İnsanların
karakteristik özellikleri farklıdır. Kimi kibirli, kimi alçakgönüllüdür. Tabii
ki herkesin davranışları kendisini ilgilendirir. Ancak halkın kendi kendini
yönetmesi demek olan demokratik yönetimlerde halk, kendine yönetici olarak
seçtiği kişilerin, kendisine tepeden bakmamasını ister. Her zaman halkın içinde
halkın dertlerini dinlemesini ister. Mustafa Kemal Atatürk 15 yıllık cumhurbaşkanlığı
döneminde her zaman halkın içindeydi. Bülent Ecevit, boşuna Halkçı Ecevit
olmamıştı. 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer de eşiyle beraber gittiği
hastanede normal vatandaş gibi sırada beklemişti. Makamına bisikletle giden
yabancı devlet adamlarının da olduğunu biliyoruz. Yani tevazu sahibiydiler. Tevazu;
alçakgönüllülük anlamına gelen Arapça bir sözcüktür. Bazen “fazla tevazu
gösterme, sahi zannederler”, denilse de alçakgönüllülük bir erdemdir.
Osmanlı devletinde de “mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var”, denirdi. Yavuz Sultan Selim’in halife olmasından sonra başlayan ve ondan sonra gelen bütün şehzadelerin tahta çıkış, cülus törenlerinde, bayram günlerinde ve Cuma namazlarında paşalar hep bir ağızdan böyle bağırırdı. Böylece padişahın da ölümlü olduğu hatırlatılarak kibirden uzak tutulması amaçlanırdı. Şeyh Edebali’nin Osmanlı Devletinin kurucusu ve damadı Osman Gazi'ye öğütlerinin yer aldığı aşağıdaki vasiyeti asırlardır dilden dile söylenir.
Ey oğul! artık Bey’sin! Bundan sonra öfke
bize, uysallık sana.
Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana.
Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana.
Haksızlık bize, bağışlamak sana... Ey oğul, sabretmesini bil,
vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
Ey oğul! işin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı.
Allah yardımcın olsun... Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın!
Ama; bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarında savrulur
gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.
Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın! Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi değildir. Bütün bilinmeyenler, feth edilmeyenler, görünmeyenler, ancak sen faziletli ve ahlaklı olursan gün ışığına çıkacaktır.
Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir. İnancını kaybedersen, yeşilken çöllere dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördüğünü görme! Bildiğini bilme! Sevildiğin yere sık gidip gelme! Ey oğul! Üç kişiye acı: Cahil arasındaki alime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene. Ey oğul! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklıysan mücadeleden korkma!
orhankalyoncu.blogspot.com.tr 07.10.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder