70’lerin
başında Uzunköprü Lise’sinde öğrenciydim. O zaman okullarda sık sık edebiyat,
tiyatro, müzik etkinlikleri düzenlenirdi. Bir akşam okulda böyle bir etkinlik
düzenlendi. Etkinlikteki diğer gösterileri tam anımsamıyorum. Ama çok iyi
anımsadığım, hiç unutmadığım bir şiir vardı. Bu şiiri, İstanbul’dan yabancı bir
kolejden naklen gelen (daha sonra üniversiteyi bitirdikten sonra genç yaşta
aramızdan ayrılan) bir öğrenci arkadaşımız okudu. O şiirin bir kısmı şöyleydi;
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca,
tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu
harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak,
Yarın
bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak
çanak,
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha
sizin,
Doyunca,
tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
Şiir okunurken şiirin, bir kısım okul yöneticileri tarafından hoşnutsuzlukla karşılandığını ve yarıda kesilmek istendiğini anımsıyorum.Türk Edebiyatında iz bırakan Han-ı Yağma adlı bu şiir, büyük Türk şairi Tevfik Fikret'e (1867-1914) aittir. 1908 yılında 2.Meşrutiyet’in ilanına kadar 2. Abdülhamit’i eleştiren şiirler yazan Tevfik Fikret, 1912’de meclisin kapatılması üzerine İttihat ve Terakki’ye muhalif şiirler yazmıştır. “Doksan Beşe Doğru”, şiirini, bu şiir takip etmiştir.
Şair, bir asır önce yazdığı bu şiirde, “yiyin efendiler yiyin”, derken acaba, “efendiler”, sözcüğü ile kimi kastediyor olabilir? Padişah ve iktidardakileri mi?İmtiyazlı bir kesimi mi? Üst düzey yöneticileri mi? Yoksa hepsini mi? Bir asır önce yazılan bu şiir bugün bile bazı gerçekleri dile getirmiyor mu?
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 25.10.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder