gerekir. Ama öyle
mi oluyor? Bir seçimde güdümlü bir aday
çıkarılıyor. Başka adayların çıkması önleniyor ya da çıkmaması hissettiriliyor.
Cansız, sönük bir seçim gerçekleşiyor. Sonra da filan partide “demokrasi şöleni”,
oldu, deniyor.
Büyük bir partinin sevilen, başarılı bir
belediye başkanı şöyle bir mesaj paylaşıyor; ………. tarihinde yapılacak ………. …… İl Kongresi’nin Genel Merkezimiz’in de
temennisi doğrultusunda, ‘Partimizin tüm kademelerinde bir uzlaşı kültürüyle
tek aday ile yapılması’ benim de tercihimdir.
Ülkemizin içinde bulunduğu iç ve dış güçlüklerin giderek arttığı bir dönemde
hedefimiz, parti içi iktidar yerine ülke iktidarına giden yolda olumlu bir
örnek yaratmak olmalıdır.
İnanılması güç ama
demokratik olduğu söylenen bir partide potansiyel adayların bir araya gelip tek
aday üzerinde anlaşarak delegelerin önüne öyle çıkılması isteniyor. Bu durum,
bir de genel merkezin temennisiymiş. Sebep olarak da ülkemizin içinde
bulunduğu iç ve dış problemler gösteriliyor. O zaman biz hiçbir zaman demokratik
seçim yapamayacağız, demektir. Çünkü ülkenin sorunları her zaman olacaktır. Her şey tekelci bir anlayışla
yukarıdan empoze ve dizayn edilmeye kalkışılırsa o partinin demokratik dinamiği
yok edilir. O da başkanlık sisteminden farksız olur.
Otoriterliğin karşısına demokrasiyi koyarsanız, kazanırsınız. Yoksa merkeziyetçilikle değil. 1980 sonrası siyasi partilerin giderek merkeziyetçi bir yapıya bürünmeleri sonucu demokrasiyi sadece seçim kazanmaktan ibaret zanneden yeni bir siyaset anlayışı oluştu. Ancak demokrasi emir-komuta sistemini kaldırmaz. Milletvekili, belediye başkanı, hatta divan başkanından sonra il başkanları da atanırsa seçimler artık göstermelik olur. Bu durum; siyaset adamlarının, çalışmak yerine, genel merkezden destek beklemelerine ve dolayısıyla onların, halkla ilişkilerinin kopmasına yol açar.
Demokrasinin evrensel kuralları vardır. O da seçimlerin, özgür, tarafsız,
eşit bir ortamda gizli oy ve açık sayımla yapılmasıdır. Şartları taşıyan herkes
aday olabileceği gibi seçmen vasfını taşıyan herkes de özgür ve serbest
iradesiyle kararını vererek oyunu kullanabilmelidir. Genel merkezler, il
kongreleri sonucunda oluşacak kurultay delegeleri tarafından seçileceklerdir. O
sürece müdahale sayılacak bu gibi temennilerden vazgeçmelidirler. Aksi halde
onları seçecek irade şimdiden sakatlanmış olacaktır.
Son söz: Demokrasi şöleninde, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”.
orhankalyoncu.blogspot.com.tr
11.02.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder