2 Ekim 2020 Cuma

MUHARREM İNCENİN MEMLEKET HAREKETİ

 

                                     

                    

         Büyüklerimiz, boşuna, “nerede hareket,  orada bereket”, dememişler. Hareket etmek, boş oturmaktan her zaman iyidir. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP adayı olan sayın Muharrem İnce, Sivas Kongresine gönderme yaparak 4 Eylül 2020 Cuma günü Sivas’ta “Memleket Hareketini”, başlattı. Bu adı koymasının nedeni “memleket için harekete geçiyorum”, demek olsa gerek. Memleket için bir şeyler yapmaya çalışmanın hiçbir kötü yanı olmadığı gibi siyaset yapmakta herkesin anayasal hakkıdır. Ancak burada ufak bir ayrıntı var. Bir siyasi parti içinde başka bir hareket başlatmak parti disiplinine ne kadar uyar? Şöyle de sorabiliriz; CHP genel merkezi bu harekete ne kadar tahammül edebilir?

       Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adaylık sürecinde çok iyi mücadele etti. Muhalefeti canlandırdı. Yaptığı mitingleri alanlar almadı. Tümü canlı ve hareketliydi. Heyecan ve umut yarattı. Seçimin, en azından 2. tura kalacağı, o zaman şansların eşit olacağı düşünülüyordu. Ancak öyle olmayınca bir hayal kırıklığı meydana geldi. Seçim sonuçlarının açıklandığı gece CHP genel merkezinden ve adaydan tatmin edici açıklamalar da gelmeyince kendisine oy veren seçmen huzursuz oldu. Üstüne üstlük daha itiraz süreci varken “Adam kazandı” demesi bardağı taşırdı. Onu el üstünde tutan seçmen tam tersine döndü. İşin özü; kriz iyi yönetilemedi. Ardından CHP içinde olağanüstü seçimli kurultay yapılması için kurultay delegeleri arasında  bir imza kampanyası açıldı. Halbuki Muharrem İncenin “ben bir daha genel başkanın karşısına aday olarak çıkmam”, demesinin üzerinden çok fazla bir zaman geçmemişti. Genel merkez de toplanan imzaların bir kısmını geçersiz sayarak genel kurulu toplamadı.

       Asında Muharrem İnce haklı olarak “cumhurbaşkanı adayı, o siyasi partinin genel başkanı olmalı”, diyordu. Bu doğruydu. Çünkü artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre tüm yetkiler cumhurbaşkanında toplanıyordu. Parlamenter sisteme dönmenin yolu da yine cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmaktan geçiyordu. Kaldı ki parlamenter sistemde de Süleyman Demirel, Turgut Özal gibi siyasi parti genel başkanlarının cumhurbaşkanlığına geçme örnekleri vardı. CHP genel başkanı aday olmayınca doğal olarak aday adayları ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak Muharrem İnce de tekrar “ben de varım”, diyor. Muharrem İnce, bundan başka diyor ki; “bu bir muhalefet hareketi değildir. Parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Bu hareketin nereye evrileceğine, partileşip, partileşmeyeceğine halk karar verecektir.” Sonra da ilave ediyor, “Cumhuriyet Halk Partisinin adayına bakacağım, içime sinerse destekleyeceğim, içime sinmezse aday olacağım.” Muharrem İncenin sözleri, kendi içinde çelişki taşıyor gibi görünse de, bu hareket, Genel Merkezin 2. Ekmelettin vakası olasılığını önlemeye yönelik gibi. Ancak partileşme olasılığını da göz ardı etmemek gerekir.

 

orhankalyoncu.blogspot.com.tr        02.10.2020

                   

                 

 

      

                   

 

 

                      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder